Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün (CTE) 28 Şubat 2015 tarihindeki verilerine göre Türkiye genelindeki 366 cezaevinin kapasitesi 157 bin 63. Ancak cezaevlerinde bulunana mahpus sayısı 164 bin 461. Yani 3 bin 397 kişilik kapasite fazlası var. Kapasite sorununa rağmen 2010’da 120 bin 814 olan mahpus sayısına daha 43 bin 641 kişi eklendi.
Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerinin sayısını arttıracağını müjdeymiş gibi duyurduğunu söyleyen Şengül, şunları dile getiriyor: “Bakanlığın ifadeleriyle; ‘Uluslararası normlara uymayan ve fiziki şartları ve kapasiteleri itibariyle eğitim ve iyileştirmenin kısıtlı yapıldığı ya da hiç yapılamadığı küçük ilçe ceza infaz kurumlarından’ bazıları kapatılırken ‘Sağlıklı, güvenlikli, mekanik, elektronik donanımlı ve rehabilitasyon işlemlerine elverişli yeni ceza infaz kurumu projeleri geliştirilerek metropol kentler öncelikli olmak üzere’ yeni hapishaneler inşa edildi. Hapishaneler, yapılma amaçları ve gerekçeleri gereği, kişiyi yalıtma, tecrit etme, cezalandırma ve tredmana tabi tutma amacı gütmektedir. En ince ayrıntısına kadar planlanan tüm koşullar, bireyi pişman etmeye, bireyin iradesini kırmaya ve güce itaat etmesine yönelik dizayn edilmiştir. Orada insancıl bir çaba veya önlem yoktur.”
ALINAN ÖNLEMLER SİSTEMİ KORUYOR
“Alınan tüm önlemler yine sistemi korumaya yöneliktir. Hapishanelerin ne kadar modern tesisler (!) olduğuyla övünen siyasiler, bürokratlar, insanlarla dalga geçercesine F tipi hapishaneleri villalarla eş tutmuştur. Oysa bizler her iki katlı yapının villa olmadığını çok iyi bilmekteyiz. Yapılış mantığı ve fiziki yapısı itibarıyla zaten ciddi bir ceza şekli olan hapishaneler, adalet mercilerince eklenen kimi uygulamalarla iyice yaşanılamaz hale gelebilmektedir. Adalet Bakanlığı bu kapasiteyi artırarak hapishaneleri dolduracağının müjdesini vermiştir.”
Adalet Bakanlığının 2002-2013 yılları arasında kapattığı hapishanelerin çoğunun koğuş sistemindeki hapishaneler olduğu bilgisini veren Şengül, yeni hapishanelerin nasıl şekillendiğini anlatıyor: “Açılan hapishanelerin neredeyse tamamı ise F, T ve L tipi hapishanelerdir. Kapatılan hapishaneler 1950’lerden sonra inşa edilen ve koğuş esasına dayalı olan hapishanelerdir. Açılan hapishanelerin başlıca niteliği ise ‘oda tipi’ olmalarıdır. 1 ve 3 kişilik odalardan oluşan F ve D tipi ‘Yüksek Güvenlikli Hapishaneler’ oralarda tutulan mahpuslar tarafından ‘hücre tipi’’olarak nitelendirilmektedir. Bu durum dikkate alındığında yeniden inşa sürecinin hapishanelerde sistemsel bir değişikliği amaçladığı görülecektir. Türkiye ve Kürdistan hapishanelerinde koğuşlardan ‘oda sistemi’ ne doğru bir gidişat söz konusudur.”
ÇOCUK HAKLARI İHLAL EDİLİYOR
CTE’nin 2014 yılı faaliyet raporuna göre cezaevinde bulunan çocuk sayısı, 1986. İHD’nin 2014 yılı raporlarına göre kolluk güçlerinin toplantı ve gösterilere yönelik müdahalesi sonucu 410 çocuk gözaltına alındı, 68 çocuk tutuklandı. Çocukların cezaevine konulmasının insanlık dışı bir uygulama olduğuna dikkat çeken Şengül, “Devletin alıkoyma yetkisine dayanarak, cezaevi ya da herhangi bir tutulma yerine koyduğu bireylere karşı bakım, gözetim ve koruma sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk aynı zamanda bir zorunluluğu ifade eder. Cezaevlerinde her gün, her an çocuk mahpuslara işkence yapılmakta ve insan onuruyla bağdaşmayan uygulamalarla, çocuk olmalarından kaynaklanan tüm hakları ihlal edilmektedir” diyor.
ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILMALI
Çocuğun özgürlüğünün kısıtlanmasının son çare olması gerektiğinin altını çizen Şengül, cezaevindeki çocukların sorunlar yaşadığını aktarıyor : “Cezaevlerinde bulunan çocukların, cezaevi psikolojisini kaldıramadıkları, ciddi tıkanmalar yaşadıkları için kendilerine zarar vermek suretiyle, intihar girişiminde bulundukları, İHD şubelerine kendilerinin, ailelerinin ve diğer mahpusların yaptıkları başvurulardan anlaşılıyor. Çeşitli disiplinlerden bilimsel araştırmalar genelde cezalandırmanın, özelde ise kapatmanın suçu önleyici ya da eğitici hiçbir etkisinin olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle insanlık dışı bir uygulama olan çocuk cezaevleri kapatılmalıdır.”
CEZAEVİNDEKİ YAŞLI SAYISI
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün yayınladığı Ceza İnfaz Kurumlarında Bulunan Tutuklu ve Hükümlülerin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı çizelgesine göre 03 Şubat 2015 tarihi itibariyle Türkiye hapishanelerinde 2424 yaşlı mahpus bulunuyor. 65-79 yaş arası olan yaşlı mahpus sayısı 2284; 80 üstü ileri yaşlı olarak açıklanan yaşlı mahpus sayısı ise 140. Mahpusların 2230’u hükümlü, 194’ü tutuklu ve tüm yaşlı mahpusların 80’i kadın, 2344’ü erkek. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü 65-79 yaşları arasındaki mahpusları “yaşlı”, 80 yaş üzeri mahpusları ise “ileri yaşlı” statüsünde değerlendiriyor.
BAKANLIĞIN ÇALIŞMASI YOK
Türkiye’de 80 yaş üzeri insanların dahi hapsedilmesini eleştiren Şengül, yaşlı mahpusların kendilerine özgü ihtiyaçları olduğunu söylüyor. Yaşlıların zaruri bir durum olmadığı sürece hapishane binasında değil, ev hapsinde tutulmasının gerekliliğine vurgu yapan Şengül, yaşlıların cezaevlerinin fiziki koşullarına göre yaşayamadığını açıklıyor. Adalet Bakanlığına 5 Temmuz 2013 tarihinde yaşlı mahpuslarla ilgili ceza ve tutukevlerinde yapılan düzenlemeleri sorduklarını hatırlatan Şengül, bakanlığın 24 Temmuz 2013 tarihinde “Ceza infaz kurumlarında barındırılan yaşlı mahpuslara ilişkin Genel Müdürlüğümüzce yürütülen bir mevzuat çalışması bulunmamaktadır” cevabını verdiğini aktarıyor ve “Cevap Türkiye’deki hapishanelerde yaşlı mahpuslara ilişkin bir düzenleme olmadığını göstermektedir” diyor.
ELEKTRİK PARASI ÖDEYEMEYEN YAŞLI N'APSIN?
“Türkiye’de basına yansıyan haberler tarandığında, elektrik ve su parasını ödeyemediği, kaçak elektrik kullandığı için yaşlı olmanın yanı sıra felç olan, farklı engeli bulunan birçok insanın hapsedildiği görülmektedir” diyen Şengül, yaşlı insanlar için hapsetmeye alternatif yöntemler uygulanması, hapsedilmesine karar verilen yaşlı insanlar farklı bir zaruret olmadığı sürece ailelerine yakın açık hapishanelerde tutulması önerisinde bulunuyor. Evrensel
Güncelleme Tarihi: 09 Eylül 2015, 10:25