Barış öncelikle çocuklarımız için gereklidir

Ülkeyi yine karanlık günlere sürüklüyorlar. “Savaş siyasetin silahlı araçlarla sürdürülmesidir” dense de, savaş bir cinayettir, değerlerimizin ve geleceğimizin yok edilmesidir. Hele yıllardır ortak yaşamı sağlamış halkların evlatlarının birbirine kırdırılması ifadesi çok zor bir katliamdır.

Barış öncelikle çocuklarımız için gereklidir
 Son yıllarda ülkede sürdürülen çözüm süreci ve çevremizde yaşanan savaş dolayısı ile barışın ve savaşın ne anlama geldiğini Türkiye halkları görerek yaşadılar, yaşıyorlar. Evsiz, işsiz, geleceksiz, sokaklarda mendil satmaya çalışan, bir dilim ekmek için kapımıza, masamıza gelenleri gördük. Dün köylerinden sürülen Kürt, bugün Suriye’den, Irak’tan kaçmak zorunda kalan anne, baba ve çocuklarla sokaklarımızın nasıl insan seline maruz kaldığını gördük,  görüyoruz.

Tüm bunların yanında gözüken ama öne çıkartılamayan gençlerin ve çocukların durumu içler acısı… Mermilerle, bombalarla canları alınan gençlerin yanında, gelecekleri yok edilen gençlerin ve çocukların durumuna anaların çığlıkları ne yazık ki yetmiyor. Çünkü savaşı, siyasi çıkar görenlerden insani değerler beklemek, şeytandan af dilemek gibi bir şeydir.  

SAVAŞIN ASIL KURBANLARI ÇOCUKLARDIR

Ülkemizde yıllardır sürdürülen savaşta, tarafı olmadıkları halde, en çok çocuklar ve gençler  mağdur oldular. Savaş ortamında çocukların ruhsal durumları bozulduğu gibi, büyük oranda sağlık sorunları da ortaya çıktı. Savaşta yaşanan ölüm, işkence, tecavüz, kayıp ve diğer insan hakları ihlalleri çocuklarda bunalımlar yarattı. Henüz kişiliği yeni oluşmaya başlayan çocuklarda, karamsarlık, duygusuzluk, saldırganlık ve  şiddete yönelmeler oldu.
Çocuklar, hem savaş bölgesinde, hem de savaş nedeniyle göç ettikleri yerlerde eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlerin çok büyük bir kısmını alamadılar. Bunların sonucu erken evlilikler ve kadın cinayetleri arttı.

SAVAŞ, ÇOCUKLARIN EĞİTİM HAKKINI ELLERİNDEN ALIYOR

Savaşın doğurduğu göç nedeniyle barınma ve ekonomik sorun yaşayan aileler, kendileri iş bulamadığı için, çocukların sokaktan getirdiği ile geçinmek zorunda kaldılar. Bunun sonucu eğitimsiz, sağlıksız, madde bağımlısı olan, çeteleşen ve birçok olumsuz durumlara düşen çocuklar ortaya çıktı.
Şimdi de tekrar AKP’nin savaş politikası nedeniyle, bir taraftan Suriyeli çocuklar yuvalarından kaçmak zorunda kalırken, diğer taraftan Kürtlerin evleri bombalanmaya, yıkılmaya tekrar başlandı.
Çocuklar bu ortamın nedeni değil, kurbanı olurken, eğitimsiz, sağlıksız kayıp bir kuşak haline getiriliyorlar.
Yıllardır kendi dili ile eğitim yapamayan Kürt çocuklar öğrenme ve anlama güçlüğü çektiklerinden, birçokları okulları terk etmek zorunda kaldı. Okullarına devam edenler için de inkarcı, asimilasyon uygulamaları yapıldı, yapılıyor.
İktidar ve saray uğruna evlerimize tekrar ateş düşüren ve Suriye’deki ateşi alabildiğince körükleyen iktidar, 1 Kasım’da halkı tekrar seçime zorlamaktadır.

BU GİDİŞE DUR DENMELİDİR

Yeni eğitim öğretimin de savaş ortamında devam etmesini isteyen AKP Hükümeti, barış talebi ile engellenmelidir.
Barış ve kardeşliğe  dayanmayan, bir toplumsal ve eğitim politikasında hiçbir ulus özgür olamaz. Kültürel farklılıklarını ortaya koymak isteyenlerin “bölücülükle” “vatan hainliği” ile suçlanarak susturulmaya çalışılmasının, vatan savunmasıyla bir bağdaşıklığı yoktur. Müzakere, sosyal ve kültürel diyalog sağlanmadığından, barışı sağlamak da mümkün değildir.
Barışın yolu, çok kültürlülüğü ve çok dilliliği kabulden geçiyor. Tek kültür, tek kimlik yaklaşımı hem insanın doğasına aykırı, hem de toplumsal gelişmeye aykırıdır. Bu sorunun asıl sahibi ve çözümü Kürtlerden önce, Türklerdedir. Çünkü Türkler demokratikleştiği sürece ayrılık değil, kardeşlik ve eşitlik gelecektir.
Hiçbir sorumluluğu olmadan kurban durumuna getirilen gençlerimizi ve çocuklarımızı savaş ortamından kurtarmak, anne babalıktan da önce insani bir sorumluluktur.Evrensel

Güncelleme Tarihi: 05 Eylül 2015, 09:38
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER