Genel Kurmay Başkanlığı'nın Cuma günü yayımladığı "Ülkemizde son günlerde yaşanan terör olayları nedeniyle, çok sayıda vatandaşımız Genelkurmay Başkanlığına başvurarak askere alınmayı ve terörle mücadelede görev yapmayı talep etmektedir. Asil Milletimizin kahraman ve duyarlı evlatlarının talepleri Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları tarafından takdirle karşılanmış, duygulandırmış ve motivasyonlarını artırmıştır. Bu ulvi talepler nedeniyle vatandaşlarımıza teşekkür ederiz." haberi üzerine, devletin Anadolu insanı üzerinden, Kürtlerle olan savaşını nasıl bir pazar alanına çevirdiğine, şahit olduklarımla anlatmaya çalışacağım.
TSK'nın, 21 Şubat 2008'de İlker Bağbuğ liderliğinde yaptığı ve adına "Güneş Harekâtı" dediği sınır ötesi operasyonların gerçekleştirildiği dönemdi. Uyuşturucu kaçakçılığından, hırsızlıktan,
Bu yüzden TSK'nın bugün yaptığı "vatandaşalarımız cepheye gitmek için bize mesajlar, mailler gönderiyorlar, çok duygulandık, güç kazandık" minvalindeki açıklaması, savaş pazarının tekrar kurulduğuna delalettir.
TSK'nın bu açıklamasının arkaik kısmında, savaşın dayattığı yoksulluk ve fakirlik vardır. Yine aynı dönemde yapılan sınır ötesi operasyonlar sırasında, özellikle operasyonların yoğun olduğu Şemdinli, Yüksekova gibi bölgelerde yokluğun ve yoksulluğun girdabından, devletin "vicdanı"na teslim olan yüzlerce kişi "gönüllü" korucu olmak için TSK'ya başvuruda bulunmuştu. Açlık ve yoksulluk yine "vatan savunması" diye acube bir şekle bürünmüştü. Çoğu başvuru kabul görmüştü. Belli bir dönem "gönüllü" yapılan koruculuk, sonraları "maaşlı" koruculuğa çevrilmişti.
Hülasa, TSK'nın bu açıklamasını duyunca, aklıma işlediği suçtan kurnazca sıyrılmaya çalışan kişiler ve yoksulluktan savaşa "gönüllü" gitmeyi kabul eden insanların sosyolojik gerçekleri geldi.
TSK'nın bu açıklaması, tam da savaşın özetidir. Önce hakiketler ölüyor, sonra her şey... Mesela;17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonları'ndan, Soma'dan,