Dört aydır izlediğimiz yarışmanın Kıbrıs’ta yaşanan son üç gününü, yarı final, yüzleşme ve finali de tabii izledik ve en akılda kalanları buyrun böyle listeledik.
1) Merve Aydın’ın babası:
Canlı yayın oylamasındaki konuşmasıyla direkt oylamayı etkiledi, Merve’nin kaderini maalesef olumsuz anlamda değiştirdi bana kalırsa. Aşırı hırs, nedense bir de üstümüze öfke saçtı. “Time dergisine çıkan üç Türk’ten bir tanesi Merve Aydın,” gibi bir takım cümleler kurdu durduk yere. Elbette herkes çocuğu için en iyisini ister, ama “Bu kadar büyük bir sporcunun şu Survivor final taburesinde Turabi’nin yanında işi ne?” diye başlayıp Turabi’ye oy atmayla biten bir sürecin sonu oldu kendisi çok insan için. Turabi’nin ailesinin çok sakin ve mütevazi duruşu ise üstüne iyice bonus oldu.
2) Acun Ilıcalı:
Survivor finali bahane, Acun’un hayatını görmemiz şahane oldu adeta. Dominik’te otobandan kapalı alan yapıp, şort ve şıpıdık terlikle motosiklet üstünde hız denemesi yapan bir insan olduğunu bir kere daha hatırlamış olduk. Yalnız bu sefer Acun Medya’ya iş başvurularında da patlama olacaktır tahminimce, çünkü ekibini o kadar kıymetli gösterdi ki, beğenmemek mümkün değildi. Bir de, Acun Ilıcalı’da inkar edilemez bir bağlılık duygusu var çalışma arkadaşlarına karşı. Kimi tanıtsa “Acun Firarda zamanından beri bizimle”, “Ben muhabirken montajları yapardı” cümlelerinden aşağısıyla ağzını açmıyor, bir kere çalıştığı bir insanı anlaşılan kırk sene bırakmıyor. Bence bu takdir edilmesi gereken ve programlara da çok pozitif yansıyan bir durum.
3) Hilmicem:
Dün Acun’un “Açıkçası bizim final adayımız direkt sendin, Hilmicem’in yanına kim gelir diye düşünüyorduk,” diye gayet net açıkladığı gibi, kendisi direkt bir final adayıyken, Turabi’nin yanında aşırı takılması ve kendini ekip lideri durumundan kaçındırması sebebiyle muhtemelen, bu sene finali göremedi. Bir önceki yarışmasında Murat’tan ayrılmamıştı, bu sene de Turabi’den. Hilmicem belki de gerçekten yanında bir arkadaşla daha rahat eden ve tek başına kalmaktansa, 500 bin lirayı kaybedip ikinci olduğunda daha neşeli olabilecek naiflikte bir insan, bilemiyorum. Bu çocuk gerçekten bana o kadar planlı, hesaplı kitaplı bir insan havası vermiyor.
4) Duygu Çetinkaya:
İkinci haftadan pat diye elenip, dört ay boyunca her yerde yüzleşmeyi bekledi, gel gör ki daha yüzleşmenin de beşinci dakikasında orayı terk etmek zorunda kaldı, ki gerçekten hiç gerek yoktu. Ben ki bayılırım gelsin yüzleşmeler, gitsin kanlı hesaplaşmalar, bana bile ağır geldi. Bence öyle yapmasın, söyleyeceklerini duymak istiyor olabiliriz, ama bu acıyı yaşayamayız, nitekim yaşamadık.
5) Yarışmacıların aldığı kilolar:
Bu insanların adada aç olduklarına gerçekten inandığım an, Nadya ve Sahra’nın aldıkları kiloları gördüğüm andır! Nadya’nın yeşil tişörtünden üstümüze doğru gelen göbeği, Sahra’nın ay gibi gerilmiş suratı. Gerçekten acıkmışlarsa demek!
6) Hasan’ın soruları:
Hasan evet çok efendi bir insan olabilir bunu bilemem ama heybetli görüntüsünden beklenmeyecek saflıkta da bir insan aslında. Saflık kelimesini burada pozitif anlamda kullanmadım, tam negatif de değil ama, aradığım kelimeyi bulamamanın bir sonucu. İnsan Hasan’a bakınca diyor ki, bir konuşsa her şey ortaya çıkacak, vayy diyeceğiz filan. Ama onun yerine o bunu dedi, bu bunu dedi, vay efendim beni dışladılar. Yapma işte bunu Hasan, bir aynaya bak ve “yeaa beni oynatmıyorlar” diyen bir çocuk olmanın sende ne sakil durduğu gör. Ya da görme tabi şu saatten sonra. Survivor’ın arkasında bıraktığı boşluk yaz ekranında ne ile dolar bilmiyorum açıkçası. Survivor 2016 kayıtlarının açıldığını sevinçle hatırlatır, bir sonraki reality show’a kadar esenlikler dilerim.
Kaynak: www.ekranella.com
Güncelleme Tarihi: 04 Temmuz 2015, 14:57