"Özyönetim" talebininin illegalize edilmeye ve Türkiye toplumuna çarpıtılarak yansıtılmaya çalışıldığına dikkat çeken Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı, Rojava modeline atıfta bulunarak "Suriye'de güvenli bölgeler 'özyönetim' ile yönetilen alanlardır. Biz de bu duruma erişmek için ısrarla "Özyönetimi" anlatacağız. Türkiye'deki herkese de bunu göstereceğiz. Bu ülkenin 'Özyönetim'le yüzleşmesi lazım" dedi.
Kürdistan'ın birçok kentinde ilan edilen ve halkın kendini yönetme ve yerel demokrasiyi geliştirme talebi olan "Özyönetim modeli"ne AKP "kent savaşlarıyla" cevap verirken, bu konudaki toplumsal talep ve irade ise gün geçtikçe daha da güçleniyor. Özyönetim modelinin pratikleşmesi için sorumluluk üstlenen ve özyönetim ilanlarına destek veren Kürdistan'daki yerel yönetimler ise siyasi soykırım operasyonlarıyla baskılanmak istenirken, başta Silvan, Sur, Hakkari olmak üzere birçok kentin belediye eşbaşkanları da peş peşe tutuklandı. Kürdistan'ın birçok kentinde ilan edilen "Özyönetim" modelini değerlendiren ve bu talebin dayandığı demokratik paradigmayı açımlayan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı, Türkiye'de siyasal iktidarın ve karar verici mekanizmaların halkın "Özyönetim" talebini illegalize, kriminalize etme ve bunu bir suç gibi yansıtma çabasında olduğunu ifade eden ederek "Özyönetimin" yerel, çoğulcu ve topluma dayalı özellikleriyle, Kürt sorununun demokratik çözüm perspektifini içeren bir demokratikleşme talebi olarak geliştiğini ifade etti.
'Özyönetim talebi illegal değil demokratik hakların içinde yer aldığı bir süreçtir'
"Özyönetim" tartışmalarının salt Kürdistan'a ilişkin bir tartışma olmadığını, birçok yönetim biçimi gibi dünyada katılımcılık, halkın daha fazla yönetimin içinde yer aldığı, iktidarın paylaşıldığı, iktidarın merkezleşmesini engellemek için toplumların ürettiği bir formül olduğuna dikkat çeken Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı, nasıl ulus devlet gün geçtikçe aşılıp yerine daha parçalı yapılarda, federal, özek bölgeler oluşuyor ise, "Özyönetimin" de aynı temelde oluşacağını söyledi. Türkiye'nin ulus devlet kimliğini aşamadığını, 1920'lerden bu yana tek bir kimlik, tek bir etnisite, tek bir inanç ve tek bir toplumsal kategori dışında her şeyi reddettiğini dile getiren Anlı, 40 yıllık Kürt Özgürlük Mücadelesi'nin bunun doğru olmadığını gösterdiğine vurgu yaptı. Anlı, "Özyönetim, özerk yönetim ya da otonomi bugünkü bir tartışma değil. 1990'lı yıllardan beri 'Kürt sorununun demokratik çözümünde nasıl bir formül önereceksiniz' sorusuna verilmiş cevaplardan biridir. En fazla Kürtlerin tartıştığı, üzerine kitaplar yazdığı, siyasetçilerin, toplumsal kesimlerin tamamının ısrarlı bir şekilde üzerinde durduğu konulardan biridir kendi kendini yönetmek ve 'Özyönetim'. Sayın Öcalan'ın 2013 mesajında, DBP parti programında yer alıyor. Bugün 'Özyönetim' ile ilgili yapılan illegal, gizli bir şey değildir. Son derece demokratik meşru halkların içinde yer aldığı bir süreçtir" dedi.
'Özyönetim talebi illegalize edilmeye çalışılıyor'
Türkiye'de siyasal iktidarın ve karar verici mekanizmaların halkın "Özyönetim" talebini illegalize, kriminalize etme ve bunu bir suç gibi yansıtma çabasında olduğunu ifade eden Anlı, "15 gündür karşı karşıya kaldığımız tablo mahallelerde, ilçe ve beldelerde yaşayan insanlar çıkıp devletin yönetim sistemini beğenmediğini, bu yönetim sistemine dair 'Özyönetim' gibi bir alternatifleri olduğunu söylüyor. Devlet ise kirli politikaları ile bunu boğmaya çalışıyor. 80-90 yıldır ulus devlette, dili, kültürü, dini bütün varlığı inkar edilmiş bir sistemi kabul etmemizi isteniyor. Ancak Kürt halkı bunu kabul etmek istemiyor. Ve 'Özyönetim' talebini yineliyor. Cumhurbaşkanın 'Ben rejimi değiştirdim' söylemi tartışılmazken, insanların 'Özyönetim' talebi devlete karşı bir isyan gibi yansıtılmak isteniyor" dedi.
'Devlet toplumsal sözleşme ile kendisine verilen sınırlara çekilmelidir'
Halkın kendi ihtiyaçlarını tespit etmesi, sorunlarını hangi yol ve yöntemlerle çözeceğine dair Kürt halkının alternatif yönetim biçiminin "Özyönetim" olduğunu ifade eden Anlı, Diyarbakır halkının talepleri konusunda sadece Büyükşehir Belediyesinin eşbaşkanları ve meclisinin kalkıp 100 binlerce insanın talebini karşılamaya çalışmasının da antidemokratik bir uygulama olduğunu söyledi. Anlı, "İhtiyaç analizi üzerinde toplumların kendini 'Özyönetim' ile yönetmeleri açısından önemli bir modeldir. Devletin burada toplumsal sözleşme ile sadece kendisine verilen sınırlara çekilmesidir. Devlet sadece toplumun ona verdiği sorumluluk ölçeğinde yaklaşmalı. Oysa bugün bakıyoruz. Hiçbirimizin ne güvenliği var, ne de insani ve toplumsal talepleri yerine getiriliyor. İlçedeyseniz kaymakam, ildeyseniz vali, ya da bir talepte bulunduğunuzda Ankara bu talebinizi reddediyor. Bu bile başlı başına var olan sistemi kabul etmemenin en demokratik gerekçesidir" ifadelerini kullandı.
'Türkiye'nin "özyönetimle" yüzleşmesi gerekir'
Halkın taleplerini dinlemek ve ihtiyaçlarını görmek zorunda olduklarına işaret eden Anlı, daha 2 ay önce yapılan seçimlerde 'özyönetim' talebinin bütün milletvekili adaylarının, siyasi parti programının gündeminde olduğunu söyledi. Anlı, "Kendimizi de kentimizi de yönetmek istiyoruz. Kürtler 16 yıldır yerel yönetim taleplerini paylaşıyor. Bu açıdan sadece işi dar boyuta getiren, sadece olayı çatışma boyutunda, polisiye güvenlik boyutunda gören bir algı yetersizdir, haksızdır ve 'Özyönetim'in Türkiye toplumuna çarpıtılarak verilmesidir. Özyönetim insanların kendisini ifade ettiği bir olanak haline geldi. Suriye'de güvenli bölgeler "özyönetim" ile yönetilen alanlardır. Biz de bu duruma erişmek için ısrarla "Özyönetimi" anlatacağız. Türkiye'deki herkese de bunu göstereceğiz. Bu ülkenin 'Özyönetim'le yüzleşmesi lazım" diye ifade etti.
'Özyönetimin yaşamsallaştırılması için mücadele edeceğiz'
Halkın "Özyönetim" talebini ne kendilerinin ne de Türkiye'deki karar verici mekanizmaların görmezden gelme hakkının olmadığını söyleyen Anlı, DBP'li tüm belediyelerinin "Özyönetim"in nasıl sağlanacağı, nasıl sürdürülebileceği, demokratik katılımcı mekanizmalarla halkın kendini nasıl ifade edebileceğine dair tartışmalara katkı sunacaklarını söyledi. Anlı, "özyönetimin yaşamsallaştırılması için mücadele vereceğiz. Bundan sonraki tartışmalarda önemli gündem maddemiz 'Özyönetim' olacak" şeklinde konuştu.
'Türkiye'nin yeni yönetim modeli özyönetim olmalıdır'
"Özyönetim" taleplerini engellemek için devletin tutuklama, baskı oluşturma yöntemlerinin tutmayacağını söyleyen Anlı, gözaltı ve tutuklamalarla kendilerine gözdağı verilebileceğini ancak bunun karşınsıda duracaklarını söyledi. Anlı, "Daha fazla antidemokratik yöntemlerle "Özyönetim" talebimizi bastırmalarını istemiyoruz. Bizim önerimiz sadece Kürtler "Özyönetimi" tartışsın değil. Biz tüm Türkiye için istiyoruz. Türkiye'nin yeni yönetim modeli "Özyönetim" olmalıdır. Bu konuda ısrar ve çabamız devam edecek. Hele Kobanê gibi insanların direnerek kazandığı ve başarının ne olduğunu gördüğü bir dönemde insanlar bu talebinden vazgeçmez. Bu ülkeyi yönetenler bu yanlıştan vazgeçmelidir. Halkın 'Özyönetim' talebini baskı ve zorlukla engelleyemeyeceğini anlamalıdır" dedi.
'Özyönetim ilanlarına halk karar verecek'
"Özyönetim' ilanlarının devam edip etmemesi konusunda karar verecek olanın halk olacağını ifade eden Anlı, halkın "Özyönetim" talebi devam ettiği taktirde bu taleplerin dillendirileceğini söyledi. Anlı, "Halk "Özyönetim" konusunda nasıl istiyorsa, o istence göre bir pozisyon almak zorunda. Bizler de bu taleplerin kriminalize edilmemesi için ve bu talepleri yerine getirmek için halkın yanında yer alacağız" diyerek halkın "Özyönetim" talebini destekledi.DİHA
Güncelleme Tarihi: 26 Ağustos 2015, 10:13