'Tekçi davası Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşme davasıdır'

Çoban Nezir Tekçi'nin katledilmesiyle ilgili açılan ve geçtiğimiz günlerde duruşması görülen davayı değerlendiren müdahil avukatlar, 18 yıl aranın ardından keşif kararının çıkmasının önemli olduğunu ve davanın seyrini değiştirebileceğini ifade etti.

'Tekçi davası Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşme davasıdır'
 Avukatlar, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olmasına ve tanık ifadelerine rağmen sanıklar hakkında tutuklama kararının çıkmamasının ise hukukla bağdaşmadığını kaydetti.

Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Aşağı Ölçek (Yekmal) köyünde çobanlık yaparken, Bolu Dağ Komando Taburu 5. Bölüğü'ne bağlı askerler tarafından 26 Nisan 1995 tarihinde bir grup köylü ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Nezir Tekçi'ye ilişkin görülen davanın duruşması 5 Mart'ta Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tanık Yunus Şahin'in dinlendiği duruşmada müdahil avukatların talepleri üzerine 18 yıl aranın ardından Tekçi'nin köyünde kemik veya diğer delillerin araştırılması için keşif kararı alınmıştı. Duruşmada avukatların davanın Hakkari'ye nakli ve sanıklar hakkındaki tutuklama talepleri ise mahkeme heyeti tarafından reddedilmişti. Davayı ve duruşmada çıkan kararları müdahil avukatlar Hüseyin Boğatekin ve Ramazan Demir DİHA'ya değerlendirdi. Avuakat Hüseyin Boğatekin davayı Türkiye'de devletin 90'lı yıllardaki karanlık yüzüyle hesaplaştığı bir dava olarak nitelendirirken, daha önceki duruşmalarda reddedilen fakat son duruşmada mahkeme tarafından kabul edilen Tekçi'nin köyünde kemik veya diğer delillerin araştırılması için çıkartılan keşif kararının yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için önemli olduğunu vurguladı. Avukat Ramazan Demir ise, yargılamada suç vasfının Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 77. maddesi gereğince insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilmesi gerektiğini ve mahkemenin bu yönde yargılamaya devam etmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu yöndeki taleplerinin reddedilmesinin hukuki gerekçesi olmadığını belirten Demir, taleplerinde ısrarcı olacaklarını ve daha çok tanığa ulaşarak katliam gerçeğini açığa çıkartacaklarını söyledi.

'Keşif davanın seyrini değiştirebilir'

Tekçi davasının zaman aşımı problemiyle karşı karşıya olduğunu belirten Boğatekin, işlenen suç ve sonuçları bakımından ise zaman aşımı probleminin yaşanmaması gerektiğini söyledi. Bu sebeple katliam gerçeğini açığa çıkarmak için taleplerinde ısrarcı olduklarını kaydeden Boğatekin, talepleri sonucunda mahkeme tarafından kabul edilen keşif kararının, davanın seyrini değiştirebilecek bir karar olduğunu açıkladı. Boğatekin, ayrıca talep ettikleri ve kabul edilen Tekçi'nin katledilmesinden sorumlu tutulan Gelibolu'dan Hakkari'ye gönderilmiş olan askeri timde görev yapan askerlerin de yeniden mahkeme huzurunda dinlenilmesi yönündeki kararın da önemli olduğunu söyledi. Boğatekin, "18 yıldan sonra yerinde bir keşif yapılacak. Evet bu sağlıklı bir keşif olmayacak, belki hiçbir bulguya rastlanılmayacak; ama yine de bu bir umuttur. Davanın gidişatını etkileyebilecek delil ortaya çıkabilir. Bu konuda mahkeme kararını verdi. Yüksekova Cumhuriyet Savcılığı'na yazı yazdı. Orada belirlenecek yetkililer yargı makamının denetimiyle ve bizim katılımımızla yine bağımsız toplu mezar uzmanlarının da katımlıyla verilen tarihte beraber keşfe gideceğiz. Bizler bu keşifte katılan taraf olarak, olayı gören yani maktul Nezir Tekçi'nin gözaltına alındığını, birebir nasıl katledildiğini görenlerden birinin de eşliğinde keşif yapacağız" dedi.

'Tanıklar vicdan borcu gereği ifade vermeli'

Tanıkların ifadelerinin de davada katliam gerçekliğini ortaya çıkartmak için çok önemli olacağını vurgulayan Boğatekin, olayın tanıklarından asker Yunus Şahin'in anlatımlarına göre yaklaşık 70 askerin daha olayın tanığı olduğunun anlaşıldığını, bu sebeple olayın tanığı diğer askerlerin de bir an önce tanıklıklarını mahkemeyle paylaşmaları gerektiğini söyledi. Boğatekin, "Tanıklar vicdan borçları gereği mahkeme önünde ifade vermeli. Bu davanın ve gerçeğin ortaya çıkması açısından çok önemli olacaktır. Hem tanık ifadeleri hem de keşif sonucu ortaya çıkacak veriler sanılar açısından talep etiğimiz tutuklamayı kaçınılmaz hale getirecektir" diye konuştu. Tekçi'yi katledenler adalet önünde hesap verinceye kadar davanın takipçisi olacaklarını vurgulayan Boğatekin, "Tekçi davası Türkiye'nin 90'lardaki karanlık yüzüyle hesaplaştığı bir davadır. Bizler de elimizden geleni yapacağız. Nezir Tekçi'yi katledenler adalet önünde hesap verecektir" diye konuştu.

'Aslında bir savaş suçu'

Avukat Ramazan Demir ise, davada sanıkların Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 77. maddesi gereğince insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamında yargılanması gerektiğini; fakat bu taleplerinin mahkeme heyeti tarafından reddedilmesini değerlendirdi. Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olması durumunda işlenen suçun savaş suçu olarak değerlendirilebilecek nitelikte olduğunu belirten Demir, "Mahkeme heyeti nasıl bir suçu yargıladığının bilincinde değil. Bir gün bu dosya uluslararası ceza mahkemelerinin önüne savaş suçu vasfıyla gelecek" dedi. Sanıklar hakkındaki tutuklama taleplerinin de hukuki bir gerekçesi olmadığını ifade eden Demir, taleplerinde ısrarcı olacaklarını, bir sonraki duruşmada daha çok tanığa ulaşarak katliam gerçeğini açığa çıkarmak için davanın sonuna kadar takipçisi olacaklarını söyledi. Demir, ayrıca davaya kamuoyunun ilgisinin artması ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği gibi kurumların müdahillik taleplerinin önemli olduğunu söyledi. Mahkemenin yaşanan olaya sıradan bir ceza davası olarak yaklaştığını belirten Demir, davanın sahiplenilmesinin mahkemenin tavrını da değiştireceğini sözlerine ekledi. / Diha

Güncelleme Tarihi: 09 Mart 2013, 10:16
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER