Gülen cemaatinden sert açıklama

Fethullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, AKP ile cemaat arasındaki gerilime ilişkin açıklama yaparak, bazı yayın organlarında çıkan iddialara yanıt verdi.

Gülen cemaatinden sert açıklama
 Fethullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, AKP ile cemaat arasındaki gerilime ilişkin bazı yayın organlarında çıkan iddialara yanıt verdi. Açıklamada, "Gezi Parkı eylemlerinin arkasında Cemaat'in olduğu" iddiası reddedilirken, cemaate yakın olduğu belirtilen yargı mensuplarının tasfiye edildiği kaydedildi. Açıklamada, "Son dönemde giderek artan bir şekilde başta sosyal medyada olmak üzere, Hizmet Hareketi ile ilgili olarak karalama ve yanlış bilgiye dayalı yönlendirme kampanyaları dikkat çekmektedir. Her ne kadar bir iddiayı dile getiren, onu ispatlamakla yükümlü olsa da bu gerçek dışı iddiaları dile getirenler, 'böyle şeylerin ispatı olmaz' yaklaşımı ile yanlış tavırlarına devam etmekte ve edecek gözükmektedirler. Hizmet hareketi hakkında kamuoyunu yanıltma ihtimali bulunan bu tür karalamalara cevap vermeyi, Vakfımız zaruri bir görev olarak görmüştür" denilerek basında çıkan iddialara yanıt verildi. 

Gezi eylemlerine ilişkin iddialara yanıt 

11 madde halinde sıralanan açıklamada, "Gezi Parkı eylemlerinin arkasında Hizmet Hareketi vardı" iddiası reddedilerek, "Konuyla ilgili gerek Fethullah Gülen Hocaefendi'nin açıklamaları, gerekse Hizmet Hareketi'nin genel tavrı dikkate alındığında bu iddianın asılsız olduğu apaçık görülecektir. Hizmet Hareketi, insanların şiddete başvurmayan barışçıl protesto hakkına demokrasiye saygının gereği karşı değildir. Ancak, bu tür protestoların istismara açık olmaları sebebiyle Hizmet, kendisine gönül vermiş olanların bu tür protestolara katılmalarını teşvik etmez. Protestoların tamamen çevreci duyarlılıkla ve barışçıl olduğu ilk günlerde, üstelik Hükümete yakın çevrelerden de olmak üzere toplumun her kesiminden bireylerin katıldığı bu protestoya, Hizmet'e sempati duyan bazı kimselerin çevreci duyarlılıklarla ve kendi şahsi iradeleriyle ilk günlerde olumlu bakmış olmaları, topyekûn Hizmet Hareketi'nin bir tür komplo içinde olduğu anlamına gelmez" denildi.

'Hizmet'e yakın olduğu iddia edilen yargı mensupları zaten tasfiye edildi'

Açıklamada, "Gezi Parkı'nda gözaltına alınanları cemaate yakın yargı mensupları serbest bıraktı" iddiasına ilişkin ise, "Bütün savcı ve hakimler kamu görevlisi olup HSYK'nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Şayet yapılan görevin ifası konusunda yanlışlıklar varsa sorumluluk Adalet Bakanlığı ve HSYK'ya aittir. Kaldı ki, son dönemde medyada sıklıkla yer alan bazı haber ve yazılar sayesinde Hizmet'e yakın olduğu iddia edilen yargı mensuplarının zaten tasfiye edildiği de kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Üstelik uzun zamandır tutuklu yargılamaları problem olarak gören çevrelerin, şimdi 'yargı neden tutuklamıyor' diye şikâyetçi olmaları da büyük bir tutarsızlıktır. Ergenekon davalarını gayrimeşru hale getirmek için yakın geçmişte vesayetçi çevrelerin dillerine doladığı 'Cemaatçi yargı' ithamının şimdi başka çevreler tarafından gündeme getirilmesi ve bunların bir tepki görmemesi de son derece düşündürücüdür" diye belirtildi.

'Kürt sorununun çözümünde Gülen'in açıklamaları hükümetin ilerisindedir'


