Civyan: Tarihsel sorumluluğunuzu yerine getirin

Rojava’daki gelişmelerin Êzîdîlerde büyük coşku ve umut yarattığını belirten HPG Şengal komutanı Egit Civyan, tüm Kürt örgütlerine ‘tarihsel görevinizi yerine getirin’ çağrısında bulundu.

Civyan: Tarihsel sorumluluğunuzu yerine getirin
 Rojava’daki gelişmelerin Êzîdîlerde büyük coşku ve umut yarattığını belirten HPG Şengal komutanı Egit Civyan, tüm Kürt örgütlerine ‘tarihsel görevinizi yerine getirin’ çağrısında bulundu.

HPG Şengal komutanlarından Egit Civyan, Kürt savaşçıların herkese korku salan, yenilmez denilen DAİŞ çetelerine büyük darbeler indirdiğine dikkat çekerek, “Halen DAİŞ işgali altında bulunan Şengal’in özgürlüğü için tüm Kürt örgütlerinin tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu” belirtti.

ANF’ye konuşan Civyan özellikle KDP’nin uzlaşmaz tavrını bir kenara bırakarak Kürtlerin birliği ve için üzerine düşen görevin gerekliliklerini yerine getirmesi gerektiğini belirtti.

‘KÜRT SAVAŞÇILAR DAİŞ’İ YENDİ’

YPG’nin Kizwan Dağı operasyonu ve ilerleyişi Şengal’deki savaşı nasıl etkiledi. Bundan sonra nasıl bir gelişme yaşanır?

Genelde Suriye ve Irak, özelde ise Kürdistan’ın Rojava ve Güney parçalarında faşist DAİŞ çetesine karşı bir yıla yakın bir süredir çok ciddi bir savaş yürütülmektedir. Tüm bölgede estirdiği terör ve vahşet dalgasıyla halk üzerinde, kitleler üzerinde ciddi anlamda bir yenilmezlik psikolojisini yaratmıştı. Yani DAİŞ’in karşısında direnmenin anlamı yok, onlar nereye saldırırsa fetheder havası esiyordu. Ama Kürt savaşçıları bu havayı kırdı, DAİŞ’i yendi.

Tarihte, insan kelleleriyle surlar yapan kanlı diktatörlerin bile vahşetini geride bırakan dalgayla, kitlelerin savunma reflekslerini bile işlemez hale getirerek insanları ölüme canlı canlı gitmeye razı eder hale getirdi. Hiçbir direniş göstermeden insanları kurbanlık gibi başını uzatarak ölüme razı eder hale getirdi. Eğer önü alınmasaydı bu vahşet dalgasıyla tüm insanlık için yüzyılımızın hatta tüm tarihin en karanlık dönemi yaratılacaktı.

‘DAİŞ’İ DURDURAN APOCULAR OLDU’

Birilerinin çıkıp bu vahşete dur demesi ve insanlığın ortak değerleri olan, insanlığı, adaleti, barışı, kardeşliği, halkların özgürce birlikteliğini savunması gerekiyordu. Bunun cesaretini ve fedakarlığını göstermesi gerekiyordu. Bu anlamda Apocu hareketin gösterdiği cesaret, fedakarlık ve kahramanlıkla bu soysuzlar çetesinin önünün alınabileceğini, darbelenebileceğini ve yenilebileceklerini tüm dünyaya gösterdi. Ağır bedeller ile yaratılan bu destanla tüm dünyada büyük bir sinerji yaratarak, DAİŞ’e karşı mücadeleyi tüm insanlığın ortak değerlerinin korunması mücadelesine dönüştürdü. Bir cesaret yarattı, moral ve maneviyat yaratı. Renkleri, dilleri, inançları farklı olan yüzlerce insanı ortak değerler etrafında toplayarak büyük bir direniş cephesini yarattı. Bu cephe günden güne büyümekte ve güçlenmektedir. Tarihin bu illetini çöl kumlarına gömmenin zamanı gelmiş bulunmaktadır.

‘ROJAVA EZİDİLERDE BÜYÜK UMUT YARATTI’

Kizwan Dağı ve Girê Spî’nin alınması Şengal’de nasıl yankı buldu? Êzîdî halkı nasıl karşıladı?

Kuşkusuz bu direniş mücadelesinin en büyüğü Rojava’da verilmektedir. Ve bugün de bu direnişin öncülüğünü bu cephe yapmaktadır. En son “Komutan Rubar Qamışlo Hamlesi” adıyla başlayan direnişle bölgeye bir tehdit unsuru olarak yerleşen bu çetelere büyük darbeler vuruldu. Pek çok yerden sökülüp atıldı. Tıl Hemis, Tıl Berak, Tıl Temir ve Kizwan Dağı’ndaki operasyonlarla ve en son Til Ebyad zaferiyle çetelere büyük darbeler vuruldu. Son iki yıl boyunca tüm bölge insanı üzerine bir kabus gibi çökmüş bu güruha her bir darbe vurulduğunda yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle, Kürdüyle, Arabıyla, Türkmeniyle, Asurisiyle, herkesi sevindirmekte ve herkese moral vermektedir. Bundan dolayı buralarda yapılan operasyonlar ve çetelere indirilen darbeler en başta 3 Ağustos 2014’te büyük bir fermana uğrayan Êzîdî halkımızda büyük bir moral ve coşku yaratmaktadır. Binlerce insanın esir alındığı, binlerce insanın katledildiği bu fermanla bir kültür, bir inanç, tarihsel bir köken yok edilmek istenmişti. Burada yaşanan vahşet uzun yıllar boyunca hafızalardan silinmeyecek boyutlardadır. Bundan dolayı bu sevinci en fazla hak edenler, bunu doyasıya yaşaması gerekenler belki de Êzîdî halkımızdır. İşte bundan dolayı Özellikle Kizwan Dağı operasyonu ve ardından devam eden gelişmeler Şengal’de ciddi bir moral yarattı. Çeteler darbe yedikçe ve geri püskürtüldükçe Şengal’deki halkımız daha fazla moral almakta ve kendi kutsal yurtlarına dönmenin umudunu daha fazla yaşamaktadırlar. Bu operasyonlarla özellikle dağın kuzey hatları için halen bir tehdit unsuru olan mevzileri ele geçirildi ve çeteler buradan söküldü.

‘ŞENGAL’İN ÖZGÜRLÜĞÜ TARİHİ BİR GÖREVDİR’

Rojava’da yaşanan gelişmeler gözlerin Şengal’e çevrilmesine neden oldu. Şengal’de durum nedir, yakında Rojava’daki gibi gelişmelere tanık olabilir miyiz?

Rojava hattında yaşanan bu gelişmeler bize Şengal’in özgürleştirilmesi görevini daha fazla dayatmaktadır. Musul ve Ramadiye operasyonlarını beklemeye gerek duymadan Şengal ve Rojava hattında başlatılacak bir operasyonla çeteleri bu bölgeden atma görevini önümüze koymaktadır. Şu an Şengal’de “özgürleştirme hamlesinin” mevzileri içerisinde yer alan bütün güçlerin, gerillasıyla, peşmergesiyle YBŞ’si ve Êzîdî savaşçısıyla bu bilinç ve mecburiyetle hareket etmesi ve var olan direniş cephesini ortak bir komutanlık esprisi altında ve ortak bir planlamayla bunu yapması bir mecburiyet haline gelmiştir. Kendi başımıza bunu yapma gücümüz ve kararlılığımız her zamankinden daha fazladır ve bunda her hangi bir tereddüdümüz de yok. Ancak bu mevzilenmenin içinde yer alan Kürt güçleri var. Bundan dolayı bizim öncelikli hedefimiz bir Kürt cephesinin oluşması ve ortak hareket etmesidir. İçinde bulunduğumuz gün itibariyle bu görevden kaçan kim olursa olsun halkımızın nezdinde kaybedecektir. Tarih, her zaman böylesine fırsatları sunmaz. Kuzey Kürdistan’da yaşanan siyasal ve demokratik devrime, Rojava’daki askeri zafere artık Şengal’i ve Êzîdî halkımızın özgürlüğünü ekleme zamanı gelmiştir. Bugün Şengal ve çevresinde bu büyük adımı atmak her zamankinden daha fazla önemli hale gelmiştir.

KDP ve YNK’nin ortak operasyona yaklaşımı nasıl?

KDP ve YNK’nin yaklaşımlarında halen bazı yetersizlikler var. En başta ortak bir komutanlığa gelmemeleri, gerilla ve peşmerge güçlerinin ortak bir komutanlık altında ve Şengal’i ortak bir planlamayla özgürleştirme planına sıcak bakmamaları, bunu zamana ve genel bir hamleye bırakmak istemeleri yaklaşımları devam etmektedir.

Altı ayı aşan bir süredir aynı mevzilerde yan yana savaşmamamıza, şehit ve yaralı vermemize rağmen halen bundan kaçmak en fazla buradaki süreci olumsuz etkilemektedir. Her ne kadar YNK böyle bir ortaklaşmaya hazır olduğunu söylese de bunun kararının ve inisiyatifinin öncelikle KDP’den çıkmasını beklemek bize göre yetersiz bir yaklaşımdır. Fermanın yıl dönümüne yaklaştığımız bir dönemde Kürt halkının üç büyük gücü olarak Şengal ve Êzîdî halkımız için yerine getirmemiz gereken bir borcumuz var. 3 Ağustos’ta Şengal’de yaşanan fermandan dolayı bütün Kürt örgütlerinin bir özeleştiri yapması gerekiyor. Biz HPG olarak fermandan önce özellikle Musul işgalinden sonra Êzîdî halkına yönelik bir katliamın başlatılacağına yönelik Önderliğimizin net görüşleri olmasına rağmen her ne kadar bunu küçük bir grupla yapmak istediysek de büyük bir güçle gelip halkımızın korunması için tedbir almadığımız için özeleştiri veriyoruz. Fakat bizden daha fazla bu özeleştiriyi vermesi gereken güçler ise Federe hükümetin savunma güçleridir.

ŞENGAL İÇİN KÜRT GÜÇLERİ ORTAKLAŞMALI

Kürt güçlerinden somut olarak beklentileriniz neler?

İçinde bulunduğumuz süreçte hepimizin Êzîdî halkımıza karşı bu özeleştiriyi, Şengal’i özgürleştirerek vermesinin zamanı gelmiştir. Bölge devletlerinin ve koalisyon güçlerinin de DAİŞ’e karşı mücadeleyi geliştirme kararları var. Fakat biz Kürt halkının savunma güçleri olarak en başta bu görevi Kürdistan üzerindeki tehlikeyi bertaraf etmek için daha aktif olarak mücadele etmeli ve bu tehlikeyi kendi ülkemizden çıkarmak için ortak hareket etmeliyiz. Bunun imkanları her zamankinden daha fazla vardır. Rojava’da büyük darbeler alan DAİŞ’e karşı mücadele konusunda artık herkesin net olarak savaşma kararlılığını ortaya koyması gerekmektedir. Biz HPG olarak bunun kararlılığını her zaman gösterdik ve bundan sonra da hiçbir tereddüt etmeden bu görevi yerine getireceğiz.

KDP’NİN TUTUMU ULUSAL BİRLİĞE ZARAR VERİYOR

KDP’nin gerillanın buradaki varlığından rahatsız olduğu basına yansıyor. Böyle bir durum var mı?

KDP’nin Şengal’deki varlığımızdan dolayı hareketimize karşı içine girdiği politikada bazı yanlışlıklar vardır. Bunun giderilmesi en başta Güney Kürdistan’ın geleceğine hizmet edecektir. Güney Kürdistan’da DAİŞ işgalinin varlığı ve federe bölge başkanlık seçiminin gündemde olduğu bir dönemde buradaki varlığımıza yönelik içine girilen tutumun ulusal değerlerimiz için sadece zararı vardır. Hareketimize karşı girilen yanlış politika sadece kaybettirir. Bunun en güzel örneği Erdoğan’dır. Bundan dolayı bu politikanın düzeltilmesi gerekir ve bu en başta Güney Kürdistan’a kazandıracaktır. Bunun için en başta bir güven ortamının yaratılmasına ihtiyaç vardır. Bu güvenin bütün Kürdistan halkına da verilmesi gerekmektedir. Ulusal birliğin güçlendirilmesi için her zamankinden daha fazla zemin mevcuttur.

Güney Kürdistan bir anayasa hazırlık süreci yaşıyor. Şengal’in statüsü sizce anayasa da nasıl belirlenmeli?

Irak’ta anayasa tartışmalarının devam ettiği bir dönemde Şengal ve Êzîdî halkımızın geleceğinin de anayasal garantiye alınması gerekmektedir. En başta inanç ve kültürel farklılığını teminat altına alan ve kendilerini öz iradeleriyle idare edebilecekleri bir sistemin oluşturulmasından yanayız. Bu düzenleme federe Kürt hükümetine bağlı bir sistem içinde de olabilir. Önemli olan Êzîdî halkımızın demokratik özerk bir sistemle kendilerini idare edebilecekleri ve savunabilecekleri demokratik bir oluşumun kabul edilmesi ve bunun demokratik bir anayasada garanti altına alınmasıdır.ANF

Güncelleme Tarihi: 24 Haziran 2015, 15:50
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER