Saldırılara karşı örgütlü ve daha kitlesel mücadele

Bu saldırılar nasıl boşa çıkar, püskürtülür? Ne yapmalı, nasıl yapmalı? Kitlelerin ortaya çıkan bu öfkesi ve tepkisi daha örgütlü ve sistemli bir mücadeleye dönüşürse, yaşanan bu katliamın hesabını sorabilir ve saldırıları durdurabilir.

Saldırılara karşı örgütlü ve daha kitlesel mücadele
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin düzenlediği, demokrasi güçlerinin katıldığı barış mitingine yapılan hain ve bir o kadar kalleş saldırı yüzün üzerinde mücadele arkadaşımız aramızdan koparıp aldı. Geride onlarcası ağır olmak üzere yüzlerce yaralı bıraktı.
Yaşanan bu barbarca saldırı ve vahşetin ardından ortaya çıkan öfke ve tepkiler çeşitli, eylem biçimleriyle devam ediyor. Yaşanan gösterilerde en öne çıkan, işçi ve emekçilerin katliama karşı işyerlerinde iş bırakarak sokağa çımaları oldu. Doğrudan barışı sahiplenen, yaşanan barbarlık karşısında iş bırakan işçi ve emekçilerin mücadelesi ileri bir adımdır.
Bu vahşi ve barbarca saldırı karşısında işçilerin, emekçilerin iş bırak ve sokak gösterileriyle ortaya koydukları tepkiye tahammül göstermeyen devlet güçleri, gazla, copla, gerçek silahlarla kitlelere saldırarak mücadeleyi kırmaya istediler. Suçüstü yakalanmalarını atlatıp yine bildiklerini okudular. Bu nedenle Cumhurbaşkanı ve Başbakanın katliam yerine giderek karanfil bırakması emekçilerle dalga geçmek anlamına gelmektedir.

Katliamdan siyasi sorumluluğu olanlar yerlerinde durmaktadır. Bu sistemin yürütücüsü AKP Hükümeti, onun elindeki her türden silahlı güçleri işçilerin, emekçilerin, halkın acısı daha tazeyken saldırmaktan geri durmadı. Yığınların barış, özgürlük ve demokrasi talebine tahammül göstermedi. Çünkü onların bu düzeni ancak yığınları ne kadar baskı altında tutar ve şiddet uygulanırsa, o kadar ayakta duracaklarını düşünüyorlar. İktidarlarını korumak için her yolu deneyecekler çok açık. Patlamadan sonra yarlıların ve onları hastanelere yetiştirmeye çalışan kitlenin üzerine gaz ve silahla gelmeleri bunun sonucudur. Sistem çıkmaz girdikçe, barış, demokrasi, iş, ekmek ve özgürlük arayışı kitleselleştikçe, bu saldırıların artması kaçınılmaz olacaktır. Sokaklar daha fazla terör ize edilecek, mücadele edenlerin üzerine gelinecek, yıldırılmaya çalışacaklardır.
Bu saldırılar nasıl boşa çıkar, püskürtülür? Ne yapmalı, nasıl yapmalı? Kitlelerin ortaya çıkan bu öfkesi ve tepkisi daha örgütlü ve sistemli bir mücadeleye dönüşürse, yaşanan bu katliamın hesabını sorabilir ve saldırıları durdurabilir. Ve aynı zamanda daha geniş bir cepheye yayılırsa daha etkili olabilir. Bu kendiliğinden olacak bir şey değildir. Başbakan çıkıp yaraları sarmaktan, ahlaksız tekliflerde bulunarak, açıkçası öldürdük kan parası öderiz bu hesap kapanır demektedir. Yapılan bu katliamın yaralarını sarmak, onların işi değildir. Ancak ortaya çıkan öfke ve tepkiler daha örgütlü bir mücadeleye dönüşürse, ülkeye barış, demokrasi gelirse bu yaralar sarılmış olur. Kürt halkının eşit koşullarda ve bir arada yaşaması güvence altına alınırsa barış sağlanabilir. Yaraları sarmak, barışı ve kardeşliği tesis etmek, sihirli değnek ile olacak iş değildir. Kitlelerin içinde, inatla, sabırla, kararlılıkla çalışmayı gerektirir. Onları örgütlemekle mümkün olabilir. İşyerlerinde, fabrikalarda ve hayatın her alanında olmakla başarılabilir. Sermayenin, Cumhurbaşkanının ve onların yürütücü AKP Hükümetinin her gün onlarca yazılı ve görsel medyasından işçi ve emekçilere akıttıkları zehirli, şoven, ırkçı, gerici ve milliyetçi politikaları boşa çıkaracak bir enerji ve inançla çalışırsak yaralar sarılabilir, barış içinde, baskının ve sömürünün olmadığı, özlediğimiz ülkeyi ve sistemi kurabiliriz. Örgütlü olma ve birlik fikri işçi ve emekçilerin içinde güçlenirse, bunu başarabiliriz. Katliam sistemin gerçek yüzünü çok açık ortaya koymakla beraber, tek başına işçi ve emekçileri örgütlemez. Sitemin gerçek yüzünü görünür kılar, o kadar. Gerisi bize bağlıdır. İşçi sınıfı karşısında görevlerimizi ne kadar yerine getiriyoruz. Hamasetle çok konuşup hiçbir şey yapmıyorsak sorun buradadır.
Yoldaşlarımız sahip çıkmak, kendi içimizde dönüp dolaşmak değildir. Kitlelerin içine derinlemesine girmemektir. İşçilere ve emekçilere gazete ulaştırmaktır. İşçilere ulaştırılan her gazete, dağıtılan her bildiri, yapılan her işçi, emekçi, halk toplantısı, kitle çalışması, örgütlü mücadeleyi güçlendirecek ve sigortası olacaktır. Çalışmanın sürekli kılınması örgütlü mücadelenin sigortasıdır ve güvencesidir. Örgütlü ve kitlesel bir mücadele ülkeye gerçek bir demokrasi, özgürlük ve barış getirebilir. İşçi sınıfının partisi, işçi sınıfı içinde mayalandıkça bu süreç hızlanabilir. Yitirdiğimiz yoldaşlarımızın yasını tutmak, anısını yaşatmak onların uğruna mücadele ettikleri baskısız, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünya kurma mücadelesidir.Evrensel

Güncelleme Tarihi: 17 Ekim 2015, 10:05
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER