Sanat sokağında bir araya gelen Yüksekova Belediye Eş Başkanları, HDP, DBP eş başkanları İHD, cumartesi Anneleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
İHD Yüksekova yöneticilerinden Tayyup Canan zamanaşımı uygulamasına dikkat çekerek, "Kayıpların akıbetinin açıklanması, faillerinin yargılanması sistem tarafından engellenir. Bu nedenle gözaltında kaybetme dahil, ağır insan hakları ihlallerine neden olan suçlarda, etkin soruşturma yürütülmeyerek, zaman aşımı devreye sokularak süreç cezasızlık ile sonlandırılmaktadır.
Canan, ‘Ciddi bir araştırma, etkin bir soruşturma yapmayan savcılar, soruşturmaları zamanaşımına uğramıştır diyerek evrensel hukuka aykırı bir şekilde kapatmak istiyorlar. Devlet bize 'zamanınız doldu, kaybettiklerimi unutun' diyor. Kayıpları unutmayacağız, adalet ve hakikat talebimizden vazgeçmeyeceğiz" ifadesinde bulundu.
1995 yılında İstanbul'da katledilen Rıdvan Karakoç'un hayat hikayesini anlatan Canan, "Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüten, Mezopotamya Kültür Merkezi'nin kuruluş çalışmalarında yer alan 34 yaşındaki Rıdvan Karakoç bu faaliyetleri nedeniyle polisin hedefindeydi. Polisler Karakoç ailesinin evini ablukaya aldı. Defalarca eve baskın düzenledi. Her seferinde aileyi ağır küfür ve hakaretler eşliğinde 'Rıdvan'ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz' diye tehdit etti.
Ailesi ile düzenli bir biçimde haberleşen Rıdvan İHD avukatlarından Eren Keskin'e de posta ile vekalet gönderdi. Rıdvan'ın ailesi ve avukat Keskin ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar sürdü. 15 Şubat'tan sonra Rıdvan'la bağlantı kesildi. Ev baskınları son buldu, evdeki polis ablukası kalktı. Karakoç ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı, ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkar edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları 'Bizde yok' cevabı verdi. 3 ay sonra Adli Tıp'ta oğulları Hasan'ı arayan Ocak ailesi tesadüfen Rıdvan'ın fotoğrafını gördü. Böylece Rıdvan Karakoç'un işkence ile öldürülmüş bedeninin, savcılık dahil tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu'nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na defnedildiği gerçeği açığa çıktı.
Karakoç'u gözaltına alanlar, sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi, tanıklar dinlenmedi, failler korundu.20 yılda soruşturma davaya dönüşmedi. Beykoz Savcılığı 'nın 1995/805 esas sayılı soruşturma dosyasında rutin yazışmalar dışında hiçbir işlem yapılmadı. Şimdi de soruşturma zamanaşımı gerekçesi ile kapanma tehdidi altında. 13 Şubat 2015 tarihinde aile tekrar bir suç duyurusunda bulundu" diye konuştu.