kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

Kayıp yakınları: Bizim için bayram yok

Gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlerine kurban gidenlerin yakınları bu bayrama da kayıplarına ulaşamadan giriyor. Kayıp yakını Emine Erbek, "Bizim için bayram yok. Çünkü herkes gidip mezarlarını ziyaret edebilecek ama bizim ziyaret edebileceğimiz bir mezarımız bile yok" dedi.

Kayıp yakınları: Bizim için bayram yok
 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından devletin sistematik olarak uygulamaya başladığı ve 1990'lı yıllarda bölgede aktif olarak devreye sokulan "gözaltına kaybetme" ve "faili meçhul cinayetler" hala Türkiye'nin en büyük acı gerçeklerinden birisi olarak gündemde. Gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin yakınlarının sürdürdükleri adalet mücadelesine rağmen hala kayıplarına ulaşmaları ve kayıplarının faillerinin yargılanması sağlanamazken, kayıp yakınlarının tek istedikleri ise kayıplarının kemiklerine ulaşabilmek ve en azından bayramlarda kayıplarının mezarlarını ziyaret edebilmek. Kurban Bayramı öncesi bayrama yine kayıplarına ulaşamadan giren kayıp yakınları, "Kayıplarımız bulunmadan bize bayram yok" dedi.

'Üstüne gül bırakabileceğimiz mezarımız yok'

Gözaltında kaybedilen binlerce kişiden biri de 19 Ekim 1995 tarihinde İstanbul Avcılar'daki evinin önünden Renault markalı beyaz bir araca bindirilerek götürülen Fehim Tosun. Diyarbakır'ın Lice ilçesi Çavundur köyünden olan Tosun, 1991 yılında evlerine yapılan baskında gözaltına alındı. 21 gün gözaltında tutulduktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tosun cezaevindeyken eşi Hanım Tosun, köydeki jandarma ve korucu baskısı sonucu Diyarbakır'a göç etmek zorunda kaldı. Üç yıla yakın bir süre cezaevinde tutsak kaldıktan sonra bırakılan Fehim Tosun, bu kez de zorlandıkları koruculuğu kabul etmeyince evleri yakıldı. Tosun ve ailesi evleri yakıldıktan sonra İstanbul'a göç etmek zorunda kaldı. 1995 yılında evinin önünden sivil kişilerce kaçırılan Tosun'dan bir daha da haber alınamadı. O günden bugüne eşine ulaşmak için mücadele eden Hanım Tosun, "Bizim için bayram yoktur. Biz her sene diyoruz ki, umarım bu sene son olur ya da gelecek sene umarım güzel bir bayram geçiririz diyoruz ama yine bir gelişme olmuyor. Kayıplarımıza ulaşamıyoruz" dedi. 

'İşgalci devletin kara yüzünü ortaya çıkardık'

Yıllardır kayıplarına ulaşabilmek ve seslerini duyurabilmek için Galatasaray Lisesi önünde eylem yaptıklarını aktaran Tosun, "Biz bu işgalci devletin kara yüzünü ortaya çıkardık. Ama bu devlet ne bu yüzünden utanıyor ne annelerden utanıyor. Onlar da biliyor, biz de biliyoruz, dünya da biliyor ki; devlet bu insanları kaybetti. Kayıp yakınları yıllardır burada ellerindeki fotoğraflarla oturuyorlar, içleri yanıyor. Üstüne gül bırakabilecekleri ya da bir fatiha okuyabilecekleri mezarları yok" diye konuştu. Kayıplarına ulaşana kadar seslerini duyurmaya devam edeceklerinin altını çizen Tosun, "Devlet bu kayıpları ortaya çıkarmayana kadar, katliamlara ilişkin arşivleri ortaya çıkarmayana kadar ellerimiz boğazlarında olacak" diye belirtti. 

'Elimi devletin yakasından çekmeyeceğim'

Kayıp yakını Emine Erbek ise, 12 Ocak 1996 tarihinde askerlerce gözaltına alınıp sonra tabur ile Koçyurdu köyü arasında tutuldukları minibüste 16 Ocak'ta taranarak öldürülen ardından ise atılan roketle cesetleri yakılan Ahmet Kaya'nın kızı. Tarihe "Güçlükonak katliamı" diye geçen katliamda öldürülen 6 kişiden Halit Kaya da Erbek'in amcası. Katliamda öldürülen 6 kişinin cesedi ise kimlikleri bilinmesine rağmen ailelerine verilmedi. 16 yıldır tüm çabalarına rağmen babası ve amcasının kemiklerine ulaşamadıklarını söyleyen Erbek, "Yıllardır bulunmaları için Galatasaray'a geliyoruz. Ama bugüne kadar bulunmadı. Bizim için bayram yok çünkü herkes gidip mezarlarını ziyaret edebilecek ama bizim ziyaret edebileceğimiz bir mezarımız bile yok. Kayıplarımızı bulana kadar elimi devletin yakasından çekmeyeceğim. Amcam ve babamın katili devlettir" dedi. Yakınlarının mezarları olmadığı için bayramı kutlayamadıklarını söyleyen Erbek, "Herkes bayramda mezarlıklara gidip ziyaretlerde bulunuyor ama biz evde oturup gözyaşı akıtıyoruz. Bundan sonra bu gözyaşları akmasın. Bizim acımız çok ağır. Biz gördük kimse görmesin bu acıyı" diye konuştu.

'İnsanın günü kara oldu mu bayram olmaz'

1994 yılında Lice'de kaybedilen ve o günden beri kendisinden haber alınamayan Nezir Çakar'ın annesi Şekernaz Çakar ise, "Biz anneler için bayram yok. Her günümüzü gözyaşı ile geçiriyoruz. İnsanın günü kara oldu mu bayram olmaz. Yıllardır ağlıyoruz. Annelerin içindeki sancı kansere dönüşmüş durumda. Annelerin isteği umudu yerine getirilmeli" dedi. Hükümet tarafından açıklanan "demokratikleşme paketi"ne umut bağladıklarını kaydeden Çakar, "Son bir aydır biz annelerin gözü hükümetin hazırladığı paketteydi. Bir müjde olur içinde diye bekliyorduk. Ama paket açıldığında sanki postaya mektupsuz atılmış bir zarf gibi oldu. Biz annelerin gözyaşını dindirecek hiçbir şey çıkmadı" dedi. Annelerin artık ağlamasını istemediklerini söyleyen Çakar, "Biz barışsever anneleriz. Dünyanın hiçbir yerinde anneler ağlasın istemiyoruz. Biliyoruz ki çocuklarımız gitti bir daha geri gelmeyecek ama istiyoruz ki, bundan sonra bu halkın çocukları kaybedilmesin" diye belirtti. / Dİha

Güncelleme Tarihi: 14 Ekim 2013, 10:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER