Yüksekova Güncel

Yüksek: Saldırılara örgütlenerek cevap verebiliriz

Politika

DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, AKP’nin Kürtleri katletme politikasından halen vaz geçmediğini, bunun için her tarafta güçlü halk örgütlemeleriyle bu saldırılara karşı mücadelenin büyütülmesi gerektiğini söyledi.

DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, AKP’nin Kürtleri katletme politikasından halen vaz geçmediğini, bunun için her tarafta güçlü halk örgütlemeleriyle bu saldırılara karşı mücadelenin büyütülmesi gerektiğini söyledi.

Cizre’de uygulanan 8 günlük abluka sonrası kente girdiklerinde tam bir yıkım tablosuyla karşılaştıklarını belirten Yüksek, Kürtlere yönelik saldırılara karşı tüm Kürt örgütlerinin ulusal birlik ruhuyla karşı durmaları gerektiğini belirtti. Yüksek “Bu ulusal birlik ruhu Rojava ve Kobanê’de nasıl geliştirildiyse, devletin Kuzey Kürdistan'da geliştirdiği saldırılara karşı da aynı ruhun oluşturulması gerekir” dedi.

Güney Kürdistan’da bir dizi temasta bulunan heyette yer alan DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Güney Kürdistan’da, Süleymaniye’de YNK, Goran Hareketi ve diğer siyasi partilerle görüşeceklerini belirtti. Bu süreci tartışmak, paylaşmak istediklerini söyleyen Yüksek, “İkinci gün Hewler’deki büromuzla bazı toplantı ve tartışmalar yürüteceğiz. Diğer gün de Güney Kürdistan parlamentosunu ziyaret edeceğiz. Burada parlamento başkanı ve mecliste bulunan grupları ziyaret edeceğiz.

Türkiye'de yaşanan süreci, Ortadoğu sürecini, Kürtlerin birlik sorununu, ulusal birlik yönünde birlikte mücadele etme gereğini tartışarak, ortaklaşmak istiyoruz. Çünkü aslında tüm Kürdistan saldırı altındadır. Güney Kürdistan'ın da çıkarları şu anda garantide değildir. Bir yandan DAİŞ saldırtılıyor, bir yandan başka sorunlar yaşıyor. Yine Rojava ve Kuzey Kürdistan’da Kürtler saldırı altındadırlar. Bütün bu saldırılar karşısında Kürtlerin birlikte hareket etme ihtiyacını ortaya koymak istiyoruz. Bu konuda ulusal bir tutumu, tavrı, ruhu nasıl geliştirebiliriz onu tartışacağız. Şengal’e, Kobanê’ye saldırı olduğunda nasıl bütün Kürtler harekete geçmişse, Cizre, Gever, Sur, Farqin, Varto’ya da devlet saldırısı olduğunda da bütün Kürtlerin ortak hareket etme yönünde bir diplomatik temas gerçekleştirmek istiyoruz. Umarım bu yönlü sonuç da alacağız” diye konuştu.

Cizre’deki gelişmeleri değerlendiren Yüksek, aslında 20-25 günlük bir süre zarfında sadece Cizre’de değil, Varto, Sur, Silvan başta olmak üzere Kürdistan’ın birçok yerinde aynı durumun yaşandığını söyledi.

Cizre’deki durumun daha farklı olduğunu da kaydeden Yüksek şunları ifade etti: “Devlet Cizre direnişini kırmak için çok ağır bir yönelim gerçekleştirdi. Oraya binlerce özel harekatçı, polis, asker sevk etti ve kenti tamamıyla kuşatma altına aldı.

Biz DBP, HDP ve diğer kurumlarla devletin Kürdistan’daki bu ablukasını kırmak için belli çalışmalar içindeydik. Fakat Cizre durumu ortaya çıkınca daha erken harekete geçtik. Onun için ayın 9’u itibariyle Cizre’ye dönük bir program oluşturduk. Bu önemli bir kamuoyu da yarattı. Kürdistan halkında da ciddi bir duyarlılık oluşturdu ve insanlar oraya akmaya başladı. İkinci gün biz İdil’deydik. Türkiye ve dünya kamuoyunun dikkatini Cizre’ye çekmeye çalıştık.”

Şu anda AKP’nin stratejisinin değişmediğini de sözlerine ekleyen Yüksek, “Sadece Cizre’de hep beraber ölümlerin daha fazla olmasını şu an engelleyebildik. Ama AKP politikası özünde kırılmış ya da değişmiş değildir. Kürdistan'ın tüm kentlerinde bunu geliştirmek istiyor. Tüm Kürtleri teslim almaya, iradelerini kırmaya yine Türkiye cephesinden de tüm muhaliflerin aynı şekilde teslim almaya, rehin almaya dönük bir süreç işletiyor. Kürdistan'da insanları katlederek Türkiye cephesinde de insanları sokağa çıkamayacak, eleştiremeyecek hale getirerek bunu yapmaya çalışıyor. O açıdan AKP politikası, stratejisi kırılmış diyemeyiz. Sadece bir şekilde şu an itibariyle engellendi. O açıdan bizim de stratejik açıdan bu yönelime karşı bir mücadele geliştirmemiz gerekiyor. Bugün Sur’da yarın Gever’de öbür gün başka bir yerde aynı durumu devam ettirecek” dedi.

