'DOĞAYA İHANET BARAJLARI!'
Doğa güzelliği ve endemik canlı türleri ile Milli Park Sahası ilan edilen Dersim coğrafyası, güvenlik barajları ve kalekoller ile yok ediliyor.
Munzur, Pülümür, Mercan ve Peri vadilerinde yapılan ve yapılması planlanan onlarca kalekol, HES ve barajlarla coğrafyanın yok edilmek istendiğine dikkat çeken, Munzur Doğal Yaşamı Koruma Derneği Başkanı Haydar Çetinkaya, "Dersim coğrafyası, devletin köy boşaltmalar, karakol, özel güvenlik zorbalığı ve ulusal ve uluslararası mevzuatı hiçe sayan politikalarıyla tamamen baraj ve HES projeleriyle kuşatıldı ve Dersim adeta bir adaya dönüştürüldü. Karasu-Murat nehirleri ile Peri Çayı çizdikleri güzel kıvrımlarla Dersim’in doğal sınırlarını oluştururken, 1970'lerde tamamlanan Keban Barajı ile Dersim-Elazığ sınırlarının neredeyse tamamı, son 15 yılda bu akarsular üzerine inşa edilen irili ufaklı 10’u aşkın HES projesi nedeniyle Dersim tamamen kuşatma altına alındı” diye konuştu.
Çetinkaya, Peri Suyu üzerinde kurulan barajların yaşamı tümden bitirdiğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Coğrafyamıza uygulanan tam bir yağma ve soykırım politikasının somut sonucu olarak karşımızdaydı. Masalımsı adı ile doğamıza eşsiz güzellik katan 'Peri' artık yok. Peri Vadisi üzerinde devletin projelendirdiği 5 adet güvenlik barajı, en son olarak Pembelik Barajı'nın da tamamlanıp su tutmasıyla tamamlanmış oldu. Eskiden kilometrelerce uzaklıktan gürül gürül akan Peri Çayı'nın sesini duyarken, şimdi ölüm sessizliği hakim. Kilometrelerce uzunluktaki Peri Vadisi'nde su artık hiç akmıyor. Sıralanmış 5 adet baraj gölü bir basamağı andırıyor. Seyitlik Köprüsü'nden başlıyor Peri'yi yok eden ve Dersim’i kuşatan güvenlik barajları. Doğaya ihanet barajları. Tatar Barajı göletinin sonunda Seyrantepe Barajı yükseltilmiş durumda.”
'DEVLET KURUMLARI DOĞAYI YOK ETMEK İÇİN DEVREDE'
Yapılan her barajın ardından bir kalekolun inşa edildiğine vurgu yapan Çetinkaya, Peri’den sonra Özlüce ve Kığı barajlarının sırada olduğunu söyledi. Çetinkaya, "Seyrantepe'nin bittiği yerde Pembelik Barajı, Pembelik'ten sonra Özlüce ve Kığı barajları birbirini takip ediyor. Her barajın gölü bir sonraki barajın beton setlerine dayanıyor. Vadinin bir tek metresinde bile su akmıyor. Barajların yapılmasıyla sulara gömülen köyler, 5 kuruşa istimlak edilen tarlalar, taşınan mezarlar, göçe mahkum edilen insanlarımız, lanetli baraj göleti altında boğulan ziyaretlerimiz, kutsallarımız, kültürümüz ve kültürel varlılarımız ve eşsiz güzellikteki doğamız. Her şey ama her şey artık yok. Doğayı yok etmek için her barajın tepesine ve çevresine yapılmış 4-5 tane karakol ve kalekollar, güvenlik noktaları, makinalı silahlarla kuşatılmış şirketlerin uşakları, yüzlerce özel güvenlik, dikenli ve elektrikli tel örgüler ve başka bir ülkeye geçiş yaparcasına kontrol noktaları ve köprüler... Ayrıca Peri güvenlik barajları karakol, kalekol ve özel güvenlik şiddetiyle tamamlandı” diye konuştu.
'KİTLELERİ YIĞMADIĞIMIZ İÇİN MÜCADELEYİ KAYBETTİK'
Çetinkaya, doğa katliamına karşı çıkanların devlet şiddeti ve yargı kıskacı ile sindirilmeye çalışıldığını dile getirdi. "Bu ülkenin savcıları bir kez olsun nehirler özgür aksın diye mücadele eden halkın çığlığını duyup, bu vadide neler oluyor, yapılan işlemler hukuka uygun mu, diye merak edip tek bir dosya bile açmadı" diye tepki gösteren Çetinkaya, halkın demokratik taleplerinin her defasında jandarma, polis ve özel güvenlik tarafından kesildiğini anlattı. Doğası ve yaşam alanları için haksızlığa karşı mücadele edenlere karşı her zaman şiddet kullanıldığını, gözaltı ve tutuklamaya başvurulduğunu kaydeden Çetinkaya, şöyle devam etti:
"Devletin zorbalığı vadi üzerinde yapılan projelerin hukuksuzluğuna karşı dava açanlara da uygulandı. Mahkemeler uzadıkça uzatıldı, yürütmeyi durdurma kararı verilse de bu kararların hiçbirine uyulmadı ve devlet bu hukuksuzluğa karşı dur diyen kararları uygulatmadı. Çoğu zaman barajlar bitim tamamlanmasına rağmen hukuk her zaman gerisinde takip etti. Bu devletin aslında bilinçli bir şekilde uyguladığı politikalardan başka bir şey değildi.
Peri'ye dönük yeteri duyarlılık gösterilmediği için ne yazık ki, gözlerden uzak masalımsı Peri Vadisi yalnızlığa mahkum edildi. Devletin karakol, kalekol ve özel güvenlikle çevrelemiş olduğu baraj sahalarında mücadele yürütmek gerçekten zor olsa da bunların karşısında yeteri kitleleri yığmadığımız ve uzun süreli mücadele yürütemediğimiz için Peri mücadelesi kaybedildi."
'SIRA İÇ BARAJLAR VE MADENLERDE'
Munzur Doğal Yaşamı Koruma Derneği Başkanı Haydar Çetinkaya, Dersim ve Dersim sınırlarında bulunan dört ayrı ilde güvenlik barajların yapıldığını ve yüzlerce maden ocağının açıldığını, Dersim-Erzincan, Dersim-Elazığ ve Dersim Bingöl sınırlarını çizen vadilerin tamamının güvenlik barajlarıyla çevrelendiğini belirtirken, şunları ekledi: "Şimdi sıra, uzun yıllardan beridir gerçekleştirmek istedikleri iç barajlara ve madenlere geldi. Munzur, Pülümür, Tağar ve Hozat bölgelerinde yapmayı planladıkları baraj ve HES projelerine. Sadece bunlar mı; Cevizlidere, Sin ve Mamlis altın madenciliği ve yüzü aşkın diğer maden ocakları ile Dersim coğrafyası tamamen talan edilecek."Anf
'Dersim barajlarla kuşatma altına alınıyor'
Munzur Doğal Yaşamı Koruma Derneği Başkanı Çetinkaya, Dersim'in kalekol, baraj ve HES’lerle kuşatma altına alındığını belirterek, "Dersim-Erzincan, Dersim-Elazığ ve Dersim-Bingöl sınırlarını çizen vadilerin tamamı güvenlik barajlarıyla çevrelendi. Şimdi sıra uzun yıllardan beridir gerçekleştirmek istedikleri iç barajlara ve madenlere geldi" dedi. Çetinkaya, kitlesel mücadele verilmediği sürece coğrafyanın talan edileceği uyarısında bulundu.
YORUM EKLE