kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

'Diyarbakır mitingi tarihi bir çıkış olacak'

PKK'li ve PAJK'lı tutsakların cezaevinde başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri 52. gününe girdi. Açlık grevlerine ilişkin yarın Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda "Özgür yaşam için vicdan buluşması" mitingi saat 12.00'de gerçekleştirilecek.

'Diyarbakır mitingi tarihi bir çıkış olacak'
Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda yarın yapılacak olan "Özgür yaşam için vicdan buluşması" mitingine katılım çağrısı yapan BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, Diyarbakır mitinginin tarihi bir çıkış olacağına inandığını belirterek, "Burada sergileyeceğimiz görkemli bir direniş çözümün önünü açacak bir adım olabilir. Çünkü biz sesimizi yükseltmezsek, biz itiraz etmezsek bu çözümsüzlük siyasetine ölümlere sessiz kalmış oluruz. Seyirci kalmayacağız, bu talepler bizim de taleplerimizdir. Tüm halkımızı özellikle Amed halkını 3 Kasım'da Amed'de yapılacak görkemli, tarihi mitinge davet ediyorum" dedi.

PKK'li ve PAJK'lı tutsakların cezaevinde başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri 52. gününe girdi. Açlık grevlerine ilişkin yarın Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda "Özgür yaşam için vicdan buluşması" mitingi saat 12.00'de gerçekleştirilecek. Mitinge katılım çağrısı yapan BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, 3 Kasım'da Diyarbakır'da, 4 Kasım'da Mersin ve İstanbul'da kitlesel mitingler düzenleyeceklerini ifade ederek, açlık grevine ilişkin halkın her türlü çağrıya karşılık verdiğini söyledi. Diyarbakır mitinginin tarihi bir çıkış olacağına inandığını belirten Kışanak, "Burada sergileyeceğimiz görkemli bir direniş, çözümün önünü açacak bir adım olabilir. Çünkü biz sesimizi yükseltmezsek, biz itiraz etmezsek bu çözümsüzlük siyasetine ölümlere sessiz kalmış oluruz. Seyirci kalmayacağız, bu talepler bizim de taleplerimizdir. Tüm halkımızı özellikle Amed halkını 3 Kasım'da Amed'de yapılacak görkemli, tarihi mitinge davet ediyorum. Kadını çocuğu ile herkes İstasyon Meydanı'nda olmalı. Tutsakların sesine ses katmalıyız. Biz yaşamı savunuyoruz. Mitingimiz bu anlamda tarihi bir çıkış olacaktır. Biz direnirsek, ölümleri engelleriz" dedi.

Diyarbakır halkının çözüm isteğini ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Kışanak, şunları söyledi: "Çözüm konusunda halkın iradesinden başka bir yol yok. Halk irade ortaya koyarsa bu çözüm iradesinin yolu açılır. Biz miting yapmıyoruz. Çözümün önünü açmak için miting yapacağız. Herkesin bu duygu ile buna yaklaşmalıdır. Bu bir propaganda mitingi değil. Bu halkın duruşunu ortaya koyduğu, çözümün önünü açtığı tarihsel bir miting olacak."


'Diyarbakır zindanlarının görkemli bir direnişi vardır'

12 Eylül askeri darbesinden sonra Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananların Türkiye açısından tarihsel bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Kışanak, şunları dile getirdi: "Bu anlamda bugün yaşadıklarımız ile paralellik gösteriyor. Herkes Diyarbakır Cezaevi'nin vahşet yönünü konuşuyor. Gerçekten de bir vahşet yaşandı. Kürt halkının inkar edildiği resmi siyaseti bir kez daha Diyarbakır Cezaevi'nde gösterildi. Kürt halkının özgürlük arayışı kıyıcı bir şekilde boğulmak istendi. Diğer cezaevlerinden bir farklılık gösteriyordu. Ama Amed zindanında Kürt politik tutsaklara 'Türküm demeyi dayattılar." Diyarbakır Cezaevi'nin görkemli bir direnişinin olduğunu vurgulayan Kışanak, "Biz bugün 12 Eylül rejimini sorguluyorsak Amed zindanında verilen mücadeleye borçluyuz. O gün eğer orada teslimiyet politikaları hayata geçmiş olsaydı, biz bugün birçok şeyi konuşmuyor olacaktık. Faşizm hayatın her alanına hakim olacaktı. Türkleşme politikası hayatın her alanına hakim olacaktı. Böyle bir direniş tarihidir. Bu anlamda da Türkiye'nin ve Kürt halkının hayatında yepyeni bir sayfa açtı" değerlendirmesinde bulundu.

'12 Eylül zihniyeti ile şimdiki devlet zihniyeti aynı'

"Kürt halkı kararını vermiş, duruşunu ortaya koymuş. Bedeli ölüm ise bu bedeli ödemeye hazırım" dediğini aktaran Kışanak, 12 Eylül dönemindeki devlet zihniyeti ile şimdiki devlet zihniyetinin aynı olduğunu belirtti. Kışanak, o dönemde Diyarbakır zindanında direnenlerin karşılarına çıkan tekçi zihniyetin bugünkü iktidarda da mevcut olduğunun altını çizerek, "Başbakan açıkça tek millet diyor. Oysa Türkiye'de çok sayıda etnik halk vardır. Diğer etnik grupları yok saymak tam da 12 Eylül faşist zihniyetinin bugünkü temsilidir. Bu anlamda zihniyette bir değişiklik yok. Bugün de Kürtçe'nin önünü açan bir zihniyet yok. Açlık grevine de aynı yaklaşım var. Esat Oktay o zaman açlık grevine karşı bunun sürmeyeceğini bir süre sonra biteceğini, dayanamayacağını, bu işlerin böyle olmayacağını söyleyip, her gün açlık grevcilerine nutuk çekip itibarsızlaştırmaya çalışan konuşmalar yapıyordu. Bugün aynısını Başbakan yapıyor. Başbakan dönüp açlık grevi yok diyor. İtibarsızlaştırma için bütün özel savaş yöntemlerini kullanıyor" dedi.

'Böyle devam edemez'

Başbakan Erdoğan'ın açlık grevlerine bile saygı duymadığını belirten Kışanak, şunları ifade etti: "Ben bu dil ile Esat Oktay arasında bir fark görmüyorum. Bunları yaşamış bir kişi olarak söylüyorum. Devletin iflas etmiş resmi ideolojisi AKP şahsında ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bu dil yıkılabilir. Herkes şunu iyi bilsin ki; bu daha fazla böyle devam edemez. Bu politikanın karşısında milyonlarca insan vardır. O dönem ile bu dönemi karşılaştırdığımız da büyük bir fark var. O zaman dışarıda faşist bir dalga ile herkes sindirilmişti. Dışarıda herkes sindirilmişti. Ancak içeride bir grup Kürt yurtseverin başlattığı direniş bu anlayışı parçaladı. Mücadele duygusu var. O dönem ile bu dönem arasında büyük bir fark var. O dönem ki, tutsaklar yalnızdı. Şimdiki tutsaklar öyle değildir. Onların bugünkü talebi milyonların talebidir. Onların mücadelesidir. Mutlaka sonuç alacak bir iradedir."

'Yalanı söyleyen Başbakan'

Bazı tutsakların açlık grevini bıraktıkları yönündeki açıklamaları eleştiren Kışanak, "Adalet Bakanlığı'nın elindeki veriler tam da gerçeği ortaya koyuyor. Biz tam da Adalet Bakanlığı'nın söylediğinden farklı bir şey söylemiyoruz. Adalet Bakanlığı'ndan farklı bir şey söyleyen Başbakan. Yani yalanı söyleyen Başbakan. Süresiz-dönüşümsüz açlık grevine girenler dilekçelerini bu yönde veriyorlar. Ve bunların sayısı da bellidir. Bunun dışında birçok cezaevinde destek amaçlı dönüşümlü açlık grevleri yapılıyor. Sanki bunları süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olanlar eylemi bırakıyor diye sunmak açıkça bir yalandır. Bilgi kirliliğidir, psikolojik savaştır ve açlık grevlerine ilişkin toplumsal duyarlılığı azaltmak içindir" diye belirtti.

'Başbakan ölümlere doymadı mı?'

Başbakan'ın açlık grevlerine ilişkin oluşan hassasiyeti hazmedemediğini söyleyen Kışanak, açıklamalarını şu cümleler ile bitirdi: "Duyarlılık çözümü getirir, duyarsızlık da ölümü getirir. Açıkça ölümü istiyorsa çıkıp bunu söylesin. Başbakan ölümlere doymadı mı daha? Bu ülkede AKP iktidarı döneminde binlerce kişi yaşamını yitirdi. Bu kadar ölüm siyasetine tapınmış başka bir iktidar görmedi Türkiye. Aslında bu söylemler ölüme davetiye çıkarmaktır. Başbakan açıkça ölüm tahrik ediyor. Vicdansız bir yaklaşımdır. Başbakan bu söz ile kendi itibarını düşürdü. Başbakanın iki tane sözü ile itibarsızlaştırma olamaz, olsa olsa bu sözleri söyleyenin itibarı düşer." / Diha

Güncelleme Tarihi: 02 Kasım 2012, 10:14
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER