Yasak çoğunlukla üniversitelerdeki uygulamalarla anılsa da sadece öğrencileri mağdur etmedi. Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği'nin (AK-DER) verilerine göre 1998-2002 arasında 5 bin başörtülü kadın işten çıkarıldı,10 bine yakını da istifa etmeye zorlandı.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Aralık 1997’den itibaren çeşitli kararlar alarak üniversitelere başörtüsüyle girilmesini engelledi.
Askerden rektörlere ‘irtica brifingi’ 13 Mart 1998'de 71 üniversite rektörü, MGK VE YÖK Başkanı Kemal Gürüz’den 'irtica brifingi' aldı. Milliyet’te çıkan bir habere göre “Askerler rektörlere, Türkiye'de irticai faaliyetlerin birinci tehdit olduğunu ve üniversitelerin bu konuda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini anımsattı[2] [3] [4]
|
23 Şubat 1998’de İstanbul Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun çıkarttığı genelgede, "başörtülü ve sakallı" öğrencilerin derslere alınmamaları, yoklamalara yazılmamaları, dersten çıkmamakta direniyorlarsa dersin yapılmaması ve öğrencinin “dersi engellediğine” dair tutanak tutularak disiplin kuruluna sevk edilmesi talimatı verilmişti.[1]
Genelge üzerine İstanbul Üniversitesi’ne alınmayan başörtülü öğrenciler, aylar boyunca Beyazıt kampüsü kapısının önünde oturarak yasağı protesto etti.
Alemdaroğlu'nu eleştiren öğretim üyelerinin görevine son verildi, bir kısmı istifa etti. Disiplin cezaları alarak okuldan uzaklaştırılan birçok başörtülü öğrenci eğitimine yurtdışında devam etmek zorunda kaldı
''Özgürlük için el ele'' zincirleri
Oturmalardan bir sonuç alınamayınca İstanbul Üniversitesi’nden bir grup başörtülü öğrenci, dikkat çekecek bir eylem planladı.
İstanbul’dan Ankara kadar el ele tutuşularak bir zincir oluşturulacak, Guinness’e girecek bir rekor kırmaya çalışılarak başörtüsünün serbest bırakılması talebi yükseltilecekti.
11 Ekim 1998’de on binlerce yurttaşın katıldığı eylemde sadece İstanbul ve Ankara’da değil Türkiye’nin dört bir tarafında ‘Özgürlük için El Ele’ zincirleri yapıldı. Polis İstanbul’da eylemcilere tazyikli su sıktı, 267 kişi gözaltına alındı.[5]
2014: Hakim, savcı ve polislere hâlâ yasak Yükseköğretim kurumlarındaki başörtüsü yasağı, 2010’dan başlayarak çeşitli düzenlemelerle kaldırıldı. Ancak ‘üniformalı’ kamu çalışanı kadınlar hâlâ başörtüsü takamıyor. Ekim 2010’da YÖK, İstanbul Üniversitesi’nden başlayarak çeşitli üniversitelere başörtülü öğrencilere yönelik ayrımcı muamelenin disiplin suçu teşkil edeceğine dair kararlaryolladı. 2011'de çıkan genel afla, 28 Şubat döneminde eğitim hakkı ellerinden alınan başörtülü öğrencilere üniversiteye geri dönme hakkı tanındı. Ekim 2013’te ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklikle kamuda - hakim, savcı, polis ve asker meslekleri dışında - başörtüsü yasağı kaldırıldı. |
Ana akım medya, Avrasya Maratonu’yla aynı gün yapılan eyleme eleştirel yaklaştı. Haberi ya görmezden geldi ya da “Zincir Türkiye'nin bazı yerlerinde kesintiye uğradı” yorumları eşliğinde detaylı infografiklerle zincirin koptuğu yerleri ‘ortaya çıkarttı’.[6]
Eylemden sonraki akşam öğrenci yurtlarına baskın yapıldı ve yüzlerce öğrenci gözaltına alındı.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden bir grup başörtülü öğrenci eylemi organize ettikleri gerekçesiyle üç gün boyunca terörle mücadele ekiplerince sorguya çekildi.
Aralık ayında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) eylemi örgütlediği iddia edilen 30 kişi hakkında toplam 90 yıl ağır hapis istemiyle dava açıldı. Sanıklar Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesine muhalefetten, halkı ‘kışkırtarak’ kamu düzenini bozdukları suçlamasıyla yargılandı. Akit yazarı Abdurrahman Dilipak ve Yeni Şafak yazarı Ahmet Taşgetiren de sanıklar arasındaydı.[7]
DGM’ler kapanınca Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevkedilen dava zaman aşımına uğradı ve sanıklar ceza almadan sonuçlandı.
2014 Eylül'de 'Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik'te yapılan değişiklikle beşinci sınıftan itibaren başörtüsü serbest bırakıldı.BİANET
Güncelleme Tarihi: 25 Aralık 2014, 11:34