Medyascope’tan Doğu Eroğlu’nun haberine göre, aynı gerekçeyle açılan ilk davada 62 gün hapis cezası alan (640 TL adli para cezasına çevrilmişti) vicdani retçi Yazıcı ise beraat kararından çok da mutlu değil. Yazıcı’ya göre aynı gerekçeyle hakkında iki dava daha açılması an meselesi. Şendoğan Yazıcı’nın vicdani ret açıklaması ve zorunlu askerlik yapmayı kabul etmemesinin tek bir eylem olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Avukat Cömert Uygar Erdem ise aynı gerekçeyle peşi sıra açılan davaların bir ‘hak ihlali’ niteliğinde olduğunu, aynı zamanda askerliğe zorlama anlamına geldiğini söylüyor.
Vicdani reddini 2010’da açıklayan Şendoğan Yazıcı hakkındaki ilk iddianame Borçka Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 6 Kasım 2017’de kabul edilmiş, Yazıcı’nın Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-d maddesine muhalefet etmek, yani yoklama kaçağı veya bakaya olmasına karşın birliğine katılmama suçunu işlediği gerekçesiyle üç yıl kadar hapis cezası ve Türk Ceza Kanunun 53/1 maddesi uyarınca belli haklarını kullanmaktan men edilmesi istenmişti. 1 Şubat 2018 tarihinde ilk duruşması görülen davada karar 3 Haziran 2018’de çıkmış, Borçka İdare Mahkemesi “kişilerin vicdani ret hakkı olduğu anlaşılmaktadır” değerlendirmesinde bulunmasına karşın, “bu hakkı usulüne uygun biçimde kullanmadığı” gerekçesiyle Yazıcı hakkında 62 gün hapis cezasına hükmetmiş, bu cezayı 640 TL idari para cezasına çevirmişti.
FİİLİN KANUNDA SUÇ OLARAK TANIMLANMAMIŞ OLMASI BERAAT GEREKÇESİ OLDU
Ancak mahkemeden çıkan cezaya karşın vicdani retçi Yazıcı hakkında 21 Şubat 2019 tarihinde, aynı gerekçeyle bir başka iddianame daha düzenlendi. Davanın dün görülen ikinci celsesindeyse karar çıktı. Borçka Asliye Ceza Mahkemesi, “Yazıcı hakkında yoklama kaçağı suçundan Askeri Ceza Kanunu 63/1-d maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından sanığın üzerine atılı suçtan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatına” karar verdi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-a maddesi, “Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” halinde beraat kararı verilmesini öngörüyor. Bir vicdani retçinin askere gitmediği gerekçesiyle açılan bir davada “fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” sebebiyle beraat kararı verilmesini Şendoğan Yazıcı, Türkiye’deki diğer vicdani retçiler için de olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor.
‘DEVLET BİZİ SİVİL ÖLÜME MAHKUM ETMEYE ÇALIŞIYOR’
Hakkında açılan ikinci davadan beraat eden Yazıcı, kanunda suç sayılmayan bir eylemden ötürü sürekli davalarla karşılaştığını, dava baskısıyla vicdani retçilerin yıldırılmaya çalışıldığını aktarıyor: “Bir suçun tek bir cezası olur. Vicdani reddi devlet suç olarak tanımlamamış ama buna rağmen pek çok vicdani retçi arkadaşımız bakaya veya yoklama kaçağı oldukları gerekçeleriyle, sonsuza kadar sürebilecek yargı süreçlerine hapsediliyor. Vicdani ret yasalarda suç olarak tanımlanmadığı için savcılıkların bu konuda iddianame hazırlamaması, mahkemelerin de önlerine gelen iddianameleri reddetmesi gerekiyor. Kabul etmiyoruz ama diyelim ki kanunlarda düzenleme yapıldı ve vicdani ret suç sayıldı. Bizler bu suçu yüz kere işlemiyoruz ki, bir defa beyanda bulunup vicdani retçi olduğumuzu açıklıyoruz. Ben yüzlerce defa, başka başka yerlerde vicdani reddimi duyurmadım. Ortada bir tane eylem var. Fakat hakkımda sürekli aynı dava açılıyor. Şimdiye kadar iki dava sonuçlandı; kontrol noktalarında kolluk kuvvetlerinin hazırladığı tutanaklardan anlayabildiğim kadarıyla aynı gerekçeli iki dava daha yolda. Bir suçun bir cezası olur. Cezası neyse çekelim, yatacaksak yatalım. Ama sürekli vicdani retçi veya asker kaçağı olduğum gerekçesiyle hakkımda davalar açılıyor. Devlet bizi yargılama kıskacı içine alarak hareket alanımızı kısıtlamaya ve bizi sivil ölüme mahkum etmeye çalışıyor.”
YAZICI’NIN AVUKATI: BİREY TEK EYLEMDEN BİRDEN FAZLA KEZ YARGILANIYOR
Vicdani retçi Yazıcı’nın avukatı Cömert Uygar Erdem ise retçilerin sürekli aynı davalarla karşılaşmasının bir hak ihlali olduğu gibi, askerlik yapmaya zorlama anlamına da geldiği görüşünde: “Vicdani ret davalarında, maalesef hakkın var olup olmadığını, kişinin vicdani retçi olup olmadığını tespit eden kararlar almaya çalışıyoruz. Vicdani ret hakkının varlığına ilişkin lehte ya da aleyhte karar vermekte tereddüt ediliyor fakat bu hakkı kullananlar sürekli yargılanıyor. Beraat kararının ertesi günü aynı suçtan tekrar savcılığa ifadeye çağrılanlar oluyor. Vicdani ret hakkında yasal düzenleme yapılmamış olması, uygulayıcıların mevcut mevzuatı kullanarak işlem yapmasına yol açıyor; bu da vicdani retçilere soruşturma ve davalar olarak geri dönüyor. Bu durumun süreklilik kazanması, bireyin tek bir eylemden ötürü birden fazla kez yargılanmasına neden oluyor. Bu çıkmaz bir hak ihlali olmanın yanı sıra askerliğe zorlanma anlamına da geliyor.”
Güncelleme Tarihi: 21 Haziran 2019, 14:58