Bu coğrafyada bir kadının eşini ölmesi, eğer ailesi tarafından sahip çıkılmasa iki seçenekle karşı karşıya kalır. Ya eşinin bir akrabasıyla evlenmek ya da zorlu bir yol olan yaşama tek başına direnmek zorundadir. Xensa Hesen daha 55 yaşında ve yıllardır tek başına hem ekonomik zorluklara hem de toplumun baskısına yaşamaya ve çocuklarını büyütmeye çalışmış. Xesna’nın eşi Mihemed Faruk hamallık yaparken, kalp krizi sonucu yaşamını yitirdikten sonra, hem eşinin ailesi hem de ailesi tarafından destek görmemiş. Bunun üzerine Qamişlo’dan Şam güç etmek zorunda kalmış.
Bir oğlu ve 7 kızı olan Xensa, çocuklarına bakmak zorunda kalan Şam’da sokaklarda seyyar satıcılık yaparak çocuklarına bakmış. Xesna yaşadıklarını şöyle anlatıyor “ Bizim topraklarda bir kadının eşinin ölmesi demek, kendisinin de ölmesi demek. Ya yeniden evlenecek ya da her şeye göğüs gelecek. Ben çocuklarıma bakmayı tercih ettim.” Şam’a göç ettikten sonra oğlu fabrikada çalışmaya başlamış. Kendisi de çocuklarına bakmak için sokakta sebze satarak, kız çocukları ise evde fabrikalardan aldıkları parçaları birleştirerek eve yardımcı oluyormuş.
Suriye’de olaylar çıktığında Xensa’nın oğlu kayıp olur. Günlerce eve gelmez. Yaşam artık Şam’da eskisi gibi değildir. Suriye’de olaylardan başladıktan oğlu kaybolur. Fakat oğlu bir anda eve gelir ve Şam’da durumlar kötüleştiği için tekrar Qamişlo’ya geri döner.
Şam’da Xesna için çalışmak daha kolaydır. Yabancı bir diyarda toplumun baskısı daha azdır. Xesna bu durumu şöyle anlatıyor “Kadınların dışarda çalışması bizim toplumumuzda çok ayıp karşılanır, halen de öyle bir bakış var. Bu yaşta olmama rağmen tuhaf bakanlar var.”
Xesna Qamişlo’ya döndükten sonra Suka Serxetiya da yıkadığı ve tamir ettiği eski elbiseleri satarak yaşama tutunmaya çalışıyor.
30 yıldır Qamişlo’daki Suka Serxetiya pazarında tezgahtarlık 60 yaşındaki Fikriye Xelil Eşi öldükten sonra kendi çocuklarına bakmaya başlar. 2 oğlu ve bir kızı olan Fikriye Xelin ev de yetiştirdikleri bitkilerden hazırladığı baharatları kendi tezgahında satıyor. Nasıl böyle bir yaşamı seçtiğini sorduğumuzda ise “ Kadınlar için bir tercih yok, mecburiyetler var. Ben de ya başkasıyla evlenecek ve çocuklarıma üvey baba getirecektim ya da kendi ayaklarımın üstünde durup çocuklarımı büyütecektim.”
Fikriye eşinin ailesi tarafından baskıya uğrar, ama yılmaz. Bu durumu Fikriye Xelil “Bütün kadınlar kendi ayakları üzerinde durmalıdır” Diye özetliyor.
Güncelleme Tarihi: 26 Haziran 2014, 11:01