Eli, yaşayıp büyüdüğü sokakların özgürleştirildiği haberini geride bıraktığı abisinden alır almaz kalabalık ailesiyle birlikte soluğu sınır kapısında aldı ve kentine geri döndü. "DAİŞ çeteleri bizimle Türkiye'ye geçti" diyen Eli'nin döner dönmez yapacağı ilk işin ise, zulme karşı YPG saflarına katılmak olacağını belirtti.
DAİŞ'in tarafından işgal edilen ancak geçtiğimiz günlerde YPG/YPJ ve Burkan El-Fırat güçleri tarafından özgürleştirilen Girê Spî'ye dönüşler devam ederken, bir yandan da DAİŞ'in zulmüne tanıklık eden yurttaşlar, yaklaşık iki yıldır yaşadıklarını unutmaya çalışıyor. DAİŞ'in "cezalandırma" adı altında gerçekleştirdiği insanlık dışı vahşete tanık olan ve en son çatışmalardan dolayı göç etmek zorunda kalanlardan biri; 20 yaşındaki Kürt genci Merwan Eli. Eli, bundan yaklaşık on gün önce YPG/YPJ ve Burkan El-Fırat güçlerinin başlattığı tarihi "Komutan Rûbar Qamışlo Hamlesi" kapsamındaki çatışmaların kent sınırlarına dayanmasıyla birlikte çatışmalardan dolayı 20 kişilik ailesiyle birlikte sınır kapısından geçerek, Akçakale'ye geldi. Eli, anne-baba ve kardeşleriyle Akçakale'nin yolunu tutarken, geride bir tek abisi Müslim kaldı.
Müjdeyi Girê Spî'de kalan abisi verdi
Göç ettikten 10 gün sonra geride bıraktığı abisinden Girê Spî'nin özgürleştirilmesinin haberini alan Êli ve ailesi, haberden hemen sonra dönüş yoluna konuldu. Sınır kapısından geçişlerin dün başlamasıyla birlikte ilk sınıra geçiş için gelen grupta yer alan Eli ve ailesi, aylardır yaşadıkları zulümden kurtuluşu hızlı adımlarla geçtikleri sınır kapısından özgürlüğe kavuşmayla karşıladı.
'Kürtlere yapmadıklarını bırakmadılar'
Sınır kapısından geçmeden önce DİHA'ya konuşan Eli, kentlerinin DAİŞ'in kontrolünde olduğu sırada karşılaştığı kan dondurucu vahşetin yanı sıra bu süre içerisinde kenttin genel durumuna dair tanıklıklarını anlattı. DAİŞ'in iki yıl boyunca herkese eziyet çektirdiğini belirten Eli, en çok zulmü kendisi gibi Kürt olanların gördüğünü ve Kürtlere topraklarını terk etmeleri yönünde her türlü baskının uygulandığına işaret etti.
DAİŞ'ten öncesi ve sonrası
Eli, kenttin DAİŞ'in denetimine geçmeden önce Arap, Türkmen ve Kürtlerin bir arada kimliğini gizlemeden yaşadığını belirterek, bu durumun kenttin DAİŞ'in denetimine geçmesiyle birlikte ters döndüğünü ve DAİŞ'in herkese zulüm uygulamaya başladığını söyledi. Eli, "Bunlar gelmeden önce biz Kürt ve Araplar kardeşçe yaşamımızı sürdürüyorduk. Bunlar geldi geleli katliamlar yapıldı. Kürtlerin evlerini soydular, yaktılar, katlettiler" diye konuştu.
'Kurallara uymayanlar ağır şekilde cezalandırılıyordu'
Kadınların günlük yaşamda "kara çarşaf" giymeye zorlandığını ve onun dışında hiçbir renkte giysi giymelerine izin verilmediğini söyleyen Eli, DAİŞ elemanlarının koyduğu kurallara uymayanların ise ağır şekilde cezalandırıldığını kaydetti. Eli, buna örnek olarak ise, sigara içerken yakalananlara yüz kırbaç cezası verilmesini gösterdi.
DAİŞ'in uyguladığı kan dondurucu vahşetler
Eli, birçok "suçun" karşılığının ölüm olduğunu işaret ederken, anlattığı bir olay ise DAİŞ'in yaratmak istediği "korku imparatorluğu"nu gözler önüne seriyor. Eli, "Bir keresinde onların koyduğu kuralı çiğneyen, küfreden birisini meydana getirdiler. Herkesin çoluk çocuğun gözleri önünde boğazını keserek, herkesin kendilerine biat etmelerini, biat etmeyenlerinin sonunun böyle olacağını söylediler. Defalarca orada yaşayan halkın gözlerinin önünde insanların kafasını kestiler. Yine Ayn İsa'da yakaladıkları bir kişiyi Girê Spî'ye getirmişlerdi. Ne yaptığını söylemeden yüzü kapalı birisi kafasını kesti. Sonra arabanın arkasına bağlayıp kentte sürüklediler " ifadeleri, DAİŞ denetiminde olan her yerde uygulanan kan dondurucu vahşeti de ortaya koyuyor.
Babası Mahmud'un hiçbir şey yapmadığı halde sırf Kürt olduğu için günlerce işkenceden geçirildiğini belirten Eli, günler sonra gördüğü işkencelerden sonra bırakıldığını ve günlerce yatalak kaldığını söyledi. Eli, babasının alıkonulma sebebini ise, "Sen Kürtsün burada ne yapıyorsun? Üstelik senin misafirlerin de Kürt" şeklinde özetledi.
Her evden DAİŞ'e bir katılım şartı
Eli, DAİŞ çetelerinin kente girdikten bir süre sonra kapı kapı dolaşarak, her evden en az bir kişinin DAİŞ'e katılması için dayatmaların yapıldığını da söyledi.
'İlk işim YPG'ye katılmak olacak'
Hayatı boyunca yaşadığı en büyük mutluluğun, abisinin verdiği "Girê Spî özgürleşti" müjdesinin olduğunu ifade eden Eli, "Karşıya geçtiğinde ilk olarak ne yapacaksın?" şeklinde yöneltilen soruya, "Buradan gider gitmez YPG'ye katılacağım. Bizleri bu insanlık düşmanı çetelerden kurtaran YPG/YPJ ve Burkan El Fırat güçlerine minnettarız" diye yanıt verdi. Eli, sözlerini şöyle sürdürdü: "YPG/YPJ'nin Girê Spî'ye girmesinden dolayı çok mutluyum. Mutluluğumu kelimelere sığdıramıyorum. Akçakale tarafından YPG/YPJ bayraklarını gördüğümde kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum."
'DAİŞ çeteleri bizimle Türkiye'ye geçti'
DAİŞ çetelerinin kentten Türkiye'ye kaçtığı iddialarını da doğrulayan Eli, "YPG/YPJ'nin Girê Spî'ye yaklaşmasıyla DAİŞ çeteleri siyah çarşaflar giyerek, Türkiye'nin izniyle Akçakale'ye geçtiler. Yine bazıları tıraş olup sınırdan geçenlerin arasına karışarak buraya geldiler ve ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar. Bunların Türkiye'nin desteği ile ayakta kaldılar" ifadelerini kullandı. DİHA
Güncelleme Tarihi: 18 Haziran 2015, 10:32
Özgürlüğün soluğunu Girê Spî'de aldılar
İki yıl boyunca DAİŞ çetelerinin Girê Spî'de yaşattığı zulmü, 20 yaşındaki Kürt genci Merwan Eli anlattı. Defalarca gözlerinin önünde insanların kafasının kesildiğini söyleyen Eli, babasının sadece Kürt olmasından dolayı günlerce işkenceye maruz kaldığını aktardı.