Nasıl kalem tutacağım?

Cizre'de 8 günlük sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı gün meydana gelen patlama sonucu sağ elini ve sol bacağını kaybeden 12 yaşındaki Yusuf Şık, "Ben nasıl kalem tutacağım? Kalem tutan elim yok. Hayatımda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dedi.

Nasıl kalem tutacağım?
 Şırnak'ın Cizre ilçesinde 4 Eylül'de başlayıp, 12 Eylül sabahı sona eren sokağa çıkma yasağının son bulması ile Nur Mahallesi'nde evinin önünde bulduğu polisten geriye kalan patlayıcı bir maddenin patlaması sonucu sağ elini ve sol bacağını kaybeden 12 yaşındaki Yusuf Şık'ın Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne tedavisi sürüyor. Patlama sonucu sağ eli bilekten kopan ve sol ayağı ise büyük zarar gören küçük Yusuf, kaldırıldığı Cizre Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk müdahalesinin ardından Diyarbakır'a sevk edilmişti. 6 gün hastanenin yoğun bakım ünitesinde tedavi altında tutulan Yusuf'un sol ayağı da ameliyatla dizinden kesilmek zorunda kalınmıştı. 
Yusuf ile görüşme fırsatı bulan ablası Aslı Şık, Abla Şık, Yusuf'un o küçük bedeniyle büyük bir acı çektiğini dile getirerek, "Her görüştüğümde sürekli ölmek istediğini söyleyip, ağlama krizlerine giriyor. Ağrılarından kaynaklı sürekli ilaç veriyorlar ve o ilaçlara rağmen ağrılarından dolayı uyuyamıyor" dedi.
'Kalem tutan elim yok'
Yusuf'un psikolojisinin iyi olmadığını ve sürekli "Ben nasıl kalem tutacağım?" diye sorduğunu dile getiren Şık, "Bana, 'Ben nasıl kalem tutacağım? Kalem tutan elim yok. Hayatımda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, o diğer ayağım kesilirse abla ben ne yaparım. Paramız da yok. Nasıl protez takılacak' diyor. Onu nasıl hayata bağlayacağız bilmiyoruz" diye konuştu. 
'Anne, abla bana yardım edin, öpün beni'
Cizre'de 8 gün yaşanan sokağa çıkma yasağını ve ardından kardeşinin hayatını altüst eden patlama anını anlatan abla Şık, "Çocuklar çok korkuyordu. Büyükler çocuklara erzak kalsın diye hiç yemek yemiyorlardı. O kadar patlama oldu ki duvarlar bile bu seslerden dolayı yankılanıyordu. Başta çocuklar olmak üzere hepimizin psikolojisi çok kötüydü" ifadesinde bulundu. Sokağa çıkma yasağının kalkmasıyla birlikte sığınaktan çıktıklarını; ancak bu kez de korkudan eve giremediklerini dile getiren Şık, "O arada Yusuf'ta çıkmıştı ve elinde horozu vardı. 'Nereye gidiyorsun?' diye sordum. Horozuna buğday vereceğini söyledi. Evin arkasına doğru gitti. Evimizin arkasına polisler roket atmışlardı ve evin arkası dümdüz olmuştu. Meğer orada patlamamış bir bomba varmış. Şiddetli bir patlama sesi geldi. Kardeşim Yusuf'a bir şey olmasın diye sürekli dua ediyordum. Ama öyle olmadı. Bir baktım Yusuf o haliyle bir gazetecinin elindeydi ve çok kötüydü. Yollar kapalı olduğu için kardeşim elden ele dolaştırılarak anca bir ambulansa bindirildi. Hastaneye kadar terliksiz bir şekilde koştum. Hastaneye gittiğimde kardeşim sürekli 'Anne, abla bana yardım edin, öpün beni' diyordu. Sürekli su istiyordu" 
'Horozunu ve en sevdiği arkadaşını getirdik' 

Yusuf'un bir kez dahi gülmesi için odasının karsısına balonlar astıklarını dile getiren Şık, Cizre'den horozunu ve en sevdiği arkadaşını getirdiklerini paylaştı. Şık, "Sırf yüzü gülsün diye Cizre'den horozunu ve en sevdiği arkadaşını getirdik. Ama onlara rağmen yüzü hiç gülmedi" diyerek, Yusuf'un tedavisinin devam etmesi ve ileriki aylarda takılması düşünülen protez bacak için hayırseverlere yardım çağrısında bulundu. DİHA

Güncelleme Tarihi: 24 Eylül 2015, 15:56
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER