Yaklaşık 16 balık türünü barındıran ve Türkiye'nin en temiz akarsuları arasında yer alan Çatak Çay'ında 2 yıl araştırma yaptıklarını belirten Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi araştırma görevlisi Mustafa Akkuş, çayın yapısında bozulma ile yerleşim birimlerinin atık suları, çöpleri ve kömür küllerini ile kirlenme tespit ettiklerini söyledi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, yine aynı bölümde Araştırma Görevlisi olan Mustafa Akkuş ile birlikte 4 kişilik ekip, Van'ın Çatak İlçesi'nde bulunan ve Dicle Nehri'nin en büyük kolları arasında bulunan Çatak Çayı'nda 2 yıl boyunca araştırma yaptı. Bilim adamları, Çatak Çayı'nın su kalitesi, fiziki habitat yapısı ve balık stoklarının mevcut durumunu belirlemek amacıyla çaydaki 30 farklı parametreyi inceleyen çalışmalar yürüttü.
Yapılan çalışmayla ilgili bilgi veren Su Ürünleri Fakültesi Araştırma Görevlisi ve Doğa Gözcüleri Derneği üyesi Mustafa Akkuş, Çatak Çayı'nın özellikle fiziki habitat yapısında hızlı bir bozulma sürecinin yaşandığını ve çayın doğal yapısını kaybettiği belirlediklerini söyledi. Akkuş, Türkiye'nin en temiz, el değmemiş çayı olarak bilinen Çatak Çayı'nda aslında çok ciddi bir bozulma sürecinin yaşandığını anlattı.
BÜYÜK BÖLÜMÜ BOZULMUŞ
Çatak Çayı üzerindeki bu bozulmaların başlıca etkenin büyük iş makinelerinin kum-çakıl almak ya da dere ıslahı amacıyla akarsu üzerinde girmedikleri tek bir noktanın bulunmaması olduğunu belirtti. Akkuş, "145 kilometre uzunluğundaki Çatak Çayını incelediğiniz zaman, iş makinelerinin kum alma ve çakıl alma veya dere ıslahı amacıyla girmediği tek bir nokta kalmamış. Yani 145 kilometrelik uzunluğu dikkate aldığımız zaman, bunun sadece 50 kilometrelik diyebileceğimiz, o da arazi şartlarının el vermemesinden dolayı iş makinelerinin girmediği bir kısım var. Onun dışındaki Çatak Çayı'nın her noktasına iş makineleri girmiş ve doğal yapı tamamen kaybolmuş. Çay senenin yarıdan fazlasında bulanık olarak akmaktır. Çatak Çayı'ndaki bozulmaya neden olan diğer bir etken ise çay etrafında yer alan yerleşim birimlerinin atık sularını ve çöplerini ve özellikle kömür küllerini direk akarsuya bırakmalarından kaynaklanmaktadır. Akarsulardaki doğal yapı, yüzyıllar hatta bin yıllar sonucunda oluşan bir yapı. Ve biz ne yapıyoruz, büyük iş makineleriyle akarsulara giriyoruz ve bin yıl boyunca oluşmuş bu doğal yapıyı bir anda ortadan kaldırıyoruz" dedi.
DİCLE NEHİR SİSTEMİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Bu bozulmanın doğurduğu olumsuz sonuçlara da değinen Akkuş, "Öncelikle akarsularla ilgili iki noktayı iyi belirtmemiz gerekir birincisi, kaynak kısımları akarsuların en temiz ve bozulmanın en geç görüldüğü kısımlardır, ikincisi ise akarsularda meydana gelen kirlilik veya bozulmalar noktasal olmayıp kendinden sonraki bütün bir nehir sistemini olumsuz yönde etkilemektedir. Dicle'nin en büyük kaynaklarından birisi olan Çatak Çayı'ndaki bozulmanın bütün bir Dicle Nehir sistemini olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır. Çünkü senenin yarısından fazla bulanık akan ve doğal yapısını tamamen kaybetmiş bir akarsuda balıkların yaşaması mümkün olmadığı gibi bu tipteki bir suyun tarımsal amaçlı ve ya içme suyu olarak kullanılması da oldukça zordur" diye konuştu.
BALIKLARIN YAŞAMADIĞI ALANLAR OLUŞMUŞ
Türkiye'nin en temiz, el değmemiş çayı olarak bilinen Çatak Çayı'nın balık türleri yönünden çok zengin bir konumda olduğunu ve 16'dan fazla türün bu çayda barındığını belirten Akkuş şöyle devam etti:
"Çaydaki bozulma öyle bir dereceye gelmiş ki, artık bazı bölgelerden balıklar tamamen çekilmiş. Ve denizlerdeki ölü zonlar gibi akarsu üzerindeki belli noktalarda balıkların hiç geçmediği, balıkların yaşamadığı alanlar oluşmuş. Akarsuların en temiz, en bozulmamış yerleri kaynak kısımlarıdır. Ve Çatak Çayı, Dicle'nin kaynak kısmını teşkil eden bir konumda. Eğer bu çayın kaynak kısmındaki meydana gelen bozulma artık balıkların yaşamasına imkan vermeyecek ölçülere ulaşmışsa, bu ilerleyen yıllarda bütün Dicle Nehir sistemini etkileyecek. Çünkü balıklar göç için, beslenme için, sığınma için sürekli olaraktan kaynak kısımlarına hareket ederler. Ve buralar onlar için bir sığınma alanlarıdır. Eğer biz bu alanları tahrip edersek, bu alanlar bu hızla bozulmaya devam ederse, artık buradaki balık popülasyonlarının sayıları her geçen gün azalacak. Ve ilerleyen yıllarda Çatak Çayı üzerindeki planlanmış HES'lerin buraya kurulması işleri daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirecek. Dolayısıyla bu bozulma süreci bu şekilde ilerlemeden, devam etmeden buna bir önlem almamız lazım."
KÜRESEL ISINMAYA KALMADAN YOK OLACAK
Türkiye'de küresel ısınmadan en az etkilenecek 2 bölge olduğuna da dikkat çeken Akkuş, "Bildiğiniz gibi küresel ısınmayla beraber, artık dünyada ve ülkemizde, su kaynakları her gün biraz daha azalıyor. Ve yok olmaya doğru gidiyor. Bilindiği gibi ülkemizde küresel ısınmadan en az etkilenecek iki bölgemiz bulunmaktadır. Bunlardan biri Doğu Karadeniz bölgesi, diğeri de Çatak Çayı'nın içerisinde bulunmuş olduğu, Doğu Anadolu Bölgesidir. Bu noktada Çatak Çayı bizim için sadece canlıların barındığı bir ortam değil, aynı zamanda çok önemli bir tatlı su kaynağıdır. Eğer Çatak Çayı'nda ki bozulma bu şekilde devam ederse, biz küresel ısınmaya kalmadan, küresel ısınmaya fırsat vermeden, ülkemiz için böylesine önemli bir kaynağı kendi elimizle yok edeceğiz. Çünkü bir akarsu düşünün, senenin yarısından fazlasını bulanık akıyor. Ve sürekli olaraktan bütün etrafındaki ilçelerin, köylerin, kirliliği, çöpü, bu dereye boşaltılıyor. Siz bu çayı ne içme suyu olarak kolay kolay kullanabilirsiniz, ne de tarımsal sulamada bu çayı verimli bir şekilde kullanmanız mümkündür" diye konuştu.DHA
Güncelleme Tarihi: 05 Şubat 2016, 14:20