74 susuz dağ Şengal

DAİŞ'in 3 Ağustos 2014'te gerçekleştirdiği saldırıyla birlikte binlerce Êzidî'nin yaşamını yitirmesi ve göç yolarına düşmesiyle başlayan süreci konu alan "74 çiyayê bê av Şengal" belgeseli, yakın tarihin fotoğrafını çekiyor. Yönetmenliğini Selamo'nun yaptığı belgeselde, katliamdan sağ kurtulan Êzidîlerin hikâyeleri anlatılıyor.

74 susuz dağ Şengal
Selamo'nun yönetmenliğini yaptığı "74 çiyayê bê av Şengal (74 susuz dağ Şengal)" belgeseli Mardin'de izleyiciyle buluşuyor. Çekimleri, 3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ'in Şengal'a saldırması ile başlayan ve Êzidîler için 74'üncü ferman olarak kabul edilen katliamla Mardin'e göç eden Êzidîlerin dramını anlatıyor. 74'üncü katliama tanıklık eden Êzidîlerle yapılan görüşmeleri kapsayan belgeselde, sonu gelmeyen yürüyüşler, Şengal Dağı'nda günlerce susuzluktan bitkin düşen Êzidîlerin dramlarına yer veriliyor. Belgeselin en çarpıcı noktalarından biri de, hikâyelerini anlatan Êzidîlerin tümünün yakınları, akrabaları ve ailelerinden birçoğu ya kaçırıldı ya da katledilmiş olmaları. 
Yönetmen Selamo belgeselde, katliamdan kurtulanların yanı sıra akademisyen ve siyasetçilere de yer verdiklerini belirterek, "Bu son katliam nasıl oldu? Saldırı nasıl gerçekleşti? İlk başta durumlar nasıldı? Neden Şengal'e saldırdılar? Yani tüm boyutlarıyla hem buna şahit olanlar hem göç edenler hem oraya ilk gidenler hem de siyasi durumunu ele aldık. Yani konumuz Êzidîlerin yaşadıkları katliamdır" dedi. 
'Önce arşiv içinde, sonra belgesel yaptık'
Arşiv oluşturmak için yola çıktıklarını ve çalışmanın sonradan belgesele dönüştüğünü aktaran Selamo, şöyle devam etti: "Bu halkın üzerindeki trajediyi, eziyeti arşiv olarak tutmak istedik. Bir belge olarak elimizde kalması için. Hikâyelerini direk ilk ağızdan dinledik anı anına. Çünkü bir süreden sonra o duygu bazen olmayabiliyor. Yani yıllardır Kürt halkı üzerin özellikle de Êzidîler üzerinde her gün katliam, ölüm ve trajedi yaşanıyor. Bunların unutulmaması için ve anı anına yaşanan duyguyu dinleyerek, o dönemde bu halkın başına neler geldiğini arşiv olarak görüntülerini çektik. Sonra düşündük ve bunu neden belgesel yapmıyoruz, diye sorduk. Zaten bu bir belge olarak bizlerde kalacaktı. Bizde bu çalışmamızı belgesel yapmaya karar verdik."
'Trajedilerinin etkisinde kaldım'
Yaklaşık bir ay boyunca tüm kampları gezdiğini ve Êzidîleri dinlediğini söyleyen Selamo, yaşananlardan çok etkilendiğini ifade ederek, "Belgeselde en çok beni derinden üzen olay ise, bir aile vardı. Bu ailenin iki çocukları vardı. Bunlar yaşadıklarını anlatırken, Şengal Dağı'ndan geldikleri sırada susuzluktan ve yorgunluktan iki çocuklarını geride bırakmak istemişler. Bunun gibi bir sürü hikâye daha var. Şengal Dağı'nda su olmadığı için yüzlerce insan susuzluktan öldü, ancak 4'üncü gün kendilerine Rojava'dan su geldi. Bu şekilde kurtuldular" diye konuştu. 
'Şengal Dağı'nda su olmadığı için böyle bir isim koydum'
Selamo, belgesel çekmek için imkanlarının çok az olduğunu ve ani bir karar olduğunu sözlerine ekleyerek, kameralarını alıp kamplara gittiklerini ve Êzidîlerin hikayelerini dinlediklerini söyledi. Selamo, "74 çiyayê bê av Şengal" isminin de dinledikleri tüm hikayelerde susuzluğun ön plana çıkmasından dolayı bu ismi koyduklarını ifade etti.
Kürtçe olacak belgeselin Türkçe ve İngilizce altyazılı olacağını belirten Selamo, belgeselin galasını saldırının yıldönümü olan 3 Ağustos'ta Mardin'de yapacaklarını dile getirdi. DİHA

Güncelleme Tarihi: 29 Temmuz 2015, 12:36
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER