kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

Avrupalı siyasetçiler gözlemlerini anlattı: Cizre savaş alanı gibi

Barış Bloku ile birlikte Bölge'de incelemelerde bulunan Avrupalı siyasetçiler, İstanbul'da düzenlenen basın açıklamasıyla gözlemlerini paylaştı.

Avrupalı siyasetçiler gözlemlerini anlattı: Cizre savaş alanı gibi
Barış Bloku’nu çağrısıyla Cizre başta olmak üzere incelemelerde bulunmak üzere bölgeye giden Avrupalı siyasetçiler, tanıklıklarını ve gözlemlerini kamuoyuyla paylaştı.



Barış Bloku Eş Sözcüleri ve bileşenlerinin katılımıyla Makine Mühendisleri Odası’nda gerçekleştirilen basın açıklamasında, Avrupalı siyasetçiler bölgenin savaş alanından farksız olduğunu aktardı.

Açıklama bölgedeki izlenimlerini aktaran Barış Bloku Eş Sözcüsü Nuray Sancar’ın konuşmasıyla başladı. Sancar, abluka altında olan Nusaybin’den geçişlerine izin verilmediğini; ancak Avrupalı siyasetçilerin yoğun çabaları sonucunda eskort eşliğinde Nusaybin üzerinden Cizre’ye ulaşabildikleri bilgisini paylaştı. Nusaybin’in sokağa çıkma yasağı nedeniyle ‘ölü bir şehir’ benzetmesini yapan Sancar, Cizre’nin de onarılıyor olmasına rağmen ilkesiz bir savaşın izlerini taşıdığını ifade etti.  

‘KORKU DUVARI AŞILMIŞ’

Silvan'da polis ve özel harekat timlerinin saldırılarında yaralanarak tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden 70 yaşındaki Hayriye Hüdaverdi’nin cenazesine katıldıklarını söyleyen Sancar, “Sokağa çıkma yasağının ilan edildiği gün kadınlar barış istiyoruz diye sokağa çıkıyorlar ve Hayriye Hüdaverdi burada kalçasından vuruluyor ve tedavi edilemediği için hayatını kaybediyor” dedi. Sancar, sokağa çıkma yasağı ilan edilen Silvan’da park edilmiş arabalar da dahil çok sayıda ev ve iş yerinin talan edildiğini ve özellikle evlerdeki eşyalara zarar verildiğini açıkladı. Sancar konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bölgede hiçbir norm, hiçbir kural yok. Hukuk iptal edilmiş ama bunun yanısıra insani ve ahlaki bir şey de kalmamış. Devlet, halkı açlıkla, sokağa çıkma yasağıyla terbiye etmeye çalışıyor. Hareket eden her şeye ateş açan keskin nişancıların hedefinde olan halk oldukça tedirgin. Fakat çocuklar bunu bir oyun haline getirmiş. Duvarın ardına saklanıp ağaç dalı uzatıyorlar. Bir yandan da savaşla büyüyen bu çocuklarda çok büyük nefret ve öfke var. Kontrol edilemez bir gençlik kuşağı geliyor. Korku duvarı aşılmış durumda..” 

Sancar, devletin ‘güvenli bölge’ uygulamasına derhal son vermesi gerektiğini, çözüm ve müzakere sürecinin yeniden başlatılmasını ve bölgede talan edilen her şeyin devlet tarafından ödenmesini talep etti.  



‘BAKANLAR VE ERDOĞAN BÖLGEYİ ZİYARET ETMELİ’

Hollanda Sosyalist Parti Milletvekili Saadet Karabulut, Cizre, Nusaybin ve Silvan’ın savaş alanına dönüştüğünü söyledi. Bakanların ve Erdoğan’ın hâlâ bölgeyi ziyaret etmemiş olmasına dikkat çeken Karabulut, “Haddim değil ama eğer bölgeyi ziyaret ederlerse halkı daha iyi anlayıp çözüme ulaşılacağını düşünüyorum” dedi. Karabulut Hollanda’ya döndüklerinde acil olarak yapılacakları ise şu şekilde aktardı: “İlk olarak Hollanda Dışişleri Bakanlığı’na olayların araştırılması için Türkiye hükümetine ısrar etmelerini sağlayacağız. Şiddetin ve silahların bırakılarak bir an evvel diyalog kurulması ve barış sürecinin gündeme alınması için ısrarda bulunmalarını talep edeceğiz. Son olarak da Avrupa Konseyi’nde yer alan İnsan Hakları Komisyonu başkanından bölgeye gitmesini talep edeceğiz.”



