kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

'Oğlumu zehirleyerek öldürdüler'

Çocukları İskan Savuran ve yeğenleri İlyas Savuran'ın gittikleri askerde "intihar etti" denilerek cenazesini teslim alan Savuran ailesi, Kürt oldukları için çocuklarının askerde öldürüldüğünü dile getirdi.

'Oğlumu zehirleyerek öldürdüler'
İlyas Savuran'ın annesi Aysel Savuran, yoklama kaçağı, bakaya olduğu tespit edilenlerin zorla askere gönderilmesine tepki göstererek, "Ben niye diğer oğlumu göndereyim. Onu da öldürüp sonra 'intihar etti' diyecekler. Ben vicdani ret istiyorum. Oğlumu askere göndermiyorum. Artık kardeş kardeşi öldürmesin" dedi. 

Milli Savunma Bakanlığı verilerine göre son 10 yılda kışlada 965 asker "intihar etti" denilerek şüpheli biçimde yaşamını yitirirken, bağımsız kaynaklara göre ise son 20 yılda 4 bini aşkın asker kışlalarda şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kışlada şüpheli bir şekilde oğulları İskan Savuran ve yeğenleri İlyas Savuran'ı kaybeden Savuran ailesi, çocuklarını askere göndermek istemiyor. Baba Ali Savuran ve anne Aysel Savuran, yaşadıklarını ve çocuklarını neden askere göndermediklerini anlattı. Oğlu İshak Savuran'ın 1992 yılında Amasya'ya askere gittiğini söyleyen baba Savuran, "Askerliğinin 10'uncu ayında, 10 Ekim 1992 tarihinde oğlumun ölüm haberini aldım. Beni telefonla arayan ve kendisini albay olarak tanıtan kişi, 'Senin oğlun kendini öldürmüş gel oğlunu götür' dedi. Bana başın sağ olsun bile demedi" diye aktardı. Oğlunun yanı sıra Ayhan Güler isimli Diyarbakırlı başka bir askerin da yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Savuran, Güler'in ailesiyle birlikte cenazeleri almaya gittiklerini söyledi.

'Korkudan oğlumun nasıl öldüğünü bile soramadık'

Cenazeleri almak için gittikleri Sivas'ta polisler tarafından takip edildiklerini aktaran Savuran, şöyle devam etti: "Cenazeleri almaya gittiğimizde çok sayıda asker, polis ve özel tim zırhlı araçlarla hastanenin önünde bekliyordu. Üzerimize öyle bir baskı yapıyorlardı ki korkudan oğlumun nasıl öldüğünü bile soramadık. Cenazeleri aldıktan sonra kendi arabamıza koyarak yola çıktık. Polis ve askerler, aracımızı zırhlı araçlardan oluşturdukları konvoyun ortasına alarak Sivas'ın dışına kadar bizi götürdü. Aynı uygulama Malatya, Elazığ ve Diyarbakır'da da yapıldı. Diyarbakır'a geldiğimizde yoğun güvenlik önlemi alan polisler bize, 'Bu akşam cenazenizi defnedeceksiniz' dedi. Annesi, 'Ben oğlumun cenazesini görmek istiyorum' dediğinde, izin vermediler. Bunun yanında oğlumun cenazesinin yıkandığını söyleyerek, cenazesini yıkamamıza bile izin vermediler. Şehitlik Mezarlığı'nda oğlumu defnedene kadar polisler başımızda bekledi. Ondan sonra 'Herkes sessizce evine gitsin' dediler. Polislere bu uygulamanın nedenini sorduğumda bana, 'Fazla konuşma emir böyledir' dediler." Yaşamını yitiren diğer asker Ayhan Güler'in cenazesinin ise, Yeniköy Mezarlığı'nda defnedildiğini anlatan Savuran, "Onun cenazesinde de aynı uygulamayı yaptılar" dedi. 

'Oğlumu zehirleyerek öldürdüler'

Oğluyla birlikte askerlik yapan iki kişinin askerliklerini bitirdikten yanına gelerek oğlunun ölümüyle ilgili kendisiyle konuştuğunu söyleyen Savuran, askerlerin anlattıklarını şöyle aktardı: "Biz izine çıkan bir arkadaşımız için koğuşta toplanmıştık. Bu sırada biri başçavuş 3 asker koğuşa gelerek İskan'ı sordular. Ardından, İskan'a 'Seni revirden çağırıyorlar' diyip revire götürdüler. Ben arkalarından gittim, İskan'ı revire götürüp kapıyı kapattılar. Ben de pencereden baktığımda, zorla İskan'ın kolundan tutuyorlardı o ise direniyordu. Ben oradan ayrıldım. İskan yarım saat sonra askerlerin kolunda koğuşa getirildi. Biz İskan'a 'Sen buradan sapa sağlam gittin ne oldu sana' diye sorduk. O bize, 'Bana dört tana zehirli iğne vurdular. Anneme ve babama söyleyin bana zehirli iğne vurup öldürecekler. Hakkımı arasınlar' dedi. İskan sürekli kusuyordu, başının ağrıdığını söylüyordu. Revire gittik kimse yoktu. Bir kaç saat geçtikten sonra onu getiren dört asker gelip İskan'ı kolundan tutup götürdüler." Kendisine bunu anlatan askerlerden tanıklık yapmalarını istediğini aktaran Savuran, "Ben ona oğlum gel şahitlik yap olayı anlat dedim. Bana 'ben korkuyorum' diyerek şahitlik yapmadı" dedi. 

'Oğlumun uyuşturucu ve alkol gibi kötü bir alışkanlığı yoktu'

Sivas Askeri Savcılığı'nın oğlunun ölümüyle ilgili başlattığı soruşturmada verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kendisine gönderdiğini belirten Savuran, "Savcı kararın gerekçesinde tanık ifadeleri ve adli tıp raporundan yola çıkarak oğlumun 'uyuşturucu madde bağımlısı' olduğunu, arkadaşıyla birlikte 'keyif verici madde olarak alkol niyetine içtikleri kolonyada bulunan metanol (metil alkol) nedeniyle zehirlenerek yaşamlarını yitirdiğini' yazıyor. Benim oğlumun uyuşturucu ve alkol gibi kötü bir alışkanlığı yok. Oğlumun karakolun bahçesinde iki gün boyunca arkadaşlarıyla birlikte eğlence yaptığını söylüyorlar. Orada nöbetçi subay yok mu ?" diye sordu.

'Allah oğlumun hakkını onların yanında bırakmasın'

Oğlunun öldürüldüğünü söyleyen Savuran, "Ben oğlumu sağ gönderdim cenazesini bana gönderdiler. Ben oğlumu öldüreceklerini bilmiyordum. Allah oğlumun hakkını onların yanında bırakmasın" dedi. Oğlunun öldüğü dönemde askeri davalara girecek avukat bulamadığını söyleyen Savuran, "Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı aleyhinde dava açtım, ancak kaybettim. Başvurmadığım yer kalmadı. Ama sonuçsuz kaldı. Ben de davayı 2007 yılında AİHM'e taşıdım. Daha sonuçlanmadı" diye kaydetti. 

'Korucular 6 yakınımı öldürüp terörist yaptı'

Oğlunun ölümünden iki yıl sonra 4 Nisan 1994 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki köyleri Kutlu'ya (Bamıtne) askerlerle birlikte gelen Oyuklu köyü korucularının köylerine saldırdığını anlatan Savuran, "Korucular kadın, çocuk ve yaşlı demeden bütün köylüleri döverek köydeki caminin önünde yerlere yatırdılar. Korucular 12 yaşındaki çocuk ile 85 yaşında bir ihtiyarın bulunduğu 6 akrabamı PKK'ye yardım ettikleri gerekçesiyle katletti. Ölenlerin 6'sı benim akrabamdı. Çok sayıda köylünün kafasına tahta, sopa ve küreklerle vurarak yaraladılar. Ardından köyümüzü yakıp yıktılar. Korucular öldürdükleri köylüleri traktörün römorkuna koyup, Lice'ye götürüp '6 terörist öldürdük' dediler. Onları bir çukur açıp toplu şekilde gömdüler. Olaydan iki gün sonra cenazeleri toplu mezardan çıkartıp başka bir köyde defnettik" dedi. 

Komutan ölen askerin annesine: Oğluna terbiye vermemişsin!

İstanbul'da askerlik yapan yeğeni İlyas Savuran'ın ise 22 Eylül 2006 tarihinde askerliğinin bitmesine 40 gün kala "intihar" ettiği haberini aldıklarını söyleyen Savuran, "Askeri yetkililer bize İlyas'ın nöbet değişimi için gelen ve parolayı bilmeyen askeri silah sıkarak öldürdüğünü ardından silahı boğazına dayayarak intihar ettiğini söylediler. Ancak cenazesine baktım, kurşun çenesinden değil ensesinden sıkılmış. Onlar yeğenimi öldürüp kendilerine göre dosya hazırladılar. Yeğenimin annesini telefonla arayan bir komutan, 'Sen İlyas'a terbiye vermemişsin. Diğer çocuklarına terbiye ver' gibi ağır sözler söylemiş. Annesi de ona nedenini sormuş, 'Ben sana bu sözleri söyledim sen de anla' demiş" diye aktardı. Savuran, yeğeni İlyas Savuran'ı da oğlu İskan'ın yanında defnettiklerini söyledi. 

'Çocuklarımızı Kürt olduğu için öldürdüler'

Oğlunun, yeğeninin ve 6 akrabasının devlet tarafından öldürüldüğünü söyleyen Savuran, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: "Çocuklarımızı öldürüyorlar ardından hazırladıkları düzmece belgelerle intihar ettiklerini söylüyorlar. Biz onlara inanmıyoruz. Çocuklarımızı Kürt olduğu için öldürdüler. Şimdi de benim oğlumu ve torunumu askere göndermek istiyorlar. Ben onlara nasıl güvenip onları askere göndereceğim. Belki askere gidecek bu oğlumu da öldürecekler. Çocuklarımızı askere göndermekten korkuyoruz. Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Milli Savunma Bakanı, Genelkurmaya Başkanı bana bunların cevabını versin. Bana bu çocukları askerde nasıl öldürdüklerinin cevabını ve hesabını versinler. Katillerini ortaya çıkarsınlar. Çocuklarımızı almak için bizim kapımıza gelmesinler." 

'Ben bu devlete güvenmiyorum'


Anne Aysel Savuran ise oğlunun sık sık kendisini telefonla aradığını anlatarak, "Bir gün bana, 'Anne bugün yemekhanede bize Türkler ve Kürtler ayrılsınlar dediler. Anne bizi öldürecekler' dedi. Bunun üzerine amcası yanına gitti. Ziyaretten 18 gün sonra oğlumu öldürdüler" dedi. Yoklama kaçağı, bakaya olduğu tespit edilenlerin zorla askere gönderilmesine tepki gösteren anne Savuran, "Önce bize askerde öldürülen çocuklarımızın hesabını versinler. Benim oğlum askere gitti cenazesi geldi. Devlet askere aldıklarına 'Biz sizin anneniz, babanız ve kardeşiniz' diyor. İnsanlar çocuklarını öldürür mü? Ben bu devlete güvenmiyorum. Ben niye diğer oğlumu göndereyim. Onu da öldürüp sonra intihar etti diyecekler. Ben vicdani ret istiyorum. Oğlumu askere göndermiyorum. Artık kardeş kardeşi öldürmesin" diye konuştu. Askerde ölen oğluyla ilgili gittiği Mersin Askerlik Şubesi'ndeki görevlilerin, "Senin oğlunun kanı beş kuruş etmiyor. Sen çok konuşuyorsun seni sustururuz" diyerek kendisini tehdit ettiklerini de söyledi.DİHA

Güncelleme Tarihi: 24 Kasım 2013, 12:15
YORUM EKLE
YORUMLAR
Serxvebun amed
Serxvebun amed - 11 yıl Önce

Gerçekleri örtmeyin 1989 ve 90 yılları arasında sıne köyü korucu değildi .ama bamıtne entax çanak hepsi korucuydu.. Korucu olmadılar bu sefer siz eziyet ettiniz... Onlar korucu oldu sonra siz sılah bıraktınız .onlar bırakmadı gene eziyet ettiniz ..tamam bamıtne insanlar öldü doğrudur.. Peki o olaydan 5 gün önce o köyden öldürdüğünüz 7 insana ne demeli onlar insan değilmiydi ..gerçekler niye örtünmek isteniyor ....

SIRADAKİ HABER