İncelemeler sırasında açıklamalarda bulunan Anadolu Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Berkan Ecevitoğlu, Japon uzmanların bir meslektaşlarının doktora tezine veri toplamak için Eskişehir’de bulunduğunu söyledi. Japon uzmanların, Eskişehir’in dışında 3 ilde daha incelemelerde bulunacağına dikkat çeken Ecevitoğlu, “4 yerde ölçü alacaklar. Bu yerler, Eskişehir, Kocaeli, Yalova ve Bursa. Şuanda Eskişehir’de ölçü alıyorlar. Ellerinde çok düşük frekanslara duyarlı hız ölçer cihazları var. Bunları belli bir konfigürasyonda yer üstüne serip, burada dinleme yapıyorlar. Yani 15 dakika arka plan gürültüyü dinliyorlar, bu yöntem SPAC olarak adlandırılır. Bu arka plan gürültü bize yerin altı hakkında bilgi veriyor. “Kaç tabaka var? Tabakaların kalınlıkları nedir? Bunların Re hızı nedir?” gibi. Aynı zamanda yerdeki deprem dalgası gelişmesi halinde oluşabilecek rezonans frekansları, bunların büyütmeleri. Bunlar niçin önemli? Çünkü bu binaları yaparken bu bilgilerin ışığı altında yaparsak daha sonra gelen deprem dalgalarına hazırlıklı oluruz. Bu yüzden burada bulunuyorlar” dedi.
“BU BİLGİLERİ FELAKETLERİ ÖNLEMEDE KULLANABİLİRİZ”
Tokyo Teknoloji Enstitüsü’nde görevli Prof. Dr. Hiroaki Yamanaka ise, bölgedeki yer hareketlerini gözlemlediklerini anlattı. Yamanaka, “Deprem hakkındaki verileri toplamamız bize yer hareketleri hakkında bilgiler veriyor. Bizim, bu bölgedeki yerin yumuşak mı yoksa zayıf mı olduğunu anlamamız gerekiyor. Yani böylece depremselliği anlamış oluyoruz. Böylece bölgeyi bu bilgiler sayesinde yorumluyoruz. Ayrıca biz bu bilgileri felaketleri önlemede kullanabiliriz” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN ZEMİN SINIFLAMASINA KATKIDA BULUNMAK İSTİYORUZ”
Jeofizik Yüksek Mühendisi Özgür Tuna Özmen, Prof. Dr. Yamanaka’nın kendisinin doktora çalışması için burada bulunduğunu kaydetti. Özmen, şöyle konuştu:
“Deprem olduğu zaman yayılan dalgalar; depremin olduğu kaynağın, yayıldıkları ortamların ve zeminin etkilerini taşıyorlar. Bu çalışmadaki bizim amacımız, zemin etkilerini ortaya koymak. Bunu yaparken de gözlemsel verili deprem istasyonları tarafından kaydedilen verileri karşılaştırmalı olarak 30 metre içinde. Tabi biliyorsunuz 30 metre binalar için önemli. 4 şehirde toplam 23 istasyonda bu çalışmayı yapacağız. Deprem istasyonları AFAD ve Anadolu Üniversitesi’ne ait istasyonlardır. Böylece zemin profilleri ortaya çıkmış olacak. İstasyonların kaydettiği verilerin ne tür özellikler taşıdığını böylece ortaya koymuş olacağız. Bu şekilde de Türkiye’nin zemin sınıflamasına katkıda bulunmak istiyoruz.”
Özmen, çalışmanın farklı bölgelerde toplam 3 yıl süreceğini de sözlerine ekledi.
“BU BİLGİLER KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARINDA DA KULLANILABİLECEK”
Anadolu Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Muammer Tün de, elde edilecek bilgilerin depreme dayanıklı yapı tasarımında ve güvenli yerleşim alanları seçiminde değerlendirilebileceğini aktardı. Tün, “Ayrıca mevcut yerleşim alanlarındaki riskli alanların tespitine yönelik kullanılabilecek bu bilgiler kentsel dönüşüm çalışmalarında da kullanılabilecek” şeklinde konuştu.
Tün, Japonya'dan Tokyo Teknoloji Enstitüsü, Başbakanlık AFAD, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Anadolu Üniversitesi ortak girişimiyle Eskişehir’de deprem zararlarını azaltmaya yönelik yeni bir proje önerisi sunma çalışmalarına başlanacağını da sözlerine ekledi.İha