Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2009'da başlattığı "Kürt açılımı" süreci, bugün yerini idam taleplerine ve giderek sertleşen "devletçi" söylemlere bıraktı.
AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut, twitter hesabından 25 Ağustos'ta yaptığı açıklamada hem "terör"le bağlantısı olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını hem de idamın geri getirilmesinin tartışılması gerektiğini söylemişti. Yakut, Hürriyet gazetesine verdiği demeçte de "Toplumun talebi varsa getirilebilir, kaldı ki toplum buraya doğru kanalize olmuş durumda. Ben de idam yasağının kalkması gerektiğini düşünüyorum" demişti.
AKP'nin açılım noktasından, Kürt sorununa dair giderek sertleşen ve yer yer eski Milli Güvenlik Kurulu (MGK) söylemlerini hatırlatan üslubunu gazeteci-yazar Prof. Dr. Mehmet Altan'la konuştuk.
Altan, AKP'nin demokrasiyi hiçbir zaman içselleştirmediği için demokratikleşmeyi gündemden düşürmesiyle birlikte başarısızlıkların peşi sıra geldiğini, başarısızlıkların artmasıyla birlikte de otoriterleşmenin arttığı görüşünde.
"Başarısızlık artınca otoriterleşmeyi çözüm olarak algılıyorlar"
Mehmet Altan, demokrasiyi "Zor bir hikaye" olarak tanımlıyor. Bugün Türkiye'de doğup büyüyen birisinin demokrasiden nasibini almasının, demokratik kültürü içselleştirmesinin çok kolay olmadığını dile getiren Altan, AKP'nin de demokrasiyi ve özgürlükleri içselleştirmediği görüşünde.
"İçinizde bir demokrasi rehberi yoksa, demokrasinin çare olduğunu düşünmüyorsanız, rejimi demokratikleştirmek gibi bir hedefiniz yoksa, siz işleri çözemedikçe, ister istemez başarısızlık arttıkça o zaman babadan kalma, eski, size uygulanan yöntemlere geri dönüyorsunuz."
"AKP'nin de demokrasiyi içselleştirmiş bir yapıdan çok uzak yönetimi olduğu için demokrasiyi gündemden çıkardığı an başarısızlığı artıyor. Çünkü rejimi demokratikleştirmek yerine iktidarda kalmak ilk ve tek hedef haline geldiği için bunu baskıyla yapabileceklerini düşünüyorlar."
"Bu çıkmaz bir sokaktır. Siz demokrasiyi ve demokratikleşmeyi gündemden düşürünce başarısızlık artar; başarısızlık arttıkça da otoriterleşmeyi tek çare olarak algılarsınız."
"AKP açılım sürecinde bazı adımları demokrasiyi içselleştirmeden atmaya kalkıştı. 'PKK neden mi sonuç mu?' sorusunu sormadan amaca ulaşmak imkansızdı."
"Yapılan plana göre, ABD Irak'tan çekilecekti. ABD aynı zamanda Kuzey Irak'la Türkiye'nin ilişkilerinin düzelmesini istiyordu, orada tek sorun PKK'ydi. Suriye militanlarını yukarıdan çekeriz, Kuzey Irak bize yardım eder, ABD bize yardım eder, bu işi çözeriz anlayışı hakimdi."
"Bunun bir sosyolojik tabanı olduğu, Cumhuriyet tarihi boyunca bunun bir sorun olduğu gibi analizler yapmadılar. Oysa 'PKK neden mi sonuç mu?' temel sorusunu sorsalardı, bu iş çözülebilirdi."
"AKP milliyetçi, muhafazakar, Sünni, İslamcı bir parti"
Altan, AKP'de demokratikleşme yerine İslamcılığın ön plana çıkmasıyla inisiyatif alamama ve sorun çözememe sıkıntısının ciddi şekilde büyüdüğünü ve bu nedenle Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in Kürt sorununun çözümü için inisiyatif almak zorunda kaldığı görüşünde.
Altan'a Çiçek'e Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) kanadından olumlu yorumlar gelmesine karşın Başbakan Erdoğan da dahil olmak üzere kimi AKP'lilerin tepki gösterdiğini hatırlatarak, bunun AKP içinde bir kopuşun habercisi mi olduğunu soruyoruz.
"AKP, milliyetçi, muhafazakar, Sünni, İslamcı bir partiye dönüştü. AKP koalisyonunu değiştirerek MHP'yi ve ordunun üst düzey kademesini yanına alarak, devletleşerek bundan sonraki hayatını idame ettirmek istiyor."
"İdris Naim Şahin gibi bir İçişleri Bakanı'nın olması, AKP'nin demokratikleşmek bir yana MHP'lileştiğinin göstergesidir. Ben bu durumun doğrudan Tayyip Erdoğan'ın siyaseti olduğu düşüncesindeyim."
"AKP'nin 'Mustafa Kemal olayım, laiklik yerine din koyayım' hayali var"
AKP'nin tek amacının oy almak ve iktidarda kalmak olduğunu söyleyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değişim isteyince referandumda yüzde 58 oy almıştı. Fakat 'Devlete hakim olduk, mevcut statükoyla anlaşayım, orduyla, Ankara'yla anlaşayım' mantığı hakim oldu. Ancak ben bunun istenilen oyu sağlayacağını ve Türkiye'nin taleplerini karşılayacağını düşünmüyorum. Zaten mevcut tablo da bunu gösteriyor."
"AKP'nin 'Mustafa Kemal olayım ama laikçilik yerine dindarlaşmayı koyayım' rüyası da var. Fakat bunlardan bir sonuç çıkmaz. Zaten seçimden bu yana geçen bir yılı aşkın zaman bir sonucun çıkmayacağını gösteriyor."
"Çok pratik bir parti olduğu için bir anda çok ilerici, çok demokratik, liberal, devrimci hale dönebilirler. Fakat bu kendileri açısından inandırıcılığını 10 yıllık süreç içinde sıfırlıyor."
"Ancak mesele AKP'nin ne olduğu olmadığı değil, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu reformların yapılması. İktidardan gideceklerini görürlerse çok ciddi bir açılım denemesi yapmaları da sürpriz olmaz." (Bia)
Güncelleme Tarihi: 30 Ağustos 2012, 19:03