Birbirinden bağımsız görünen iki farklı öyküden yola çıkan "Cennetten Kovulmak" 50. Altın Portakal Film Festivali'nden 3 ödülle döndü. Kürtlerin yoğun olarak çalıştığı bir inşaatta mühendislik yapan Emine ile İstanbul'daki hayata özlem duyan Rojin'in öykülerini beyazperdeye taşıyan film, yönetmen Ferit Karahan'ın ilk uzun metrajlı filmi. Festivalde "en iyi film ödülü"nü "Kusursuz" filmi ile paylaşan filme, aynı zamanda "en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü" ve filmin çocuk oyuncusu Rojin Tekin'e ise "jüri özel ödülü" de verildi. Ödülünü Gezi direnişine ve Rojava'ya adayan yönetmen Ferit Karahan ilk uzun metrajlı filmini ve Kürt sinemasını değerlendirdi.
Ödül aldığı için çok sevindiğini belirten Karahan, festivalde birçok Kürt filminin ödül almasının da sevindirici olduğunu söyledi. Karahan, bu başarıyı da "Son festivale bakılırsa Kürt filmleri kazandı. En iyi belgesel, en iyi kısa film ve en iyi uzun metrajı Türk filmleriyle paylaştı. Artık eşit düzeyde ve Kürt sineması artık çok iyi bir noktada bence" sözleriyle açıkladı.
'Salih Muslim'in oğlunun şehit olması beni etkiledi'
"Bizim sinemamızın bir endüstri olması için Kürtlerin sinemaya gitmesi gerekiyor. Kürtler sinemaya gitmiyor. Bizim en büyük problemimiz bu. Gittikleri zaman da çok belli filmlere gidiyorlar. Ajite olan, sadece sömürü için yapılan filmlere gidiyorlar" diyen Karahan, ödülünü Rojava'ya adamasının o an geliştiğini belirtti. Karahan, kendisini o mesajı vermeye götüren ruh halini ise şu cümlelerle açıkladı: "Birkaç gün önce Salih Müslim'in oğlu şehit olmuştu Rojava'da. Benim de Rojava'da yaşayan ve Türkiye'ye getirdiğimiz bir aile var, çok yakın arkadaşlarım. Ödüle iki üç gün kala, 20 yaşında bir insanın yaşamını yitirmesi beni çok etkileyip, üzmüştü. Türkiye'deki durumla oradaki durumun birbirinden ne kadar farklı olduğunu buradaki bir parti liderinin oğlu nerde, oradaki parti liderinin oğlu nerde? Buradaki büyük ihtimalle ihale bağlıyordur, o orda yaşamını veriyor. O bir anda bir tepki olarak çıkan bir şey."
'Film, sürece ve Kürtlerin ve Türklerin sağduyusuna hitap ediyor'
Filmde iki öykü bulunduğunu belirten Karahan, "Bir Kürt öyküsü ve Türk öyküsü var. Türk öyküsü Kürtlerin içinde geçiyor. Çünkü ben ancak bu kadarını anlatabilirim. Ben Türkleri çok iyi tanımıyorum. Türkleri tanımadığım için, benim için de bir keşif oldu bu filmi yapmak. Ben Türklerin hikayesini anlatmaya başladığım zaman onları da tanımaya başladım. Kürtlerin ve Türklerin problemi bu. Birbirlerini tanımamaları. Bu filmi yaparken bunu fark ettim. Yaptığımız şeyin söyleminden gurur duyuyorum. Söylemi, şimdiki sürece ve Kürtlerin ve Türklerin sağduyusuna hitap ediyor" diye konuştu. Kapitalizm özellikle kent hayatında birbirine güvenmemeyi dayattığını belirten Karahan, "Birbirine güvenmemeyi dayattı. Kimse birbirine güvenmiyor. Herkesin kendi spesifik alanları var ve oraya sıkışmış durumda. Kardeş kardeşe, arkadaş arkadaşa güvenmiyor" dedi.
'Böyle bir projede yer almak önemli'
Filmde Kürt bir işçiyi canlandıran oyuncu Ahmet Irmak ise, "Bu benim ilk sinema filmim. Daha önce tiyatro oyunlarında oynadım ben. Bu film ilk deneyimimdi ve bana hatıra kalacak ilk göz ağrım diyebilirim. Filmin içeriğini öğrendiğimden beri artık derdim bir dizide ya da filmde oynamak değil. Benim için en önemlisi böyle güzel bir projede yer almak. Çünkü bir yerlere bir mesaj veriyoruz. Böyle güzel bir yapının içinde yer almak daha bir zevk veriyor ve ileriki projeler için daha da heveslendiriyor" diye konuştu. DİHA
Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2013, 13:59