Yüksekova Güncel

Koçerler kara kara nasıl döneceklerini düşünüyor

Yaşam

Şırnak Valiliği tarafından OHAL kapsamına alınan Feraşin Yaylası'nda tek geçim kaynakları olan hayvancılık yapan koçerler, geri dönüş yollarının sürekli bombardıman altında tutulması nedeniyle kaygılı. Hakkari, Van ve Şırnak üçgeninde, asker ve polislerin baskısı altında olan koçerler, saldırıların bir an önce durdurulmasını talep etti.

Van, Hakkari ve Şırnak üçgeninde yer alan ve çok sayıda köy ile yüzlerce koçere ev sahipliği yapan Feraşin Yaylası'nda yaşayanlar, bölgenin Şırnak Valiliği tarafından OHAL kapsamına alınması ile kaygı dolu günler geçiriyor. Üç taraftan devlet baskısı altında olan yurttaşların, şehir merkezine giderek aldıkları erzaklara asker veya polislerce keyfi biçimde el konuluyor. Bölgeyi boşaltmaları istenen koçerler ise son güne kadar da yaylalarını terk etmedi. On binlerce küçükbaş hayvanı yetiştiren ve bölgenin önemli bir ihtiyacını karşılayan koçerler, geri dönüş zamanının gelmesiyle nasıl döneceklerini düşünüyor. Büyük çoğunluğu Şırnak'ın Hezex (İdil) ilçesinden gelen koçerler, dönüş yollarının bomba ve havan topları ile vurulması nedeniyle ne yapacaklarını şaşırmış durumda. 
'Yaylalarımızı ne olursa olsun terk etmeyeceğiz'
Koçerliğin atalarından kendilerine miras kaldığını ifade eden Murat Onur, tek geçim kaynaklarının hayvancılık olduğunu belirterek, her ne olursa olsun yaylalarını terk etmeyeceklerinin altını çizdi. Onur, "Şimdi buralar yasak bölge ilan edildi. Havadan uçaklar, heronlar, helikopterler geziyor. Biz bu durumdan korkuyoruz. Hayvanları fazla uzak yerlerde otlatamıyoruz. Havan topu atmalarından korkuyoruz. Buradan tarım bakanlığına sesleniyorum, hayvancılığı olmayan bir devlet ekonomisi olur mu? Hayvancılık yapmayan bir devlet hiçbir şeye yaramaz. Yasak bölge ilan edildi, koyunlar, kuzular nerde otlayacak? Yollar kapalı, erzaklarımız da zor ulaşıyor bize. Erzak olmadığında zorluk yaşıyoruz" dedi. 
'Bombalardan, havan toplarından korkmuyoruz'
Koçerlik kültüründe ayrı bir öneme sahip olan kadınlar ise geleneklerini terk etmemekte kararlı. Şehir yaşamının kendilerine boğduğunu belirten Hayat Onur, bombalardan ve havan toplarından korkmadıklarını belirterek, yaylalarını terk etmeyeceklerini söyledi. Günlük rutin işleri hakkında da bilgi veren Onur, şunları söyledi: "Biz burada hayvanlarımıza bakıyoruz, otlatıyoruz, sağıyoruz, beriye gidiyoruz. Sabahın erken saatlerinde kalkıyorum, ateş yakıyorum, çocuklara çay yapıp, ekmek vuruyorum kahvaltı hazırlıyorum. Koyunlar geliyor onları sağıyorum, kuzuları dışarıya salıyorum. Peynir yapıyoruz. Özel olarak saklıyoruz, yaptığımız bu peynir bir yıldan fazla kalsa dahi bozulmaz. Bidonlarda yapılan peynir gibi değil hayvan postu içinde saklıyoruz." 
'Cizre'yi Kobanê'yi terk etmedik, yaylalarımızı da terk etmeyeceğiz'
Yaşamlarının doğal olduğunu söyleyen Hatun Onur, "Cizre'yi Kobanê'yi terk etmedik, yaylalarımızı da terk etmeyeceğiz" dedi ve şöyle devam etti: "Yaylalar serindir, suları soğuktur. Havası güzel, temiz, insan hastalanmaz. Burada yaşam güzeldir. Burada beriye gidiyoruz, çeşmelere gidiyoruz, peynir yapıyoruz. Yaşam çok güzel. Sabah akşam helikopterler üzerimizde geziyor. Bunlar Cizre'ye vurdular, Cizre için çok üzgünüz Kobanê gibi yaptılar, harabe ettiler. Cizre için çok üzgünüm. 3 yaşındaki çocukları öldürdüler. Ama şimdi buraları yasak bölge ilan edilmiş. Biz buraları terk etmeyeceğiz. Yaylalarda kalacağız. Biz ölümü göze alarak geldik buralara yasak bölge olmasına karşı direneceğiz. Küçüklüğümüzden beri koçerlik yapıyoruz. Yaptığımız bu işle yaşamımızı sürdürüyoruz. 8 çocuğum var. Onlara bakmak için yaylalara çıkıyoruz. Buralar bizim topraklarımızdır, bırakmayacağız." 
'Yaylaların havası ve suyu çok güzel'
10 yaşındaki küçük Mina Onur da, şehir yaşamının iyi olmadığını ifade ederek, yaylaların güzelliklerinden söz etti. Günlük işlerde annesine yardımcı olduğunu belirten Küçük Mina, yaylaları terk etmemekte kararlı: "Şehirleri sevmiyorum. Biz de buralarda evi temizliyoruz, bulaşık yıkıyoruz. Şehirler cehennem gibi, buralar çok güzel, havası serin, suyu soğuk."
Koçerlik kültürünü kadınlar yaşatıyor
Koçerlik kültürünü yüzyıllardan beri sürdüren kadınlardan kimi ise son dönemde yaşanan çatışmalı süreçle birlikte huzurlarının kalmadığını belirtiyor. Koçer kadınlarından Ayten Ertan, "Her yeri bombalıyorlar. Eskiden buralara geldiğimizde her şey çok güzeldi. Şimdilerde o eski tat yok artık. Eskiden çok huzurluydu, ama huzur kalmadı. Bir an önce bir barış olsun ve biz de yaşamımızdan bir tat alalım" temennisinde bulundu.DİHA

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.