Avusturya Sen Jorj Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Meral Kayahan, erişkinlerin yaklaşık yüzde 22’sinde reflü hastalığı görüldüğünü belirterek, “Normalde yemek borusunun alt ucundan mide içeriğinin geriye kaçışını engelleyen suni bir kapak görevi gören bir mekanizma vardır. Reflü hastalığında en sık görünen durum bu mekanizmanın gevşekliğidir. Bu rahatsızlığın ileri safhası mide fıtığıdır.Kadınlarda daha sık gözlenmesine rağmen, ciddi yemek borusu hasarı erkeklerde daha sık gözlenir. Bunun yanı sıra yaşlılarda ve çocuklarda ciddi durumlar oluşturabilir.Reflünün en önemli belirtisi göğüs ağrısı, göğüste yukarıya doğru yayılan yanmadır. Yanma midede, boğazda ve boyunda hissedilebilir.
Mide yüzeyi asit yapıdaki mide suyunun etkilerine alışık ve asidin tahrip edici etkisini ortadan kaldıracak mekanizmalara sahiptir. Ancak yemek borusunda aside karşı bu tür koruyucu bariyerler yoktur. Reflü neticesinde yemek borusuna kaçan asidik yapıdaki mide içeriği özofagusta geçici ve kalıcı hasarlar oluşturabilir. Mide asidinin yarattığı tahriş neticesinde göğüs arkasında şiddetli yanma, ekşime ve ağrı şikayeti oluşur. Özellikle alkol, turşu, acı ve baharatlı ekşi soslu yiyecekler yanmayı şiddetlendiren besinlerin başında gelir.Bazı insanlar bu yanmayı midesinde, boynunda, omuzlarında, her iki kürek kemiği arasında, sırtta ve bazen sol kola vurabilen ağrılarla hissedebilir. Reflü genellikle, kalp ağrısı ile karıştırılır. Polikliniğe en sık başvurulan şikayetlerdendir ve hasta kalp krizi geçirdiğini düşünerek acil servislere müracaat edilir.Göğüs ağrısı nedeniyle koroner anjio yapılıp negatif sonuç çıkan hastaların yüzde 50’ sinde reflü özofajit saptanmıştır” dedi.
“Reflü özofajitte ağrı sıklıkla akut başlangıçlı ve saatlerce sürer, uykudan uyandırır, mide koruyucu anti asit ilaçlarla ve yiyeceklerle hafifler, gıda ve öğünlerle ilişkilidir. Eforla ilişkisi yoktur, sırt üstü yatmak ve öne eğilmekle ağrı artar” diyen Dr.Meral Kayahan, daha sonra şunları kaydetti; “Vakaların yüzde 50’ sinde midede yanma, ekşime, mide içeriğinin ağıza gelmesi, yutma güçlüğü, geğirme ve sindirim şikayetleri ağrıya eşlik eder.Ağrıya ilaveten ağıza ekşi su gelmesi “regürjitasyon” diğer sık rastlanan belirtidir. Boğazda kötü bir tat bırakır, genellikle yemek sonrası veya nadiren yemek esnasında oluşur. Eğer gece geç vakit yemek yenilmiş ve mide tamamen dolu ise uyku esnasında, yatar pozisyonda mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışı özofagusta yanma, boğazda yanma ve ağızda acı bir tat bırakır. Kişi sabah boğaz yanması ve göğüs ağrısı ile uyanabilir. İleri safhalarında ise uyku apne sendromuna neden olabilir. Diğer önemli belirti boğazda yutma güçlüğü ve tedaviye yanıt vermeyen faranjite neden olabilir.Asit yapıdaki mide sıvısının farenx ve larynx de yarattığı tahriş sonucu müzmin boğaz ağrısına ve sık sık boğaz temizleme ihtiyacına neden olur. Boğazda takılma yabancı cisim hissi, boğazda yapışkan sıvı birikimi reflünün kronikleşmesi ve tedavi edilmemesi sonucu cord vocal’ de (ses tellerinde) mide asidinin yarattığı yanma neticesinde ses kısıklığı oluşur.
Yutak içine kaçan asit ödem, nodül, polip ve hatta granülom oluşumuna neden olabilmektedir. Reflüye bağlı geniz-boğaz problemi olanlar daha çok sabah uyandıklarında şikayetlerinin fazla olmasından yakınırlar. Bunun nedeni gece yatar pozisyonda uyurlarken meydana gelen reflüdür.Erişkin yaşta ortaya çıkan astım hastalığının bile çoğu kez nedeni reflü hastalığıdır. Gece uykuda reflüsü olan kişinin yutak kısmına oradan da akciğerlerine mide içeriği kaçabilir.Hava yollarına sürekli kaçan bu çok az miktardaki asit, hava yolarında tahriş, irritasyon ve spazma yol açar. Bunun sonucunda klasik astım bulguları ortaya çıkar. Yani ataklar şeklinde gelen öksürük krizleri, hırıltılı solunum ve nefes darlığıdır. Bu hastalar kimi zaman yıllar boyunca yanlış tedavilerle oyalanabilir. Dolayısıyla önceden hiçbir akciğer rahatsızlığı bulunmayan ve kronik geçmeyen öksürüğü olan kişilerde reflü mutlaka araştırılmalıdır.Diğer önemli şikayet ağız kokusudur. Yutma borusundaki sürekli tahriş ileri aşamada yemek borusunda alt ucunda darlıklar gelişebilir. Kişi katı gıdaları yutamaz hale gelir.En korkulan sonuç ise sürekli tahriş altında kalan yemek borusunun alt ucunda kanser gelişimidir.”İha