Katliamın failleri halen gizli tutulurken, THKP/C kurucusu Mahir Çayan ve yoldaşları katliamın 41'inci yılında çeşitli etkinliklerle anılacak.
Tokat'ın Niksar ilçesinde 30 Mart 1972'de gerçekleştirilen ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (THKP/C) kurucusu Mahir Çayan ile 9 arkadaşının katledildiği Kızıldere katliamının üzerinden 41 yıl geçti. Katliamın failleri halen gizli tutulurken, Kızıldere'de katledilen Çayan ve arkadaşları 30 Mart günü çeşitli etkinliklerle anılacak. Üniversitelerde yükselen gençlik hareketinin fabrikalar ve sokaklardaki yansımasından rahatsız olan sıkıyönetim, yükselen gençlik hareketini kanla bastırma yoluna giderek gençlik hareketlerinin önderleri hakkında idam kararları verdi. Kızıldere katliamına giden süreç ise Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkemesi'nde idam edilmelerine karar verilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın infazlarını engellemek için Mahir Çayan ve arkadaşlarının 27 Mart 1972'de Ünye'de bulunan NATO üssündeki 2'si İngiliz biri Kanadalı radar teknisyenlerini rehine alma eylemiyle başladı. NATO görevlileriyle Ünye'den ayrılarak kendilerini Kızıldere'de bekleyen Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, SBF Öğrenci Derneği yöneticisi Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü'nün kurucusu olarak aranan Üsteğmen Saffet Alp'le buluşan Mahir Çayan ve arkadaşları kendilerine yardım edeceğini söyleyen köy muhtarının evinde mevzilendi.
'Biz bu yola dönmek için değil ölmek için girdik'
Çayan ve beraberindekilerin Karadeniz'e geçtiğini öğrenen dönemin istihbarat güçleri Mehmet Eymür ve Hiram Abas, THKP/C kurucularından Ziya Yılmaz'ın Fatsalı olmasından kaynaklı özellikle bu bölgede yaptıkları sorgulamalar sonucunda Mahirlerin Kızıldere'de olduğunu tespit etti. Mahirlerin muhtarın evinde olduğundan habersiz olan Jandarma Teğmen Mustafa İlerisoy ile Astsubay Başçavuş İsmail Hakkı Topaloğlu, 30 Mart günü bilgi almak amacıyla köy muhtarı Emrullah Aslan'ın evine geldi. Durumun vahamet arz ettiğini, köyün güvenlik kuvvetlerince sarıldığını öğrenen muhtar Emrullah Aslan, sorumluluktan kurtulmak için daha önce hazırladığı bir mektubu görevlilere vererek Mahir, arkadaşları ve rehin üç İngiliz'in evinde bulunduğunu ihbar etmesinin ardından Ankara Merkez Komutanlığı görevinde bulunan Tümgeneral Tevfik Türün tarafından yönetilen operasyon başlatıldı. Helikopter destekli başlatılan operasyonda ağır makineli tüfekler kullanılırken, NATO askerleri de kuşatmayı destekledi. Rehineleri serbest bırakma şartlarını güvenlik güçleriyle konuşmak için evin çatısına çıkan Mahir Çayan hafızalara kazınan şu sözleri söyledi: "Sıradan askerleri çekin üst düzeyler gelsin. Biz bu yola dönmek için değil ölmek için girdik."
Mahir ve arkadaşlarına rehineleri serbest bırakmaları halinde kendilerine zarar verilmeyeceği söylense de, askerler tarafından açılan ateş sonucu ilk olarak evin çatısında bulunan Mahir Çayan hayatını kaybetti. Mahir Çayan'ın katledilmesi ardından direnme kararı alan Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna ve Cihan Alptekin devlet görevlileri tarafından katledilirken, yaralı olarak ele geçirilen Saffet Alp de tek kurşunla katledildi. Ertuğrul Kürkçü çıkan çatışmadan yaralanarak sağ kurtulan tek kişi olurken, Kenan Evren yıllar sonra yayınlanan hatıralarında Kızıldere operasyonunun Özel Harp Dairesi tarafından yapıldığını yazdı.
Katliam aydınlatılmadı
Öte yandan yıllar sonra tanık olarak dinlenen Dr. Şehsuvar Savuran, Mahirler tarafından öldürüldüğü iddia edilen 3 NATO görevlisine ilişkin, "İngilizleri orada gördüğüm zaman birisinin bacağının 5'e 6 ya da 6'ya 6 ebadında bir bölümünü şarapnelin alıp götürdüğünü anladım. Fakat hiçbir kanama yok. Eğer canlıyken o şarapnel isabet etmiş olsa kanama yapar. Onun dışında bazı mermi delikleri de vardı. O mermi girişlerinden bazılarında da kanama yoktu" şeklindeki ifadeleri de dikkat çekmişti. 41'inci yıldönümünde, Kızıldere operasyonuna katılan ve toplam 13 kişinin öldürülmesinde rol alan güvenlik ve istihbarat görevlilerinin kimler olduğu halen gizli tutulurken, katliamın aydınlatılmasına ilişkin Adalet Bakanlığı'na yapılan başvurulardan da bir sonuç alınamadı. DİHA
Güncelleme Tarihi: 29 Mart 2013, 09:41