Yüksekova’nın Yolları, Yüksek Zamlarla Taşlı

Yüksekova’nın Yolları, Yüksek Zamlarla Taşlı

ZÜBEYT BARTİN/YAZDI

Yazar Zübeyt Bartin, 'Yüksekova’nın Yolları, Yüksek Zamlarla Taşlı' adlı yazısını okuyucuları için yayınladı.

YAZARIN YAZISI ŞÖYLE:

*Yüksekova'nın sokaklarında, bir sabah uyandığınızda ruhunuzun derinliklerinde hissettiğiniz bir ağırlık var. O ağır yük, sıradan bir insanın omuzlarına binmiş gibi. Çünkü şehrin kalbindeki toplu taşıma ücretlerine yapılan % 88’ lik zam, (1 Şubat 2025’ten itibaren geçerli) yalnızca cebi değil, yüreği de sarstı. Birçok insanın, o güne kadar savaştığı zorlukların üstüne bir darbe daha vurdu. Bu zam, sadece bir ücret artışı değil; bir umut kırıklığı, bir hayal yıkımı, bir yaşam mücadelesi…

*Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi: “Hiçbir şey birdenbire olmaz, her şey bir hazırlığın neticesidir.” Yüksekova’da yıllarca ihmal edilen, göz ardı edilen haklar birer birer ortaya çıkmaya başladı. Toplu taşıma, basit bir ulaşım aracı olmaktan çıkmış; bir var olma meselesine dönüşmüş. Zorlanan bir şehirde, halk da bu yükle birlikte her geçen gün daha da yalnızlaşıyor. Edip Cansever'in, "Mutsuzluk, bir şehir gibidir" sözleri şimdi daha fazla anlam taşıyor. Yüksekova; adeta mutsuzluğun, yalnızlığın ve çaresizliğin simgesi hâline geldi.

*Bir anne; sabahın erken saatlerinde çocuğunu okula yetiştirmek için harcadığı her saniyeyi, her adımı, her zorluğu içinden çekerek ilerlerken bir yanda bir başka işçi, ailesinin geçimini sağlayabilmek için bir ekmek parası daha kazanma çabasında fakat o ekmek parası, her geçen gün daha da uzaklaşıyor. Çünkü toplu taşıma, artık sadece bir ulaşım aracı değil; hayata tutunabilmek için verilen bir savaş hâline geldi. Bu zammın ardında, halkın sesini duymayan, halkın gözlerindeki korkuyu görmeyen bir yönetim var. Unutulmasın ki, “Halkın vicdanı, bir yöneticinin aynasıdır” ve o ayna kırıldığında geriye hiçbir şey kalmaz.

*Halk; sokaklarda, otobüs duraklarında, yolda birbirine daha yakın çünkü bu zorluklar, bir araya gelmeyi gerektiriyor. Burada dikkat edilmesi gereken bir şey var: “Şoförler de bu yükü taşıyor.” Sabaha karşı, soğukta ya da sıcakta her gün aynı yolculuğu yaparken onların gözlerinde de aynı korku var. Onlar da bu şehirde, bu halkla birlikte varlar. Bu zam, onlara da daha fazla yük getiriyor. Artan maliyetler, zorluklar... Yüksekova’daki her birey, bir şekilde bu taşlı yolda bir adım daha atmak zorunda kalıyor.

*Victor Hugo’nun dediği gibi: “Bir halkın gerçek yüzü, onun halk tabakalarına nasıl davrandığıyla anlaşılır.” Peki, bu halkın gerçek yüzü nasıl? Toplu taşıma, bir şehrin ruhunu taşıyan bir damar gibidir. O damar şu an tıkanmış, halkın ihtiyacı duyduğu hizmeti alamaz hâle gelmiş. Herkes bir araya gelerek birlikte bir çözüm yolu aramak zorunda. Çünkü bu zorlanma, sadece bir ekonomik kayıp değil; bir toplumsal yara. Eğer bu yara iyileştirilmezse şehri iyileştirmek çok zorlaşacak.

*Albert Einstein’ın bir sözü aklıma geliyor: "Sorunları çözmek için, onları yaratırken aynı düşünce tarzını kullanmak yeterli değildir." O hâlde, bu zorlukları aşabilmek için yeni bir düşünce tarzına ihtiyacımız var. Yüksekova'nın yönetimi, sadece ücret artışlarıyla değil; halkın ihtiyacı doğrultusunda, ulaşım sisteminin verimli bir şekilde işlemesini sağlayacak çözümler üzerinde durmalı. Toplu taşıma, halk için bir yolculuk değil; bir yaşam aracıdır. Bu aracın, yalnızca birkaç kişinin cebini dolduran bir gelir kapısı olarak görülmemesi gerekiyor. Şehirdeki her bireyin, her şoförün ve her yolcunun hayatını kolaylaştıracak, kapsayıcı ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmeli.

*Bir çözüm önerisi olarak; toplu taşıma sisteminin daha sosyal bir yapıya kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum. Yönetim, halkın şikayetlerine kulak vermeli ve toplu taşıma hizmetlerinin kalitesini artırırken aynı zamanda üçret artışlarının minimize edilmesini hedeflemeli. Çünkü toplu taşıma, sadece ekonomik bir araç değil; bir toplumsal bağdır. Bir şehri oluşturan her bireyin, ulaşımı sağlamak için birbirine ihtiyacı vardır. Birlikte daha güçlü olmak, birlikte çözüm üretmek demektir. Yüksekova’da bu gücü, bu dayanışmayı yeniden inşa etmek; toplumu daha da güçlendirebilir.

*Namık Kemal'in “Halkın vicdanı, bir yöneticinin aynasıdır” sözünü hatırlatmadan geçemem. Bu vicdan, artık halkın sesine kulak vererek şehri adaletle yönetmenin zamanı gelmiştir. Yönetim, bu yolda sadece halkı değil, şoförleri de gözetmeli. Onlar da bu şehirdeki yaşamın bir parçası. Birlikte, adaletli ve insancıl bir çözüm arayarak bu dönemi aşabiliriz.

*Sonuç olarak, Yüksekova’nın yolları yalnızca taşlarla değil; kaybolan umutlarla, kırık dökük düşlerle, yıkılan hayallerle dolu. Toplumsal dayanışma, bu şehri ayakta tutan en önemli güç. Her bir vatandaş, her bir şoför, her bir yolcu, bu şehirdeki yaşamı sürdürebilmek için bir mücadele veriyor. Birlikte çözüm üretmek, birlikte dayanışma göstermek, belki de en güçlü olanıdır. Yüksekova'nın kalbinde bu yaraların kapanması, hepimizin bir arada olmasından geçiyor.

*Mehmet Akif’in dizeleriyle bitirelim:

“Tefrika girmeden bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” Bize düşen, bu yüreklerin birleşmesini sağlamak. Yüksekova, bu sınavdan ancak birlikte geçebilir.

Güncelleme Tarihi: 28 Ocak 2025, 20:55
YORUM EKLE
YORUMLAR
Çimşit
Çimşit - 1 gün Önce

Yazin içeriği güzel ama keşke Yüksekova Şemdinli arasındaki fiyat artışına değinseydin bu vicdansızlara tek sefer de 100 TL 150 TL zam yaptılar şüferler kooperatif odasına sesleniyoruz herşeye sesiniz çekiyor buna niye sessiz kalıyorsunuz.. işinize gelmiyor maalesef sahipsiz SEHİRR

SIRADAKİ HABER