Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'a 10 yıla kadar hapis istendi

"Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan gazeteciler Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ile akademisyen Mehmet Altan'ın da yeniden yargılandıkları davada savcı mütalaasını açıkladı.

Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'a 10 yıla kadar hapis istendi
 FETÖ medya yapılanması suçlamasıyla yargılanan gazeteciler Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak için savcı 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istedi. Savcı, Mehmet Altan içinse beraat istedi.

Gazeteci Ahmet Altan, gazeteci Prof. Dr. Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak’ın haklarında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yapılan yeniden yargılamada 2. duruşma bugün görülüyor.

Önceki duruşmada, mahkeme heyeti Yargıtay’ın bozma kararına uymaya hükmetti. 6. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu sanıklar hakkındaki tahliye taleplerini reddederken, tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkındaki yurt dışı çıkış yasağını kaldırdı.

Duruşmada, savcı celse arasında verdiği mütalaasını tekrar ederek, tutuklu sanıklar Nazlı IIıcak ve Ahmet Altan hakkında “Örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ/ PDY silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım etmek” suçundan alt sınırdan uzaklaşılarak 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti. Tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkında ise beraat verilmesi talep edildi. Mütalaada diğer sanıklar Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in ise “örgüt üyeliği” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi.

Savunmasına başlayan ve halen tutuklu olan Nazlı Ilıcak, “Sanki üç yıl boyunca yargılanmamışız gibi ilk mütalaadaki iddialar tekrar edilmiş” gibi dedi. Ilıcak şu sözlerle devam etti:

“Özgür Bugün diye bir gazetede çalıştığım iddia edilmiş, öyle bir gazete yok. Bugün gazetesinde çalıştım.Türkiye’de çok sayıda darbe oldu, ilk defa “darbenin medya kolu” diye bir icat çıkarıldı. Birbirini tanımayan insanlar “darbenin medya kolu”nda yer aldı. Bir başka icat da ‘üye olmamakla birlikte bilerek yardım’ maddesinin gazetecilere uygulanmasıdır. Sırrı Süreyya Önder ve akademisyenler ‘propaganda’dan yargılandılar ve AYM ihlal kararı verdi. Mehmet Altan’la bana yöneltilen bazı iddialar örtüşmektedir. Onun için beraat talep edilirken, çıktığımız program benim için suçlama talebi yapılırsa eşitlik ilkesi zedelenmiş olur. Darbenin kurmaca olduğu tezine karşı geliyorum, kenetlenme çağrısında bulunuyorum. Oysa Yargıtay darbeye ‘tiyatro’ denmesini bile eleştiri kabul etti. Eren Erdem’in tahliyesiyle 220/7’den tutuklu yargılanan kalmadı. Ben ‘bilerek, isteyerek’ bir yardım suçu işlemedim, dolayısıyla beraatimi talep ediyorum. Beraat kararı vermezseniz dahi tahliyemi talep ediyorum.”

ÖZŞENGÜL: HİÇBİR YAZIMDA ÖRGÜTÜ SAVUNMADIM

Nazlı Ilıcak’ın savunmasının ardından sanıklardan Şükrü Tuğrul Özşengül tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanarak savunmasını yaptı. Özşengül şunları söyledi:
“Hakkımızda yeterli delil olsaydı zorlama delillere ihtiyaç duyulmazdı. Hiçbir yazımda örgütü övücü, destekleyici, savunucu hiçbir söylemim olmamıştır. Bırakın bunları sempatim bile olmamıştır. Kurumlarla bağım nedeniyle öğrencilerin suçlanmasını eleştirdim. Yanlışa yanlış demek FETÖ ile aynı safta olmak anlamına gelmez. Ben de bunu yaptım, vicdanımın sesini dinledim. Anayasa’nın bana tanıdığı fikir ve ifade özgürlüğümü kullandım. 28 gün hiçbir işlem yapılmadan nezarethanede kaldım. 28 gün sonunda çıkarıldığım hakimlikte 5 dakikada tutuklandım. Sanki savunmam hiç alınmamış gibi iddianameye bağlı kalınarak hakkımda hüküm kurulmuştur. Bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulu, suçun kuşkuya yer bırakmayan kesin ve açık bir ispata dayanmasıdır. Dosyada makul şüphe bile oluşturmayacak konular, iftiraya dönüşmüştür.”

Mahkeme Başkanı, sağlık kurulunun, Özşengül’ün rahatsızlığının tutukluluğuna engel oluşturmayacağına dair raporunu okudu. Özşengül ise tahliye olmak gibi bir ısrarının olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Bir takım sözlerimin cımbızlanarak suçlama yapılmasının adı mütalaa değil, iftira olur. Bu iftirayı yapanların da benim verdiğim vergilerimle maaş alan memurlar olmasına üzülüyorum. Benim yazdığım yazılar, bugün gazetelerde yazılanların yanında leblebi çekirdek. İnsanlar neler yazıyor. Demek ki benim fiilim değil, ben cezalandırılıyorum. Kendimi medeni bir şekilde savunuyorum. Yolsuzluk, hırsızlık yapmadım. Tam tersine on binlerce insan yetiştirdim. Kimse beni ‘vatan haini’, ‘terörist’ olmakla suçlayamaz. Samanyolu TV’de program yaptım. Kimsenin cemaatinden değilim. Gocunacak bir tarafım yok. Sitemlerimin arkasında “teröristlik” değil vatanperverlik var”

Hakkındaki iddiaların “iftira” olduğunu tekrarlayan Özşengül beraatini talep ederek savunmasını tamamladı. Duruşma verilen aranın ardından 13.15’te yeniden başladı.  / Duvar

Güncelleme Tarihi: 04 Kasım 2019, 16:46
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER