Raporda, tecritte tutulan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, 50 saat boyunca kendisine kitap bile verilmediğini belirterek, en çok ders veremediği öğrencileri için üzüldüğünü söyledi. Mimar Sinan Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Ersoy da, “Faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir (...) Söylediğimiz şeyler için değil söylemediğimiz şeyler için buradayız” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve CHP Milletvekilleri Tahsin Tarhan, Gamze İlgezdi, Zeynel Emre ve Mahmut Tanal cezaevindeki akademisyenler Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan'ı Bakırköy Cezaevi'nde, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy'u Metris Cezaevi'nde ziyaret etti.
Komisyon, yapılan görüşmeleri raporlaştırdı. Raporda akademisyenlerin şu ifadeleri de yer aldı:
‘50 SAAT PSİKOLOJİK İŞKENCE’
Esra Mungan (Boğaziçi Üniversitesi): “(...) Ağırlaştırılmış müebbetten hüküm giyenlerle aynı koşullarda tecritte kalıyorum. Bana sorguda, Akşam gazetesinde yazan 14 maddeyi sordular. KCK'den talimat aldığım söyleniyor. Gerçek bir akademisyen kimseden talimat almaz. YÖK'e karşı olmamızın nedeni de tam bu. Hiç kimseden talimat almayız, yıllardır bunun için mücadele ettik. YÖK değil biz yönetelim istiyoruz (...) İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Kitapsız kalmak benim için psikolojik bir işkenceydi (...) En çok öğrencilerimin derslerini düşünüyorum, 54 öğrencim var. Bellek dersi veriyorum. Dersimi çok özlüyorum. (...) Bedenen dinlendim ama psikolojik olarak bozuldum. Üniversiteye sabah 8'de giderdim, ışıkları akşam ben söndürüyordum. Burada önemli olan öğrencilerimin eğitim haklarının elinden alınmış olması. Tez öğrencilerine ders veremiyorum, onların eğitim hakkı elinden aldı. Master seviyesinde 13 öğrenciye ders veriyorum. Çok keyifli gidiyordu, öğrencilerim yüzüstü kaldı (...) 2.5 yaşından 15 yaşına kadar Almanya'da eğitim aldım. Orada sürekli Nazi dönemini, o dönemin ne kadar kötü olduğunu anlatıyorlardı. Aldığım eğitim gereği toplumun geneli evet dese bile yanlış bulduğum şeye hayır demeyi öğrendim. Hitler Almanyası'na da herkes ‘evet’ demişti ama yanlış olduğu ortaya çıktı. Bu dönemi düşününce Hitler dönemi Almanyası aklıma geliyor. Fikir özgürlüğü önemlidir, inanmadığım hiçbir şeyi yapmam. Herkesin meselesiyle ilgilendim, duyarlı oldum, üniversitede taşeronların şartlarının iyileşmesi için uğraştım.”
‘FAŞİZM SÖYLEME MECBURİYETİDİR’
Kıvanç Ersoy (Mimar Sinan Üniversitesi): Öğrencilerim, 'Kıvanç Hoca hiç kimseye kırık not vermez ki terörist olsun' demişler. Barış istediğimiz için buradayız. Basın açıklaması okuduğumuz için buradayız. Demokrasi mücadelesi veriyorsak Metris, bu mücadelenin duraklarından birisidir. Bu duraklarda duruluyor bazen. Son patlamayı görünce burasının daha güvenli olduğunu hissettik (...) Bir de PKK aleyhine niye birşey söylemiyorsunuz diyorlar. Faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir (...) Söylediğimiz şeyler için değil söylemediğimiz şeyler için buradayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı rahatlamak için içeri attılar. Demokrasi kültürünün olmadığı memlekette bunlar olur. McCarthy döneminde Charlie Chaplin'i ifadeye çağırmışlar; ‘Komünist misin?’ diye sormuşlar, cevap vermemiş. 30 yıl sonra anılarında, ‘Komünist değilim ama bu soruyu sormak bana hakaretti, onun için cevap vermedim’ demiş.”
‘PİŞMAN DEĞİLİM’
Muzaffer Kaya (Nişantaşı Üniversitesi): “2 bin 200 öğretim üyesi imzaladı, sadece biz buradayız. Açıklamayı herkesin adına yapmadık. ‘Barış İçin Akademisyenler İstanbul’ adına açıklama yaptık. Açıklamamızda özyönetim yok. İmza attığım için pişman değilim. PKK'yı eleştirmediğimiz için, PKK'dan bahsetmediğimiz, devleti eleştirdiğimiz için terör örgütü propagandası yaptığımız sonucuna varmışlar. Rektörümüz sahip çıktı ama şimdi istifa etti, Nişantaşı Üniversitesi'nden benimle birlikte 6 kişiyi attılar.”
'TUTUKLAMA KARA BİR LEKE’
CHP Cezaevlerini İnceleme Komisyonu raporda, üç akademisyen derhal serbest bırakılması için çağrı yaptı. Raporda, “Akademisyenlerin halen tutuklu olması, sadece AKP'nin değil, tüm Türkiye'nin itibarını yerle bir etmiştir. Akademisyenlerin şu an tutuklu olması bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef gösterici açıklamalarını bazı üniversite rektörlerinin görev addederek idari soruşturma açmasıyla başladı. Her gün havuz medyasının hedef gösterdiği bu bilim insanlarına yönelen bu linç girişiminin tutuklamaya kadar varması 21. yüzyıl Türkiyesi için bir kara lekedir. Avrupa Birliği müzakerelerinin hız kazandığı söylenen bir ortamda tüm dünyanın üzerine adeta titrediği ifade özgürlüğünün ayaklar altına alması hiçbir şekilde mazur gösterilemez” denildi./EVRENSEL
Güncelleme Tarihi: 24 Mart 2016, 14:33