"Cemaat Kürt sorununun çözümü sürecine karşı" gibi bir söylemin de doğru olmadığı belirtilen açıklamada şunlar belirtildi: "Çözüm süreci ile ilgili olarak açık ve net bir şekilde, 'Sulh hayırdır, hayır sulhtadır' diyen onursal başkanımız Gülen'in fikir ve tavsiyeleriyle ilham verdiği Hizmet Hareketi çözüm sürecini en başından beri desteklemiştir. Sayın Gülen'in, hem çözüm sürecinin çok öncesinden, hem de çözüm süreci başladıktan sonra yaptığı açıklamalar çok açıktır, nettir ve hükümetin Kürt sorununun çözümü konusunda bugüne kadar takip ettiği çizginin ilerisindedir. Bunu çeşitli sohbetlerinde ve en son Erbil'de yayımlanan Rudaw gazetesine verdiği röportajda da açıkça ortaya koymuştur. Sözgelimi, zikredilen röportajda Gülen, anadilde eğitim konusunun bir insan hakkı olduğunu ve siyasi pazarlık konusu yapılamayacağını net dille ifade etmiştir. Öte yandan, çözüm süreciyle ve sürecin sağlıklı yürümesiyle ilgili her türlü samimi tavsiye ve ikazlar da asla çözüm karşıtlığı olarak görülemez/gösterilemez. Bilakis, bunlar sürecin daha sağlıklı bir şekilde işlemesi için yapılan katkılar olarak değerlendirilmelidir. Vakfımız, Kürt sorunu ile ilgili bugüne kadar Diyarbakır ve Erbil şehirleri de dahil olmak üzere pek çok toplantı yapmıştır. Hizmet gönüllülerinin açmış olduğu okullar, Irak Kürdistan'ında zaten 20 yıldır Kürtçe eğitim yapmaktadır. Türkiye'nin ilk yasal özel Kürtçe televizyonu da yine Hizmet Hareketi'ne gönül vermiş müteşebbisler tarafından açılmıştır. Hizmet Hareketi'nin somut olarak pozisyonu bu iken, hükümetin net bir şekilde arkasında durduğu KCK davalarının faturasını Hizmet Hareketi'ne mal etmek gibi çarpıtma örnekleri ile topluma yanlış algılar pompalamak büyük bir haksızlıktır." 

'Müdahale emirleri bizden değil Erdoğan'dan'


Açıklamada "Cemaatin siyasete müdahalesi" iddiaları da reddedilirken, "Hizmetle bağlantılı polisler, eylemcilerin çadırlarını yakarak ve Gezi eylemlerine sert müdahale ederek eylemlerin büyümesini sağladı" iddiasına karşılık ise, "Olayların ilk başladığı andan itibaren bütün müdahale talimatlarının Hükümetten geldiği ve çadırları belediye zabıtasının yaktığı daha sonra ortaya çıkmıştır. Başbakan Sayın Erdoğan da Emniyet güçlerine talimatları kendisinin verdiğini ifade etmiş, Emniyet güçlerine destek çıkan açıklamalar yapmış ve nihayet onları olaylardaki performanslarından dolayı ödüllendirmiştir" denildi.

'Mursi'ye karşı yapılan müdahale bir darbedir'

"Cemaat Mısır'daki darbeye karşı çıkmıyor" iddialarına ilişkin ise açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Türkiye'de yapılmış her darbeden mağdur olmuş bir hareketin darbelere karşı olmaması düşünülemez. Bu yaklaşım ile Hizmet Hareketi'nin kamuoyu nezdindeki itibarının yıpratılmaya çalışıldığı da açıktır. Darbe tehdidi konusunu gündemde tuttuğu için eleştirilen Hizmet Hareketi'nin, darbelere sıcak bakması asla mümkün değildir. Bu vesile ile tekrar hatırlatmakta fayda bulunmaktadır ki, Mısır'da meşru ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı yapılan müdahale bir darbedir ve hiçbir şekilde tasvip edilmesi düşünülemez. Fethullah Gülen Hocaefendi, Mısır'daki olaylar üzerine bir konuşma yapmış ve açıkça 'Demokrasi bir kere daha darbe yedi' demiştir. Hocaefendi, açıklamasında, iktidara gelmesinin üzerinden bir yıl bile geçmeden, 'hata yaptı' denilerek Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin, Türkiye'deki 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin benzeri bir darbe ile görevinden uzaklaştırılmasının tarihe kara bir leke olarak geçeceğini açık bir şekilde vurgulamıştır. Hizmet Hareketi'ne yakın olan medya organlarının hiçbirinin editoryal çizgisinde darbeye sıcak bakan bir üslup olmadığı gibi, bu medya organlarının tüm yayınları net bir şekilde darbe karşıtı olmuştur. Bazı Batılı siyasi çevrelerin Mısır'daki darbe karşısındaki ilkesiz tutumunu da en net bir şekilde söz konusu bu medya organları eleştirmiştir." 

"Hizmet, bürokrasi üzerinden vesayet kurmak ve iktidara ortak olmak istiyor" iddialarına ilişkin olarak ise açıklamada, "Demokratik bir sivil toplum hareketi olan Hizmet Hareketi'ni, iktidar üzerinde vesayet kurmak ve iktidara ortak olmakla suçlamak açıkça abesle iştigaldir" diye belirtildi. DİHA

Güncelleme Tarihi: 13 Ağustos 2013, 17:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER