Kaybolduğum yollarda aradım seni sessizliğe bürüdüğün vakitlerde ve ilk oldu diye şafağı beklediğim en güzel filizlerin aydınlığa çıkması, en tatlı bir eda ile Rukeni aksettirmesini ve güzelliği aşikâr kılmasını diledim.
ilk filizi ile sümbülleri, nergisleri, laleleri ve heybetiyle göz kamaştıran en güzeli gül'ü diledim varlığınla bir ömür mis kokması…
Çiçeklerden bir geçit olsan da keşke;
nergisler, sümbüller, laleler, papatyalar ,
kara hasret kardelenler ve gülşeni şen kılan gonca güller olsan da
bir an olsa dünyamı renklendirsen de bu karanlığın bir şafağı olsan...
Sen her şeyinle var ol ki...
Senden ne olsa güzel olsun ve
bir nebze dahi olsa dünyayı şen kılmaya yetsin
ne karanlığa yüz tutsun ne de mutluluğun sonu
hep güzelliğin simgesi haline gelsen...
Vicdan suya hapsedilmiş batık bir gemi ve sessizce limanını bekleyen bir yelkenli,
Gönle sözün geçemediği bir andır, sevginin nihai mekânı, yokluğun varlık ile buluşması gibi güzel ve mistik bir ahengi anımsatır.
Hayat bazen gözlerinin rengidir, bazen kara kuru bir an,
Saçlarının uzunluğunca bir lüledir bir ömür gibi uzunca ve devam edebildiği kadar bir hayata…
Güneşin doğuşu gibi karanlığı parçalayan şafağı andırır gülüşün…
Tebessümün karlı dağları eritir heybetiyle… Ne gece karanlık olur ne de gündüz nedametini korur yanında…
Hayat nedir bilmem ama kalbim hep bir ahenkle senin için vurur hep seninle…
Güneşi bir umutlu beklerken hayalin penceresinden düşleri yokladığım bir heyecanla süregelen bir iklimin çiçeğisin ve karanlığa gömülmeden önceki halimsin şafağı hasretle bekleyen çiğ tanesi misali en kaybolası korkularla yaşayan ömrümsün…
Karanlığa yüz tutmuş biçare gönle güneşin doğması ümidiyle…02.05.2014..12:35