KESK binası önünde toplanan KESK ve DİSK üyeleri, HDP, DBP eşbaşkanları, İHD ve barış anneleri katıldı.
Basın metnini KESK dönem sözcüsü Mehmet Zeki Seven okudu.
Seven, “7 Haziran seçimlerinde sonra iktidarını kurumak yeni baskıcı otoriter bir sistem kurmak için savaş ve çatışmalarda medet uman siyasi iktidar içerde ve dışarıda savaş kopsetini tırmandırarak yükseltmeye başladı. Türkiye’de barış düşmanları savaşa tapanlar birleşmiş durumdalar. Türkiye’de savaş karışıtları da birleşmediği savaşa, çatışmalara, katliamlara, çocuk, kadın ve genç ölümlerine, okul, hastane yurt ve ilçe boşaltmalarına bir halkın kendi ülkesinde sığınmacı yapılmasına karşı çıkmadıkça barış olmayacaktır' dedi.
Seven konuşmasına şöyle devam etti; Roboski, Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarını hesabı sorulmadan gerçek katiller açığa çıkarılmadan yeni katliamların önü alınamayacaktır. Diyen Seven, “savaş ölüm acı gözyaşı ve yıkımdır” demek için inadına barış demek için buradayız. Barışın sağlanması demek saraydan alınan icazetle namluların çocuk genç ve yaşlı kadınlara çevrilmeye devam etmesi kıyım ve katliamların artması demektir.
Güneydaoğuda Kürt illerinde yaşayan tüyler ürperticidir. Aylardır tanık olduklarımız vahşet boyutlarındadır toplam 1 milyon 300 bin kişinin yaşadığı 17 ilçede toplam 52 kes süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasakları ilan edilmiştir. Artık hesabını sormayacağımız kadar çoğaldı. Sokağa çıkma yasakları işlenen insanlık suçları gizlemektedir. Sokağa çıkma yasakları ilan edilip üzerine operasyon yapılıp elektriksiz, susuz kalan açlık tehlikesi ile burun buruna gelen evleri kurşunlanan bombalana keskin nişancıların hedefi olan hatta yakınlarını yitiren insanlarımızın çok daha büyük tehlikeler beklemektedir.
Devlet yaklaşık 3 bin 800 öğretmeni savaşa boyutundaki operasyonu öncesi hizmetçi eğitim adı altında ilçelerden çıkarılırken 40 bin öğrenci kaderlerine terk etmekle ve sağlık emekçilerinin hastanelere hapsetmekle çok tehlikeli bir mesaj vermiştir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri savaş düzenine göre, yeniden dizyan edilmektedir. Artık köyler değil ilçeler, şehirler boşaltılmakta özellikle çocuklar ve kadınlar hedef alınarak katledilmektedir. Şimdide toplumsal hafızanın yok edilmesi amacıyla tarihi eserler tahrip edilmekte. Okullar hastaneler öğrenci yurtları boşaltarak şehirler polis karakolları ve askeri karargalar haline getirilmekte büyük bir cezaevi haline getiriliyor ülkemiz 19 Aralık 2000 yılında cezaevlerinde yaşanan vahşet 15 yıl sonra bugün 26 Aralık 2015’te ilçeleri ve illeri kapsayarak yaşanmaktadır.
Bölgede belediye eşbaşkanlarının tutuklanması eğitim ve sağlık emekçilerinin can güvenliklerinin ortada kaldırılarak kamu hizmeti yapamayacakları hale getirilmeleri sokaklara topların, tankların yerleştirilmesi iktidarın iddia ettiği gibi sorunun sadece hendek olmadığını asıl niyetlerinin Güneydoğudan orta doğuya uzanan büyük bir bölgenin savaş alanı haline getirmek olduğunu göstermektedir. Hükümeti ve meclisi bu konuda uyarıyoruz gidilen yol kan ve gözyaşlarının sel olup akacağı bir yoldur' şeklinde konuştu.