DAİŞ'in dört kutsal kitabın üç büyük suçu olan "öldürmek, çalmak, sürgün etmek" suçlarını işlediğini dile getiren ilahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık, DAİŞ'in İslam ile mücadele ettiğinin altını çizerek, Rojava sisteminin Medine Sözleşmesi'ni esas aldığını söyledi. HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ise, Kobanê'de sahur vakti DAİŞ'in yaptığı katliamın Filistin'de yaşanması durumunda Türkiye'nin iktidarı ve her kesimi ile sokaklara döküleceğini dile getirdi. Kaya ve Eliaçık, fitre ve zekâtların Rojava ve Şengal halkına gönderilmesi çağrısında bulundu.
AKP hükümetinin açıktan destek verdiği barbar DAİŞ çetelerinin mübarek Ramazan ayında da Kürtler başta olmak üzere bölge halklarına yönelik katliamlarını sürdürmesine Demokratik İslam Kongresi üyeleri ilahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık ve HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya'dan tepki geldi. Ramazan ayında DAİŞ vahşetine karşı iktidarın sessiz kalmasının kabul edilir olmadığını söyleyen Kaya, çok büyük bir vahşete tanıklık ettiklerini söyledi. 25 Haziran günü Kobanê'de sahur vakti DAİŞ'in gerçekleştirdiği katliamın Filistin'de yaşanması durumunda Türkiye'deki iktidarın tüm kesimlerle sokaklara döküleceğini dile getiren Kaya, "Rojava'da yüzlerce insan vahşete, tecavüze maruz kaldı ama Türkiye'de kimse kılını kıpırdatmadı. Bu bir burukluk yaşattı. YPG, DAİŞ saldırılarına karşı savunma nasıl bir pozisyon alıyorsa, mazlumları ne kadar koruyorsa, o kadar İslami olduğu açıktır. 'PYD IŞİD'den daha tehlikelidir' gibi ifadeleri kullanabilmek için kişinin insanlığını kaybetmesi gerekir. Ortada belge falan olmasına gerek yok. Sınıra bakılarak, kimin haklı, kimin haksız olduğunu görebilirsiniz" dedi.
'Yardımlar bu yıl Rojava ve Şengal için olsun'
Ramazan ayı dolayısıyla da halklara çağrıda bulunan Kaya, Türkiye'den zaman zaman Ramazan ayında Somali, Arakan, Gazze gibi yerlere yapılan yardım seferberliğinin bu yıl Rojava ve Şengal halklarına yapılması gerektiğini söyledi.
'DAİŞ İsrail'le değil İslam'la mücadele ediyor'
DAİŞ'ın saldırılarını değerlendiren ilahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık, DAİŞ'in Ramazan ayında da katliamlarına ara vermeden devam etmesini, İslam ile bir alakasının olmadığının kanıtı olduğunu söyledi. DAİŞ'in yaptıklarının dört kutsal kitabın üç büyük suçunu teşkil ettiğini dile getiren Eliaçık,"Birincisi, öldürmek. İkincisi, çalmak, başkasına ait olanı ondan izinsiz almak. Üçüncüsü de, sürgün etmek. Bir halkı bir yerden başka bir yere sürmek insanların evsiz barksız kalmalarını sağlamak. Bu hem Tevrat'a, hem İncil'e, hem Zebur'a, hem de Kur-an'a göre suçtur. Yeryüzüne kan dökme ve fesat yaymaktan bir farkı yoktur ve bunun cihatla bir ilgisi yok" dedi. Eliaçık, DAİŞ'in, İsrail ve diğer emperyalist güçlerle bir mücadelesinin olmadığının, tek amaçlarının bir arada yaşayan Müslüman ve diğer bölge haklarını emperyalistler adına karıştırmak ve işgal etmek amacıyla bir öncü güç olduğunu söyledi.
'DAİŞ'in dinle alakası yok'
DAİŞ'in yaptığı katliamlara yönelik bir tepki ortaya koymayan, açıktan destek veren Türkiye ve yandaş medyanın tutumunu da eleştiren Eliaçık, "Türkiye'yi yönetenler DAİŞ'i tutuyor ve gerekli desteği veriyor. Yaralılarını tedavi ediyor, gümrüklerden rahatça geçiyorlar ve hatta kendilerine kimlik sağlanıyor. Alttan alta da silahlı destek vermeye kadar giden bir politika izleniyor" diye konuştu. Eliaçık, Türkiye yöneticilerin DAİŞ canlısı bir politika izlediğini, DAİŞ'le birlikte El-Nusra, ÖSO gibi grupların birbirinden ayırt edilmediğinin, Sünni diye bu grupların Müslüman görüldüğünü ve bu yüzden yanlış bir politikayla desteklendiğini dile getirdi. DAİŞ ve diğer grupların, kendilerini İslamcı olarak tanıtıp amaçlarının başa geldiklerinde dini bir diktatörlükle halklara kan ağlatmak olduğunu ifade eden Eliaçık, "Bir yeri ele geçirince zorla namaz kıldırmak, oruç tutturmak, zorla kadınları örtmek ve dini ibadetleri zorla yaptırmak gibi bir dini siyaset anlayışları var. Bunların halkları bir arada tutmaları, modern dünyayı, demokrasiyi anlamları için gerekli zihinsel potansiyelleri yok. 700 sene öncesindeki mağaralardan çıkmış gibiler. İnsanları cariyeleştirmek, pazarlarda satmak, canına malın el koymak, sıraya dizip kurşuna dizmek korkunç şeyler. Bunların dinle alakası yok" dedi.
'Rojava sistemi Medine Sözleşmesi'ne daha yakın'
Eliaçık, "PYD ve YPG/YPJ kendilerini savunuyor, demokratik konfedaralizmin ilk izlerini oluşturmaya çalışıyorlar. Kürtler, Araplar, Çerkezler, Türkler bir arada kantonlar oluşturuyor. Hepsi barış içinde bir arada yaşayacak barış modelini ortaya çıkarmaya çalışıyorlar" diyerek, Rojava Antlaşması'nın öz olarak İslam'a daha uygun bir model olduğunu ve Medine Sözleşmesi'ni esas alan bir siyasi model olduğunu ifade etti. Bölgedeki güçlerin ve diğer bölgesel güçlerin buna izin vermek istemediğin söyleyen Eliaçık, şöyle devam etti: "Çünkü bu model onlara bölgede tehlike yaratabilir. Diktatörlükleri için tehlike olabileceğini düşünerek PYD'yi kötülemeye çalışıyorlar. PYD grupları kendini savunmak için silahlanıyor, diğer gruplar gibi insanların mallarına zarar verip, mallarını gasp edip, kadınlarını pazarlarda satmıyor. İdeolojik olarak, dine bakış olarak onlardan çok farklı, bu yüzden de PYD'e saldırıyorlar."
'Kobanê halkına yardım edelim'
Ramazan'da fitre ve zekâtların Rojava ve Konabê'deki insanlara gönderilmesine için başlatılan kampanyaya da değinen Eliaçık, "Herkes yardımlarını Rojava ve Kobanê'deki insanlara yollasın. Bu kampanyayı destekliyorum. Ellerinde bulunan paralarını ve mallarını özellikle evsiz barkız kalan, mallarına el konulmuş insanlarla paylaşmaları dinen daha uygundur" şeklinde çağrıda bulundu. DİHA
Güncelleme Tarihi: 09 Temmuz 2015, 12:38