Çektiği filmi ve yaşadığı duyguları ifade eden Zeynel Doğan, "Buralardan daha çok iyi film çıkacak, bu kadar yaşanmışlık, bu zehir başka türlü dışarı atılmaz" dedi.
Bu yıl 19'uncusu düzenlenen Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü, yönetmenliğini Zeynel Doğan ve Orhan Eskiköy'ün yaptığı "Babamın Sesi" filmi aldı. Ödülü, Diyarbakır'da barışı bekleyen annelere ithaf ettiklerini söyleyen Doğan'ın konuşması geceye damgasını vurmuştu. Doğan, ödül gecesinde yaptığı konuşmaya ilişkin "Her şeye rağmen annem bizim umutlarımızı yitirdiğimiz zaman dahi, Cumhurbaşkanı tarafından bile intikam naraları atılırken 'değişmeyecek, olmayacak' derken, annem başka bir dünyada yaşar gibi televizyonu açar ve acaba barış olmuş mudur diye bekler" dedi. Doğan, çektiği filmi ve yaşadığı duyguları DİHA'ya değerlendirdi.
'Hesap sorma vakti geldi'
Sözlerine, "Bana, 'annen mi sinemacı baban mı sinemacı ne işin var?' diye şakayla karışık soranlar olurdu. Sinema bizim gibilerin sadece izleyici olabileceği bir şeydi. Bizler siyasal politik çok fazla çelişki yaşamış kimseler olarak içindeki zehri akıtabilecek araçlar ararız sürekli. Sıkıntılar ile büyüyen gençlik büyüdü ve şimdi eli kamera tutuyor. Anadil ile ilgili filmler çekiyor. Kürt sorunu ile bağlantılı birçok konu sinemaya taşınır hale geliyor artık" diyerek başlayan Doğan, hesap sorma vaktinin geldiğini ve sinemanın diğer sanat dallarının mirası üzerine şekillendiğini belirterek, sinemanın tiyatro, müzik ve fotoğrafın gücünden yararlandığını ifade etti. Film yapmakta asıl önemli olan şeyin yaşanmışlıklar olduğunu dile getiren Doğan, "Ciddi yaşanmışlıkları olmayanlar diyalog yazamıyor, oyuncu yönetemiyor. Biz Kürtler açısından düşündüğümde 30 yılda bir insanın ömrü boyunca yaşanabileceği her şeyi yaşadığını düşünüyorum. Darbe, katliam, direniş, ihanet, yaşam, ölüm. Anadili yasaklı olan biz, okulda sıraların üzerine çıkartılıp namaz kıldırılan alevi biz, en değerli arkadaşları gerillaya giden biz, bir çok tanıdığı akrabası cezaevinde olan biz. Biz film yapmayalım da kim yapsın?" dedi.
'O uçaklar onları öldürmeye gidiyordur'
Sinemanın diğer sanat dallarına göre daha matematiksel olduğunu belirten Doğan, sinemada aklın ön planda olduğunu vurgulayarak, "Babamdan bize gelen ve bizden babama giden o ses kayıtları, kasetler 'evet bu film olabilir' dedirtti bana. Bu seslerin film olması ve sinemaya aktarılması gerektiğini düşündüm" diyen Doğan, böylece "Babamın Sesi" filminin serüvenin başladığını ve bu serüvenin 5 yıl sürdüğünü dile getirdi. Bir film yaptıktan sonra, insanın "Ödül alır mıyım acaba?" diye kendilerine sorduklarını belirten Doğan, "Alırsan ne konuşursun diye sorarsın kendi kendine. Diyarbakır'da yaşamak diğer şehirlerde yaşamaya benzemez. Umutları olan bir insan olarak çoğu sabah jetlerin gürültüsü ile uyanıyoruz, jetler sabaha doğru operasyonlar nedeni ile sıraya girip uçarlar kentin üzerinden. Hangi kapıyı çalarsan çal ya çocuğu ya yeğeni ya başka bir akrabası ya da komşusu gerilladadır. Bu kentin insanlarının büyük bölümünün tanıdığıdır o insanlar ve o uçaklar onları öldürmeye gidiyordur. O hisle bakarsın havaya. Pencere önüne koşturur anneler, dua ederler, beddua ederler. Ben bunların tanığıyım" diye konuştu.
'Buralardan daha çok iyi film çıkacak'
"Her şeye rağmen annem bizim umutlarımızı yitirdiğimiz zaman dahi Cumhurbaşkanı tarafından bile intikam naraları atılırken 'değişmeyecek, olmayacak' derken, bu memlekette Filistin -İsrail'de yaşanandan öteye gitmeyecek, lanet olsun derken; annem başka bir dünyada yaşar gibi televizyonu açar ve acaba barış olmuş mudur diye bekler" diyen Doğan, annelerin hep kötü haberler veren televizyondan iyi bir haber duymak için beklediklerini belirterek, Diyarbakır'da insanların "barış olsun, çocuklarımız dönsün" diye beklediklerini ifade etti. Bu nedenle Altın Koza Film Festivali ödül töreninde bu eksenli bir konuşma yapmayı uygun gördüğünü vurgulayan Doğan, Diyarbakır'da yaşamaktan mutluluk duyduğunu ve Aram Tigran Kent Konservatuarı'nda çalışmalarına devam edeceğini söyledi. Doğan son olarak, "Bir umut yaratabilmişse aldığımız ödül ne mutlu. Buralardan daha çok iyi film çıkacak, bu kadar yaşanmışlık, bu zehir başka türlü dışarı atılmaz. Sinema önemli" dedi.
Zeynel Doğan kimdir?
1979 yılında Maraş'ın Elbistan ilçesinde dünyaya geldi. 1997 yılında İletişim Fakültesi'ni kazandı. Ardından DİHA'nın görsel bölümünde çalıştı. DİHA'dan sonra Diyarbakır'ın yerel TV'lerinden olan Gün TV'de kamera, montaj, reji, program yönetimi işlerini yaptı. Doğan'ın sinema ile ilk yakınlaşması 2003 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Festivali sinema atölyesiyle oluyor. Ahmet Soner, Hüseyin Kuzu, Sedat Yılmaz, Kazım Öz, Özkan Küçük, Hüseyin Karabey, Gültekin Tetik gibi isimlerden ders alan Doğan, atölyede projesi kendisine ait olan Çekçek isimli bir belgesel hazırladı ve orada kamera kullanarak, kurgu yaptı. Daha sonra 2006 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan sinema atölyesinde Sinema Birimi'nin sorumlusu olarak çalışmaya başladı. Ardından Aram Tigran Kent Konservatuarı bünyesinde oluşturulan sinema bölümünde sinema eğitmeni oldu. Doğan, halen sinema eğitmeni olarak çalışıyor.DİHA
Güncelleme Tarihi: 29 Eylül 2012, 10:36