‘BİRÇOK MERKEZDE MİTİNGLER DÜZENLEYECEĞİZ’

Kendilerinin de halkı örgütleme, mitinglerle yapma gibi bir planlamaya gittiklerini vurgulayan Yüksek, mitinglerin 16 Ekim’e kadar süreceğini söyledi. Mitinglerin Kızıltepe’de başlayacağını, Silvan, Varto, Diyadin, Doğubayazıt, Yüksekova, Başkale’de devam edeceğini de sözlerine ekleyen Yüksek şunları belirtti: “Bununla halkın duyarlılığını arttırmaya, bu süreci halkla beraber yürütme şeklinde bir hamle süreci olarak örgütledik. Fakat sadece buralar değil, her yerde örgütlülüğümüzü geliştirme çabası içindeyiz. Biz bunun için 9 Eylül’de DBP olarak parti meclis toplantımızı ve merkez yürütme kurulumuzu topladık. Bu toplantılar olağan üstü yapılan toplantılardı. Sadece sözünü ettiğim kentleri değil, tüm kentlerimizi örgütlü hale getiremezsek, bu saldırılara karşı örgütlü bir durum ortaya çıkaramazsak bu saldırıları kırma şansımız yoktur, tespiti üzerinden hızla çalışmalarımıza başladık. Şimdi Kürdistan'ın tüm kentlerinde, her yerde arkadaşlarımız çalışmalarına başladılar. Bu örgütlülüğü geliştirmeye çalışıyoruz.”

Sadece halkı değil, kentteki sivil toplum örgütlerini de örgütlemeye çalıştıklarını belirten Yüksek, “Çünkü o kentler hepimizin. Birlikte yaşayacağız. Şimdi bir öz yönetim oluşturulmaya çalışılıyor. Bu kentin tüm dinamiklerinin yönetime katılması aşamasıdır.

Bir de Türkiye cephesinde sivil toplum örgütlerinin bu mücadele de etkin rol alma çalışmaları var. Avrupa’da bazı çalışmalarımız oldu. Yine Güney Kürdistan'a gelerek burada sivil toplum örgütleri, partiler, parlamento ile bazı görüşmeler yapıp, görüş alış verişinde bulunmak, Güney Kürdistan’daki siyasi parti ve toplumun da duyarlı olmasını sağlayacak bir çalışma yürütüyoruz.”

‘HALKIN OYLARIYLA SEÇİLENLER GÖREVDEN ALINDI’

Seçilmişlerin tutuklanması veya görevden alınmasını da değerlendiren Yüksek, “Bizim kabul etmediğimiz, halkın tavır koyduğu durumun kendisi yönetilmişlerin görevden alınması, tutuklanmasıdır. Bu ülkenin yönetim sistemi, bu ülkenin rejimi. Bugün yaşananlar bizim yürüttüğümüz mücadelenin ne kadar haklı, doğru ve yerinde olduğunu gösteriyor. Bakın atanmış kişiler yüzbinlerce insanın seçtiği kişiyi bir gece yarısı sorgusuz, sualsiz görevden alabiliyor. Böyle bir sistem kabul edilebilir mi? Böyle bir rejim, onun anlayışı, zihniyeti kabul edilebilir mi?

Son vakalara bakın. Sadece seçimi gerçekleştirmek üzere görevlendirilmiş bir hükümet var. Hiçbir icraat yetkisi yok ve bir de meşru değil. Sadece kanunidir. Ama ne hukuki ne de meşrudur. Çünkü seçilmiş bir hükümet değildir. Örneğin iç işleri bakanı, Konya’da emniyet müdürüyken İstanbul emniyet müdürlüğüne getirilmiş şimdi de getirilip bakan yapılıyor. Bu tek bir yurttaşın oyunu almamış bir şahıs olarak bir gecede bizim Cizre belediye başkanımızı görevden alabiliyor. İşte sorun tam da bu.

Ya da diğer tarafta ben demokratik bir yönetim istiyorum. Öz yönetimlere kavuşalım, yerel yönetimlerin yetkileri artsın, merkezi hükümetin görevleri yerellere devredilsin dedikleri için bizim belediye eş başkanlarımız şu an idamla yargılanıyorlar. Başka yaptıkları bir şey yok. Sadece bunu söyledikleri için bu tür şeyler oluyor. Böyle bir ülke olabilir mi? Bu ülkede rejimin ne olacağını yurttaşlar tartışamayacak mı? Biz orada yaşayanlar olarak nasıl yaşamak, nasıl yönetmek ve yönetilmek istediğimiz ortaya koyamayacak mıyız? Böyle bir şey olabilir mi?

Bir taraftan cumhurbaşkanı rahatlıkla başkanlık sistemi olmalı hatta oldu, başkanlık sistemine geçtik bile diyor ama diğer tarafta bu sistem değişmeli, böyle olmalı dedikleri için insanlar idamla yargılanıp, cezaevine tıkılan arkadaşlarımız var. Sorun tam da buradan kaynaklıdır. Bunu asla kabul etmemek gerekir” dedi.

Bedelleri ağır olan, zahmetli bir sürecin başladığını da sözlerine ekleyen Yüksek şunları söyledi: “Biz asla biz kesinlikle bu süreç savaşla, ölümlerle devam eden bir süreç olsun istemiyoruz. Fakat bir süreç de başlamıştır. O da şudur. Bundan sonra atanmışların seçilmişlere hükmedemeyeceği bir noktaya doğru ülke ilerliyor. Bu demokrasi açısından oldukça önemlidir. Halk kendi iradesine sahip çıkmaya başlıyor. Ben yaşadığım kentte kendimi yönetmek istiyorum, iradesini ortaya koyuyor. Bedelini de çok ağır ödüyor.

Hiçbir iktidar elindeki yetkiyi kolay kolay devretmez. Hiçbir devletin de demokrasi getirdiği görülmez. Ama halk bu mücadelesiyle demokrasi alanını da genişletecek ve kendi kentlerini yönetebileceği noktaya getirecektir.” Anf

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.