kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

'Rojava statükocu güçler için korku kaynağı'

Ortadoğu'nun tam bir kuşatılmışlık içinde olduğunu ancak buralarda var olan halk hareketlerinin de görülmesi gerektiğini ifade eden Ortadoğu uzmanı yazar Bereket Kar, Suriye'nin Ortadoğu'da dengeleri belirleyecek ülke konumunda olduğunu söyledi.

'Rojava statükocu güçler için korku kaynağı'
 Türkiye'nin yer aldığı pozisyonla ABD ve körfez ülkelerinin "hamallığını" yaptığını ifade eden Kar, Rojava'da gerçekleşen halk yönetiminin statükocu güçler için temel korku kaynağı olduğunu ifade etti.

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Genel Meclis üyesi olan Ortadoğu uzmanı yazar Bereket Kar, Ortadoğu'da yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kar, Ortadoğu'nun en son Sudan'da yaşanan gelişmelerle beraber tam bir savaşın içine sürüklendiğini belirtti. Ortadoğu'da sadece emperyalizmin istediği ve düğmeye bastığı bir savaşın yaşandığını belirtmenin yanlış olacağını ifade eden Kar, emperyalist güçlere karşı başlatılan halk hareketleri olduğunu görmenin önemine işaret etti. Ancak emperyalist güçlerin bunu manipüle etme arayışı ve çabasının yoğun olduğuna işaret eden Kar, bu savaşın odaklandığı bölgenin Suriye olduğunu kaydetti. Kar, Suriye'de çok farklı etnik yapıların olduğunu ve bunların başında Kürtlerin geldiğini, Rojava'da bunun etkilerini görmenin mümkün olduğunu ifade ederek, kendilerine "devrimci" diyen güçlerin ve Arap halklarının Kürt meselesine nasıl yaklaştıklarının çok önem taşıdığını kaydetti. 2003'de Irak savaşı ile birlikte Irak'ta Kürtlerin kendi otonomlarını ilan ettiğine işaret eden Kar, Arap halklarının bunu yeterince sindirdiklerinin söylenemeyeceğini ve "kendine devrimci güçlerin" Kürt halkının mücadelesine karşı ikircikli bir ruh hali içinde olduğunu belirtti. 

'Çatışmasızlık için Rojava'nın durumu belirleyici'

Rojava'da halk yönetiminin siyasal İslam'ın aşırı güçlerine karşı bir tutum almış olmasının ve siyasi yönetimden bağımsız olarak mücadele etmelerinin önemli olduğunu belirten Kar, sınır hakimiyetlerinin, sınır kapılarının ele geçirilmesi meselesinin de olduğunu ve burada Türkiye'nin önemli bir rolü olduğunu kaydetti. Var olan çatışmasızlık döneminde Rojava'daki durumun belirleyici olduğunu ifade eden Kar, Türkiye'nin yeni bir mevzi kazanmak adına siyasal İslami-cihatçı güçleri destekleyerek, Kürtlerin güçlenmesinin önüne geçmeye çalıştığını belirtti. Kar, PYD'nin kuşatılmak istendiğini ve Türkiye'de konumlanmış siyasal İslami muhalif örgütlerin yönlendirme içinde olduğunu ama bunu rağmen başarılı olamadığını söyledi. 

İslamcı güçlerin Rojava iştahı

Rojava'da yaşanan insanlık katliamına karşı korkutucu bir sessizlik olduğunu da belirten Kar, "PYD güçleri orada kendini koruyacağını dünyaya gösterdi. Çatışmalarda kendi bölgelerini korudu. Kürtlerin yayılma devlet ilan etme gibi bir sıkıntıları yok. Ama bu iktidar İslamı'na bulaşmış aşırı güçler buna tahammül edememekteler. Bunun altında yatan o bölgenin petrol zengini olması, Türkiye ile sınır oluşu, birden fazla kapıyı elinde tutmasıdır. Bundan dolayı siyasal İslamcı güçler kendileri için bir alan olarak görüyor. Her tür lojistik desteği sağlayabilecekleri bir alan olarak bakıyorlar. Dolayısıyla bu sınır bölgeleri, bu iktidar İslam güçleri açısında son derece önem taşıyor" dedi. Kar, El Nusra Cephesi ya da Irak Şam İslam Devleti olarak adlandırılan El Kaide'nin bu kapıları tamamen ÖSO'nun elinden alarak kendi hakimiyetini ele geçirme çabası içinde olduğuna dikkat çekerek, son dönemde Kilis, Babıl Ava ve Tel Abiyat kapılarının ele geçirilmesi için verilen uğraşa işaret etti.

'Türkiye ABD ve körfez ülkelerinin hamalı'

Türkiye'nin ise, bunu gerekçe ederek kapıları kapattığını dile getiren Kar, bu durumun Kürtler açısından büyük bir önem taşıdığını söyledi. Bu nedenle Rojava'ya insani yardımların ulaştırılmadığını belirten Kar, son dönemde yapılan açıklamaların dikkat çekici olduğunu ve Türkiye'nin bir uzlaşmadan yana olmadığının ortaya çıktığını kaydetti. Kar, "Türkiye iki buçuk yıllık deyim yerindeyse ABD'nin ve diğer körfez ülkelerinin bir savaş hamalı olarak koşturdu. Fakat bunun bir karşılığı yok. ABD ve Rusya'nın kimyasal silahların imhası ile ilgili yaptığı anlaşmadan sonra bir uçak düşürüldü. Cilvegözü Kapısı'nın öbür tarafında patlama oldu. Bu bir mesajdı. 'Bakın savaş burada sürüyor' şeklinde bir mesajdı" dedi. 

'ABD İsrail'i kurban etmeyi göze almaz'

Kar, Suriye'de bölge ve uluslararası güçleri ilgilendiren bir savaşın söz konusu olduğunu da dile getirerek, bu savaşın durdurulmasının son derece zor gözüktüğünü belirtti. Türkiye'nin bu sürece çok sıcak bakmadığını politikalarından anladıklarını ifade eden Kar, Türkiye'nin tamamen savaş isteyen bir konumda olduğunu ve kimyasalların imha edilmesinin esas olarak İsrail'i ilgilendirdiğini ve ABD'nin bunun için kimyasal silahların imha edilmesinin arkasında durduğunu kaydetti. Bu savaşın Suriye'nin sınırlarını aşmasının tüm bölgeyi içine alacak bir savaş anlamına geldiğini dile getiren Kar, İsrail'in bunca gelişmeden sonra kalkıp böyle bir savaşa kurban edilmesinin beklenemeyeceğini belirtti. 

'Devrimci güçler uyanık olmalı'

El Kaide ve El Nusra Cephesi'nin Türkiye ile ciddi bir ilişkisi olduğunu ve istedikleri zaman saldırabileceklerini belirten Kar, devrimci güçlerin uyanık olması gerektiğini dile getirdi. Türkiye'nin Kürt düşmanı olan bütün güçlerle bir teması olduğunu söyleyen Kar, Rojava'da PYD ve diğer güçlere düşen önemli görevler olduğunu belirterek, Aleviler, Dürziler başta olmak üzere farklı kimlik mezhep ve inançların Kürtlerle bir dayanışma içinde olması gerektiğini ifade etti. 

'AKP programının sonuna gelindi'

Türkiye'de demokrasinin paketlerle getirilemeyeceğini ve toplumun beklentilerine hiçbir şekilde cevap vermeyen bir hükümet ile karşı karşıya olduklarını belirten Kar, ciddi hiçbir değişikliğin olmamasının ve çatışmasızlık sürecine hiçbir şekilde değinilmemiş olmasının büyük bir talihsizlik olduğunu söyleyerek, AKP'nin aslında programının sonuna geldiğini ve devrimci-demokratik bir değişimi hiçbir şekilde taşıyamayacağı anlamına geldiğini dile getirdi.DİHA

Güncelleme Tarihi: 03 Ekim 2013, 11:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER