Son dönemlerde Kürt sineması uzun ve kısa metrajlı yapımlarla da belli bir gelişme kaydetti. Özellikle son 40 yıldır bölgede yaşanan yoğun çatışma ortamının bıraktığı izler beyaz perdeye, edebiyata, sanatın bir çok alanına aktarılmaya başlandı. Bu konuda amatör çalışmalar yapan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Yüksek Lisans Öğrencisi Kutbettin Cebe, kısa metrajlı film projesi olan "Aşitî (Barış)" filmi için gittiği Mardin'in Nusaybin ilçesinin Akarsu beldesinde (Stilîlê) filminin çekimine izin verilmediğini belirtti. Cebe, Türkiye'de son 8 aydır bir çatışmasızlığın olduğunu ve bu sürecin etkileri ve yansımaları anlamında bir kısa film çekme projesi olduğunu kaydetti. Cebe, projeleri için Mardin'in Nusaybin ilçesine gittiklerini aktararak, " Nusaybin'in Akarsu beldesinde (Stilîlê) filmi çekmek istedik. Barış sürecine olumlu anlamda sinema diliyle destek olmak istedik. Film barış sürecini ele alıyordu. Biz biraz barış gelirse ne oluru göstermek istiyorduk. Akarsu beldesine giderek ön hazırlık çalışmalarını yaptık. Ancak Akarsu beldesinde bazı sorunlarla karşılaştık. Nusaybin İlçe Jandarma Komutanlığı ve Nusaybin Kaymakamlığı'ndan dolayı sorun yaşadık. Orada nerdeyse bir haftaya kadar bu sorunlarla uğraşmak zorunda kaldık. Nihayetinde filmi çekememeye kadar bir süreç yaşandı" dedi.
'Özel harekat polisler bizi taciz ediyordu'
Akarsu beldesine gittiklerinde kendilerinin özel harekat polisleri tarafından sürekli taciz edildiğini söyleyen Cebe, özel harekat polislerinin kendilerine film çekmek için izin almaları gerektiğini söylediğini aktardı. Cebe izin almak için gittikleri Nusaybin İlçe Jandarma Komutanlığı'na film projelerini sunduklarında ise jandarma tarafından filmi "güvenlik" gerekçesi ile çekemeyeceklerinin bildirildiğini belirtti. Cebe, "Fakat biz bu anlamda ilçe halkıyla konuştuk. Halk gerekli yardımı yapacağını söyledi. Zaten biz projeyi sunduğumuzda halk çok mutlu olmuştu. Buna karşılık ilçe jandarma komutanlığı bize ısrarla filmi çekemeyeceğimizi söyledi. Hatta tehdit edildik. Bize 'daha gençsiniz' dediler. Kendilerince belli istihbaratları aldıklarını söylediler. Bize ihbar olduğunu aktardılar. Buna rağmen biz projemizi şeffaf bir şekilde onlara sunduk. Ardından ilçe kaymakamlığına gittik. Orada danışıklı dövüş olduğunu gördük. Zaten kaymakam yeni gelmişti. Kaymakam başta projeye olumlu baktığını söyledi. Ancak kaymakam bir türlü onay kağıdını vermedi" diye konuştu.
'Buranın Allah'ı biziz'
Kamusal alanlarda film çekme özgürlüğü olmasına rağmen Nusaybin Kaymakamlığı ve İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından, kendilerine sürekli, "Fazla uğraşmayın buranın Allah'ı biziz" denildiğini aktaran Cebe, polislerin arkadaşlarının fotoğraflarını çektiğini söyledi. Cebe, "Bütün bu yapılanlar 12 Eylül uygulamalarına benziyordu. Biz barışı göstermek ve yine aynı şekilde eğer barış gelmese ne oluru da vermeye çalışacaktık. Ancak kaymakam ve jandarma propaganda yapacağımız iddiasıyla izin vermediler. Bunu anlamak mümkün değil. Filmi çekeceğimiz yerde daha önce 'Dilberin 8 Günü' filmi çekilmişti. Onlara izin verilmişti. Ancak konu özelinde izin verdiklerini söyleyebiliriz. Ana akım sinemaya izin veriliyor. Fakat halkın sorunlarını beyaz perdeye taşıyanlara izin verilmiyor. Eğer çekeceğimiz filmin konusu siyasi olmasaydı izin çıkardı diye düşünüyorum" dedi.
'Orayı seçme amacımız Apê Musa'
Ceba Akarsu beldesini seçmelerinin amacını ise şöyle anlattı: "Kürt bilge Apê Musa'nın memleketi olması nedeniyle burayı seçtik. Hepimiz biliyoruz ki Apê Musa Türkiye'de barış ve demokrasi mücadelesi vermiş önemli bir kişidir. Apê Musa bu mücadeleyi verirken katledildi. Bizler Apê Musa'nın anısına sadık kalmak için burayı seçtik. Hatta bunun için çekeceğimiz filmde Apê Musa'ya ait sözler kullanmayı düşünüyorduk. Nusaybin'de izin vermediler, onun için şu an alternatifler aramaya başladık. Şimdi gideceğimiz yerde yine bize zorluk çıkartırlar mı orasını bilemem" diye konuştu. DİHA
Güncelleme Tarihi: 31 Ağustos 2013, 12:32