‘İNSANLARI ÖLDÜREREK KARDEŞLİK OLMAZ’

Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan, “Cizre’yi ve Nusaybin’i gören Türkiye’de bir yalan imparatorluğunun kurulduğunu reddedemez” diyerek başladığı konuşmada bölgenin savaş alanına çevirilmiş olduğunu ifade etti. Aslan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) bir heyet gönderip tarafsız ve bağımsız bir olarak incelemelerde bulunması gerektiğini belirtti. Herkesin vicdanının sesini dinleyerek barışı dayatması gerektiğini söyleyen Aslan, “Erdoğan’a iletmek istediğim mesajlar var. Türkiye’de siyasi ahlaksızlığını sürdürebilir belki ama biz Avrupa’da artık bunu yutmuyoruz. İnsanları öldürerek kardeşlik olmayacak. Yapılan bazı uluslar arası anlaşmalardan dolayı Erdoğan’a insanlık suçundan dolayı yargı oluşturulamıyor. Fakat şehirleri kuşatarak kendi vatandaşını mağdur eden bu yönetim için gerekli siyasi adımların atılması gerektiğini ve Avrupa Güvenlik Konseyi’nin duruma el atması gerektiğini düşünüyorum” dedi.



‘ALMANYA HÜKÜMETİNİ BARIŞ İÇİN DESTEĞE ÇAĞIRIYORUM’

Die Linke Milletvekili Inge Höger, insan haklarının korunması ve sağlanması için Alman hükümetine çağrıda bulundu. Höger, “Kendi hükümetime Türkiye ilişkilerinde insan haklarının yerine getirilmesi ve korunması konusunda barış sürecinin işlemesi için destek olmaya çağırıyorum. Benim hükümetimin Türkiye’ye halkına savaş açmasını durdurma çağrısı yapması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Höger bölgede halka uygulanan savaş halini ‘korkunç’ olarak değerlendirdi.



‘HASTANE ÜSSE ÇEVİRİLMİŞ’

Barış Bloku’nun çağrısıyla insani ve tıbbi sağlık durumunu incelemek üzere geldiğini vurgulayan Nükleer Savaşa Karşı Uluslararası Doktorlar Birliği –IPPNW- Avrupa Başkanı Dr. Angelika Claussen, insanların sağlık ve yaşam haklarının ihlal edildiğini söyledi. Claussen, “Erdoğan ve hükümeti Kürt bölgelerini savaş alanına çevirmiş ve bu tutumuyla temel insan haklarını ihlal etmiştir” dedi. Claussen kendisini en çok etkileyen durumun ise doktorların mesleğini yapmasının engellenmesi olduğunu aktardı. Claussen şöyle devam etti: “Birçok doktorla görüşme fırsatım oldu. Bunlardan biri olan Dr. Gökalp, Cizre Hastanesi 10 Ağustos’ta savaş üssünün kurulduğu bir yere çevirilmiş. Sağlık personelleri acil bölümünden dışarı atılıp güvenlik güçleri orayı işgal etmiş. Polisler doktorlara ‘şu hastayı muayene edin, şunu etmeyin’ şeklinde ayrıma zorlamışlar. Doktorlar ulusal kimliği, inancı, cinsiyeti ne olursa olsun, suçlu dahi olsa bütün hastalara bakmak zorundadır. Gördüklerimi Dünya Doktorlar Birliği’ne ve kendi hükümetime taşıyarak gerekenin yapılması konusunda ısrarcı olacağım.”



‘SİSTEMLİ VE BİLİNÇLİ OLARAK HALKA SALDIRILDI’

Son olarak konuşan Almanya Barış Konseyi Sözcüsü Prof. Dr. Ursula Schumm-Garling’in bölgeye dair izlenimleri ise şu şekilde: “Bölgede günlük hayatı zorlaştıran müdahaleler yapıldığını gördük. Türkiye devleti sistemli ve bilinçli olarak halka dönük baskı ve savş ortamı yaratmış durumda. Türkiye hükümetinin kendi parlamentosunun onayını almadan bölgede yaptıkları kendi anayasasına da aykırıdır diye düşünüyorum. Saldırıların ve savaş ortamının durdurulması için bize düşeni yapmaya çalışacağız ama aynı zamanda politik bir talep olarak PKK yasağının kaldırılmasını yani Kürtlerin Avrupa’da örgütlenme hakkının verilmesi talebini kendi hükümetimize ileteceğiz.”Evrensel

Güncelleme Tarihi: 07 Ekim 2015, 15:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER