Önce tecrit sonra savaş devreye giriyor

PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde derinleşen tecrit ile Türkiye'nin yoğunlaşan savaş arayışları kaygıları artırıyor. Devletin tecriti bir provokasyon ve intikam aracı olarak kullandığına dikkat çeken Ankara'daki öğrenciler, her kritik dönemde önce Öcalan'a tecrit uygulandığını ve ardından da savaşın devreye girdiği hatırlatmasında bulundu.

Önce tecrit sonra savaş devreye giriyor
Kürdistan ve Türkiye milyonlarca insan yıllardır PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü talep ederken, her kritik dönemde olduğu gibi AKP hükümeti bir kez daha Öcalan üzerindeki tecrit politikasını derinleştirmeye çalışıyor. Tecrit politikasının, AKP'nin savaş arayışlarını yoğunlaştırdığı sürece denk gelmesi ve Öcalan'ın "sustuğu" her dönemde silahların daha fazla konuşması dikkat çekiyor. Yakın tarihe bakıldığında da, Türkiye ne zaman savaş moduna geçse Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştığı görülüyor. 



Avukatları, ailesi ve İmralı heyeti ile görüştürülmeyen Öcalan üzerindeki tecride karşı bir çok yerde özgürlük kampanyaları başlatılırken, Ankara'daki öğrenciler de tecrit politikalarına tepki gösterdi. Devletin savaşı tırmandırdığı zamanlarda tecridi ağırlaştırdığına dikkat çeken öğrenciler, Öcalan'a özgürlük talep etti. 



'Hükümet kaos ortamı yaratıyor'



Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nde okuyan Vedat Pekgenç, tecridin insanlık suçu olduğunu belirterek, bir halkın liderine uygulanan tecrit politikasından derhal vazgeçilmesini istedi. Öcalan üzerindeki tecrit politikasının yeni olmadığına değinen Pekgenç, "2012'de siyasi tutsaklar bedenlerini açlık grevine yatırmışlardı. Bir çok ilde serhıldanlar gelişti. Bunun üzerine hükümet geri adım atmak durumunda kaldı" hatırlatmasında bulunarak, tecridin yeniden serhıldan gerekçesi olacağı uyarısında bulundu. Hükümetin bir kaos ortamı yarattığını dile getiren Pekgenç, Rojava devrimini AKP hükümetinin hazmedemediğini belirtti. "Bir lider tecride alınıyor heyetle görüştürülmüyor. Hükümet seçimde kaybettiği siyasi alanları tekrar kazanmak istiyor" diyerek AKP'nin politikalarına dikkat çeken Pekgenç, intikam almaya çalışan devletin tecridi bir provokasyon aracı olarak devreye koyduğunu belirtti. 



'Devlet tecriti provokasyon aracı olarak kullanıyor '



İletişim Fakültesi Öğrencisi Atiye Eren ise tecritle hükümetin Abdullah Öcalan'ı Kürt halkından uzaklaştırma ve izole etme politikası güttüğünü belirterek, "Tecrit Kürt halkının iradesini kısıtlayan engelleyen bir politikadır. Bu nedenle tüm Kürdistan halkı tecrite karşı durmalıdır" şeklinde konuştu. Eren aynı zamanda tecridin bir provokavsyon aracı olduğunu belirterek, "Hükümet Kürt halk Önderinin toplum üzerindeki etkisini ve gücünü biliyor ve bu düzlemde politikalar uyguluyor" dedi.



'Halk özgürlürlüğüne kavuşmasın bilir'



Kürt halkının özgürlük mücadelesi açısından çok önemli bir yerde duran PKK Lideri Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması gerektiğini söyleyen Mustafa Köksal ise "Devletin Abdullah Öcalan'a ve Kürt halkına yaptığı zulmün ve yanlışın farkına varması gerekir. Ama devletlerden dik bir duruş beklenemez. Devletler omurgasızdır. Umarım demokratik mücadeleyle özgürlüğüne kavuşur. Çözülmezse de özgürlük savaşının da uygulanabileceğini düşünüyorum" dedi. Köksal, Kürt halkına ve inandığı öncüsüne devlet tarafından tahakküm kurulması, tutsak edilmesinin başlı başına bir provokasyon olduğuna değinerek, "Halk kendi özgürlüğüne kavuşmasını bilir" şeklinde konuştu. 



Tecridin yok sayma üzerine bir düzeni ifade ettiğini belirten Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisi Deniz Çiftçi ise, Kürdistan'nın 4 parçasında Kürtlere yönelik tecrit politikalarının devam etttiğini belirterek "Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecrit, Öcalan'ı Kürt halkından koparılma çalışmasıdır" dedi. DİHA

Güncelleme Tarihi: 01 Temmuz 2015, 12:54
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER