“Gemi su alırken kamaranızın lüks olması önemli değil”

AKP kurucularından Hüseyin Çelik, AKP’nin iç işleyişinden Türkiye’nin temel sorunlarına, AKP adına “racon kesen” gazetecilerden Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili algıya yönelik eleştirilerini açıkladı.

“Gemi su alırken kamaranızın lüks olması önemli değil”
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kurucularından Hüseyin Çelik, son günlerde Bülent Arınç’la birlikte AKP yönetimini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bazı politikalarını ve AKP’ye yakın bazı çevreleri eleştirmeye devam ediyor. 

Eski bakanlardan Suat Kılıç ve Sadullah Ergin de Arınç’la Çelik’e destek verirken, Abdullah Gül’ün de bu cenahta yer aldığı kamuoyunda konuşuluyor.

Yaşanan gelişmeleri Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a değerlendiren Hüseyin Çelik, özetle şunları söyledi:

“AKP programını yazan 11 kişiden 10’u yok”

“Ben parti kurulmadan önce partinin programını yazmak üzere görevlendirilen 11 kişiden biriyim. Üzülerek görüyorum ki bu 11 kişiden biri hariç hiçbiri şu anda partide karar alma mercilerinde değil.

“Çoğunluğu ise partiden ya kopmuş veya koparılmış durumdadır. Arkadaşların hepsi armudun sapı, üzümün çöpü gibi bahanelerle bir şekilde partiden kopmuş ya da koparılmıştır.

“İlk 50’nin yüzde 98’i mekanizma dışı”

“AKP denince akla gelen ilk 10 isim hangisidir? Mesela yabancı bir gazeteci geldi ziyarete, ilk 10 listesi çıkarmış, sonra ilk 20, sonra ilk 30... İlk 50’ye kadar liste yapmış. Netice şu: Bunların yüzde 98’i şu anda mekanizmanın dışındadır. Bu insanlar sistematik bir şekilde dışlanmıştır, kenara itilmiştir.

“AKP denilince ilk akla gelen 50 ismin yüzde 98’i mekanizmanın dışındaysa bu kimin suçudur? Tüm bu insanlara ‘hain’, ‘davaya ihanet etti’ muamelesi mi yapacaksınız? Yoksa sıkıntıyı başka bir yerde mi arayacaksınız?

“Gemi su alırken kamaranızın lüks olması önemli değil”

“Bizim derdimiz bireysel değil. Siz bir gemidesiniz. Sizin kamaranız çok rahat ve lüks de olabilir. Eğer geminin dibi su alıyorsa, siz rahat ve lüks bir ortamda batarsınız ama sonuçta batarsınız.

“Benim 15-­16 yıldır büyütüp meyve verme aşamasına getirdiğim bir bahçem var. Bunun çekirdeğini toprağa atarken, fidesini dikerken biz vardık. Fakat bugün birileri hoyratça bu meyveleri ayakları altında eziyorsa bu benim zoruma gider.

“İçerde konuşamıyorsam…”

“Kimseye hakaret etmeden, kimseye sövmeden, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na veya Başbakan’ına karşı saygısız bir tavır almadan düşüncelerimi söylüyorum.

“İçeride söyleme ve düzeltme imkân ve şansınız yoksa dışarıda, olup bitenlerden çok da haberdar olmayan geniş tabana konuşmak durumunda kalırsınız.

“Himalayalar olmasa Everest de olmazdı”

“Daha önce katıldığım bir TV programında ‘Tayyip Bey bu hareketin lideri olarak Everest tepesidir. Fakat Everest tepesi, oradaki duruşunu ve varlığını Himalayalar’a borçludur. Himalayalar olmazsa Everest diye bir şey olmaz’ dedim.

“Bazı arkadaşlarımız bunu bile mesele yaptılar. Biz Kemalistlere neden kızıyoruz? Bütün bir milletin iman ve haysiyet mücadelesi olan Milli Mücadele’yi sadece bir kişiye izafe ettikleri için değil mi?

“Şimdi biz de Kemalistlerin düştüğü hataya düşmüyor muyuz? Tayyip Bey’i savunuyor görünüp edepsizce laflar edenler şunu bilmelidirler ki Tayyip Bey’e iyilik etmiyorlar.

“Davutoğlu-Erdoğan arasının iyi olmadığına dair kanı var”

“Davutoğlu, Tayyip Bey’in itirazına rağmen gelmiş değil. Tasvibiyle geldi. Ama şimdi orada da yağlı ballı bir durum olmadığına dair yaygın bir kanaat var. Temenni ederiz ki bunlar söylenti olsun. Bazen dalkavukluk prim yapabilir.

“Ancak biz hiçbir zaman bu ucuzluğa talip olmadık. Mütevazılığa hiç gerek yok, mesele birilerinin hoşlanacağı laflar etmekse ben de Bülent Bey de hem kelime dağarcığı hem kendini ifade etme kabiliyeti açısından bunu en rahat yapabilecek insanlarız.

“Fakat biz böyle bir şeyi kendimize de partimize de muhatabımız olan şahsiyete de büyük bir haksızlık olarak kabul ederiz.

“Beş temel sorun var”

“Esas mesele partinin durumu ile birlikte temel politikalar.

“Bana göre bugün memlekette beş temel sorun var. Bir: Kutuplaşma. İki: Dış politikada allak bullak oluş. Üç: Ekonomi iyi değil. Dört: Kürt meselesi ve terörle mücadelede gelinen son nokta... Beş: Paralel’le mücadelenin bir paranoyaya dönüşmesi...

“Ekonomi kötü durumda”

“Biz yıllardır ekonomideki başarılarımızla övündük. İki kanadımız vardı: Adalet ve kalkınma. Kalkınmada çok büyük emek sahibi olan arkadaşlar var.

“Birileri geldi ‘İngiliz ajanı’ dedi, ‘Faiz lobisi’ dedi. 70’li yılların başında milli ekonomi gibi laflar vardı, bugün neredeyse Saray çevrelerinin itibar ettiği sözler olmaya başladı.

“Küresel ekonominin olduğu yerde, New York Borsası’nda insanlar öksürdüğünde bizim burada grip olduğumuz bir yerde, ihracatçı ekonomiden söz ettiğimiz, küresel ekonomiden, Türkiye’yi dünyaya, dünyayı Türkiye’ye taşımaktan söz ettiğimiz bir dönemde... Bu ‘milli ekonomi’ lafı nereye götürür sizi?

“Nitekim şu anda ekonomi iyi gitmiyor, bu ortada. Rusya’ya olan ihracatımız yüzde 65 düşmüş, Irak’a olan ihracatımız yüzde 50’den fazla düşmüş.

“Güya AKP’ye yakın bazı gazeteciler…”

“Birilerinin linç etmelerini kendi karaktersizliği olarak değerlendirebilirim. Asıl kötü olan buna müdahale edilmemesidir. Bu sıkıntı, bugüne mahsus değil.

“Gül daha cumhurbaşkanı iken de maalesef bu marazi durum vardı. O zaman da Gül’e ağız dolusu hakaretler ediyorlar, kimse bir şey demiyor. Bir danışman Bülent Bey’le ilgili ağır yazılar yazıyor, kimse ses etmiyor. Başka bir danışman Babacan’ı yerden yere vuruyor, kimseden ses çıkmıyor. AKP’ye destek veren bir gazetede bir gazeteci, en zor günlerde Adalet Bakanlığı yapmış bir arkadaşımızı ‘Paralelci’ ilan ediyor, ses yok.

“Güya AKP’ye yakın bazı gazeteciler ona buna küfredip tehditler ediyor, racon kesiyorlar. Bu adamların şahsen bir kıymeti yok. Güçleri kendilerinden kaynaklanmıyor.” Bianet

Güncelleme Tarihi: 10 Şubat 2016, 11:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER