Süphan Nine de bizim hayatımızda öyle biri oldu.
Babasını yalnız bırakmamak için evlenmedi hiç. Vefası, fedakarlığının kaynağı oldu.
İnsanları böyle uç tercihlerde bulunmaya zorlayan sosyal yapı ve gerçekleri tartışmayı bir yana bırakarak, durum gerektirdiğinde vefasından ödün vermemiş bu güzel ninemiz, diyaframı yeterince açık gözler için; hayatını değerli bir öğüde dönüştürdü.
Bu insanlar, hayatın manevi boyutlarının mimarlarıdırlar. Büyük sözler sarfetmekten kaçındıkları, mütevazi hayatlarının bütününe bakıldığında, zamana yayılmış yaşantılarının o kadar devleştiği görülür ki o konuyla ilgili doğrultulara perspektif olurlar.
Bunlar, bu nehirvari insanlardan bize akan kısımlardır. Peki ya yaşadıkları süre boyunca bizden onlara akanlar!
Her insan, bir diğerinin hayatına serpiştirilmiş bir soru veya yanıttır. Bu durum insanın insanla imtihanıdır. Süphan Nine büyük bir öğüt olmanın yanısıra bizlerin hayatında bize yöneltilmiş önemli bir soru idi de.
Peki bizden ona giden yanıtlar; onun yücelten tutumunu kolaylaştırıcı bir işleve mi sahipti yoksa hiç görmeyerek görmezden gelen, yok sayan, belki daha da ağırı zorlaştıran bir işleve mi!
Hayıflanabiliriz, güzelliği takdir etme becerisinden yoksun bir topluluksak!
Hayıflanabiliriz, zayıf düşene sırtımızı dönen bir topluluksak!
Hayıflanabiliriz, çocuklarımızın yarınlarda taşıyacağı hissiyatı önemsemiyorsak, onları güzele ikna edebilecek hayatları; onların ruhlarından saklayan veya köşe bucağa iterek esirgeyen bir topluluksak!
Hayıflanabiliriz, değiştirebileceklerimizin hepsinin sadece, defter sonsuza dek kapanmadan önce mümkün olduğunu unutan bir topluluksak!
Süphan Nine hakkın rahmetine kavuştu. Mekanına dair dilekler ve dualar var dudaklarımızda. O bu dünyadaki masalını tamamlayarak, bizim kendisine verdiğimiz yanıtları da beraberinde alıp götürdü. O yanıtlar ki ederimizin kanıtlarıdırlar.
Süphan Nine'nin yüz hatlarında uzun ve derin bir şiir vardı.Yaşantıyla yazılmış ve sanki her satırında bizleri saklıyordu yani bir toplumu.