Ankara ile Avrupa Konseyi arasında siyasi ve diplomatik krize neden olan Osman Kavala dosyasında yeni bir evreye giriliyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı gereği Osman Kavala'nın serbest bırakılmaması halinde Eylül 2023'ten itibaren Ankara'ya yönelik olası yaptırımları görüşmeye başlayacağını bildiren bir karar aldı.
Karar, Avrupa Konseyine üye devletlerin bu hafta Strasbourg'da düzenlenen AİHM gündemli toplantısında alındı. Kararda, eylül ayında düzenlenecek bir sonraki AİHM gündemli toplantıda görüşülmek üzere 12 Temmuz 2023 tarihine kadar "değişik önlem seçenekleri" hazırlaması için Bakanlar Komitesi sekreteryasına yetki verildi.
AİHM kararlarının uygulanışının denetleyicisi olan Bakanlar Komitesi, Osman Kavala dosyasında ilk defa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46'ncı maddesinin 5'inci paragrafına atıfta bulundu. Bu paragraf, Sözleşme'ye taraf devletlerin, taraf oldukları bir davada kesinleşmiş karara uyma taahhütlerinin yerine getirilmediğinin tespit edilmesi halinde, gerekli önlemlerin Bakanlar Komitesi tarafından alınmasını öngörüyor.
Yaptırım yerine "önlem" terimini kullanan Bakanlar Komitesi, Kavala'nın eylül ayına kadar serbest bırakılmaması durumunda sekreterya tarafından hazırlanan seçenekleri değerlendirecek. Bu seçenekler arasında Avrupa Konseyi'nin Türkiye'de Dışişleri ve Adalet Bakanlıkları ile uyarı niteliğinde üst düzey temas kurması, Türkiye Adalet Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkilinin Bakanlar Komitesine açıklamada bulunmaya davet edilmesi, Osman Kavala konusunun Avrupa devletleri tarafından Ankara ile temaslarda ısrarla gündeme getirilmesi gibi önlemlerin yer alması bekleniyor.
Yaptırım süreci başlar mı?
Ancak sekreteryanın bunlarla yetinmeyerek, "Tamamlayıcı Prosedür" olarak tanımlanan ve Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'nin dahil olacağı üçlü grup üzerinden Türkiye'ye yönelik olası yaptırımların görüşülmesini tetikleyici bir seçenek önermesi de gündemde. Bunun da, AİHM'nin Osman Kavala kararının yerine getirilmemesi halinde, Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına ya da sonlandırılmasına kadar gidebilecek bir yaptırımlar süreci başlatabileceği söyleniyor.
Bakanlar Komitesi Kavala dosyasında Ankara ile diyalog amacıyla geçen yıl sonbaharda kimi üye devletlerin büyükelçilerinden oluşan bir Temas Grubu oluşturmuş, Türkiye Adalet ve Dışişleri Bakanlıklarının üst düzey yetkilileri Temas Grubu ile görüşmüş, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin Türkiye raportörleri de bu yıl başında Kavala'yı cezaevinde ziyaret etmişti.
Ancak Ankara bu girişimlere rağmen Kavala dosyasındaki çizgisinden vazgeçmedi. AİHM kararının uygulandığını savunan Türk hükümeti, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin 25 Nisan 2022 tarihli ağırlaştırılmış hapis cezası hükmünün ardından Kavala'nın AİHM kararıyla bağlantısı olmayan başka bir davada "hükmen tutuklu" olduğunu ve Anayasa Mahkemesi önündeki bireysel başvurusu sürecinin devam ettiğini söylüyor.
Her türlü seçenek masada
Bakanlar Komitesi'nin bu hafta aldığı karar Strasbourg kulislerinde "Artık her türlü seçeneği değerlendiriyoruz" ifadeleriyle yorumlanıyor. Bir devletin Avrupa Konseyi üyeliğine son verilmesinin tabu olmaktan çıktığını belirten kaynaklar, Ukrayna'yı işgali nedeniyle Rusya'nın Mart 2022'de Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarıldığını hatırlatıyor.
AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı ilk kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, insan hakları faaliyetlerini durdurmak amacıyla tutuklandığı" sonucuna varmış, kendisine yönelik tedbirlerin "makul şüphenin ötesinde gizli bir amaç taşıdığını" belirtip, tutukluluğunun sonlandırılması için derhal salıverilmesine hükmetmişti.
Karar gereği Kavala'nın serbest bırakılmadığı tespitinde bulunan Bakanlar Komitesi konuyu bir kez daha AİHM gündemine taşımış; AİHM, 11 Temmuz 2022 tarihli Büyük Daire kararında, Türkiye'nin 10 Aralık 2019 tarihli Kavala kararına uyması yönünde AİHS'nin 46'ncı maddesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna varmıştı. Kayha Karaca / t24