DAİŞ çetelerinin Kobanê Kantonu’na yönelik saldırılarına karşı YPG/YPJ’nin tarihi direnişi ikinci ayını geride bırakmak üzere. Saldırıların başladığı 15 Eylül’den bu yana büyük bir direnişle çetecilerin saldırıları püskürtülürken, hem Kobanê direnişi hem de direnişin bir parçası olan sınır hattındaki nöbet eylemi de Kobanê DAİŞ çetelerinden temizleninceye kadar devam edecek. Sınır hattında yaklaşık 30 kilometrelik alanda ağırlıklı olarak da Mehser ve Miseynter köylerinde tutulan nöbet eylemine destek olmak için her gün çeşitli kentlerden ve ülkelerden insanlar sınır hattına geliyor. Sınır hattında nöbet eylemini sürdüren halksa direnişinin zaferle sonuçlanacağı güne kadar da sınır boş bırakmamakta kararlı. Şu an kadar binlerce kişinin katıldığı nöbet eyleminde kimi yurttaşların direnişi de bir ayı geride bırakmış durumda. Yaklaşık 30 gündür nöbet tuttuğunu ifade eden 60 yaşındaki Şırnaklı Fatma Silopi isimli anne, gece gündüz demeden Kobanê ile oturup Kobanê ile kalktığını belirterek, “Burada nöbette olan tüm anneler için güneş Kobanê’den doğar, Kobanê’den batar. Çünkü bizim canımızdan bir parça olan çocuklarımız, şuan Kobanê’de bir güneş gibi parıldıyor. Oğlum ve yeğenim bir ay önce Kobanê direnişine katıldı. Burada her gün dürbünden oğlumu gözetliyorum” diye konuştu.
‘TEK SORUMLU ERDOĞAN’
Gün içerisinde dürbünle Kobanê gözlediğini gece de geç saatlere kadar nöbet tuttuğunu dile getiren Silopi, “Evlat acısı çok zor, bir de üstüne toprak acısı eklendi. Neye üzüleceğimi şaşırdım. Kobanê’ye yapılanlara anlam veremiyorum. Biz kime ne yaptık ki bunlar başımıza geldi? Ne geldiyse başımıza iyi yürekliliğimizden geldi. Yıllar önce 1990’lı yıllarda tüm akrabalarım Şınak’tan sürüldü. Şuan Maxmur’dalar. Maxmur’da yıllarca sefalet gören akrabalarım, bu defa IŞİD’in katliam girişimiyle karşı karşıya kaldı. Başımıza bunca gelen olayların tek sorumlusu Tayyip Erdoğan’dır. DAİŞ’i o başımıza musallat etti” dedi.
‘TÜRK ASKER ANNELERİ DE BİZE KATILSIN’
Oğlu ve akrabalarının DAİŞ çetelerine karşı savaşmak için 20 gün önce YPG/YPJ’ye katıldığını belirten Cizreli Zekiye Akdoğan adlı bir başka kadın, 20 günden bu yana sınır hattında elinde dürbünüyle sınırda beklediğini söyledi. Dürbünüyle sınırda durmanın kendisi için bir nevi direniş anlamına geldiğini ifade eden Akdoğan, sınır nöbeti sayesinde DAİŞ çetelerinin sınırda geçişlerinin bir nebze önüne geçtiklerini dile getirdi. “Sınırın diğer tarafından her saldırı sesleri yükseldiğinde yüreğim ağzıma geliyor” diyen Akdoğan, kendisinin de ufakta olsa direnişe bir katkısının olması için sınıra geldiğini ifade etti. DAİŞ çetelerinin geçişlerini sınır nöbetiyle engellemek zorunda olduklarını belirten Akdoğan, şunları söyledi: “DAİŞ malımıza mülkümüze göz dikerken, evde rahat bir şekilde uyumayı vicdanıma yediremiyorum. Buradaki direniş sorumluluğu sadece Kürtlere ait değil. Bir şekilde sürmekte olan çözüm sürecinin olumlu bir yöne evirilmesi için, Türk askerlerinin anneleri de burada bizimle beraber direnişe katılmalı. Bir daha katliamların yaşanmaması için Türkiye’de yaşayan tüm farklı etnik kökene mensup halkın burada bizimle beraber, Kobanê direnişine katılım göstermeli.”
‘NAMUS TOPRAK DEMEKTİR’
Bir haftayı aşkın süredir sınır nöbetine gelen 70 yaşında Vanlı Kulilxan Yüksel de, Kobanêlilerin tek isteklerinin demokratik bir yaşam olması nedeniyle böylesi bir saldırıya uğramasının insanlık dışı olduğunu belirtti. Yüksel, bu insanlık dışı saldırının Türkiye eliyle de desteklendiğine dikkat çekerek, “DAİŞ çeteleri namusumuza el uzattı. Namus sadece kadın demek değil, namus toprak demektir. DAİŞ’in namusumuza uzanan elini kıracağız. Kimse boşuna sevinmesin, Kobanê zafere ulaşacak” diye konuştu.ANF
Güncelleme Tarihi: 11 Kasım 2014, 11:06