Önder: Seçime hazırız ama Türkiye'nin acilen barışa ihtiyacı var
Önder: Seçime hazırız ama Türkiye'nin acilen barışa ihtiyacı var
AKP'nin sonuçlarını beğenmeyip tekrarlamak istediği 7 Haziran seçimleri gibi erken seçimin de sonuç belirleyici partisi HDP olacak. "Erken seçimin tek seçenek" olduğu açıklamasının ardından konuşan HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, olası bir erken, baskın ya da tekrar seçime "bütün kurumlarıyla" hazır olduklarını, hatta yapılacak olan seçimde, "en az 4-5 puan oylarını artıracaklarını" belirterek, "Ama Türkiye'nin ihtiyacı olan erken seçim değil, barış ve demokrasidir" dedi.
AKP'nin CHP ile "oyalama" üzerinden yürüttüğü "koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını" deklere etmesi ve "erken seçim tek seçenektir" açıklaması yapmasının ardından gözler seçimlere girecek olan siyasi partilere çevrildi. CHP her ne kadar "Siyasette 24 saat çok uzundur, erken seçim tek seçenek değil" dese de AKP'nin Türkiye'yi erken seçime götürmek için her türlü yola başvuracağı görülüyor. Yapılacak olan bir erken, tekrar ya da baskın bir seçimin yine en önemli ve dikkat çekici partisi kuşkusuz 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi yine HDP olacak. 7 Haziran'da tek başına iktidar ve başkanlık yeterliliği için bütün stratejisini "HDP'yi baraj altında bırakma" üzerine kuran AKP, olası bir erken seçimde de aynı stratejiyi "savaş konsepti" ile birleştirerek devreye sokacak.
'Yüzde 4-5 oranında daha fazla oy alırız ama acil ihtiyaç olan barıştır'
Bu açıdan HDP'nin nasıl bir pozisyon takınacağı önem kazanıyor. Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu'nu dün yaptığı koalisyon açıklamalarından sonra DİHA'ya konuşan HDP İdare Amiri ve Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "erken seçimin tek seçenek ve ihtiyaç olmadığını" belirterek, "Acil ihtiyaç olan demokrasi ve barıştır" diye konuştu. Yapılacak olan erken, baskın veya tekrar seçime HDP'nin "bütün yapılarıyla" hazır olduklarını belirten ve kişi olarak gönlünün "eğer ülke söz konusu olmamış olsaydı, yapalım bir seçim ister, taşımalı ister aşırmalı ne yaparlarsa yapsınlar bunları yüzde 30 bandına oturtalım; biz de kurtulalım bölgede kurtulsundan yana" olduğunun altını çizen Önder, şöyle konuştu:
'Çözümsüz bir mesele varsa Kürde savaş ilan et' denklemi devrede
"Erken seçim şüphesiz bir seçenektir ama ihtiyaç mıdır emin değilim. Herkes biliyor ve farkında ki, erken seçim tekrar seçim baskın seçim, adı ne olursa olsun, yapılacak bütün seçimlerden HDP minimum 4-5 puan daha ekleyerek çıkacaktır. Bölgedeki maaşlı insanlar hariç, geri kalan bütün halk AKP'nin Kürt varlığına topyekûn bir savaş açtığı bilincine gelmiştir. Yapılacak bir seçimde artık tabela partisi bile olamayacak durumdadır. Erken seçim bir ihtiyaç mıdır? değildir, peki ihtiyaç olan nedir? İhtiyaç olan acil bir demokrasi ve barıştır. Burada Davutoğlu madara edilerek, tasfiye edilmek istenmektedir bizzat kendi arkadaşları ve Cumhurbaşkanı tarafından. Türkiye'nin kırk yıllık ezberi devreye girmiştir. Denklemde şudur: 'Orta çözümsüz bir mesele varsa, Kürde savaş ilan et.' Bu denklemden hem Davutoğlu hem de ülkenin bir tek çıkışı vardır. Demokratik mücadele ve yaşam bilinci en gelişkin olan Kürt halkının ve onun siyasi temsilcilerine gelerek 'ben ettim siz etmeyin. gelin bu dikeni batığı yerden birlikte çıkaralım' diyerek nedamet belirtmek ve ergen akıncı piskozundan kurtularak bölgedeki karanlık terör örgütleriyle bütün ilişkilerinden vazgeçmek ve bu yapılarla arasına belirgin bir mesafe koymak olmalıdır. Geri kalan mesele (seçim) biz bütün kurumlarımızla hazırız. Hatta şahsi fikrim eğer ülke söz konusu olmamış olsaydı, yapalım bir seçim, ister taşımalı, ister aşırmalı ne yaparlarsa yapsınlar bunları yüzde 30 bandına oturtalım bizde kurtulalım bölgede kurtulsundan yanadır gönlüm."
'İki aydır zaten fiili bir AKP-MHP koalisyonu var'
Ayrıca Koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalmasına yönelik değerlendirmelerde de bulunan Önder, Türkiye'nin seçimlerden bu yana geçen 2 aylık süreçte, "fiili bir AKP-MHP koalisyonu pratiğine" şahitlik ettiğini söyledi. "Buna dair değişik fragmanlar izledik bütün ülkeler olarak. Davutoğlu'nun CHP koalisyon görüşmelerinin sonucunu açıklarken, yaptığı konuşmadan değil bir parlamenter veya siyasetçi; ülkenin sıradan bir yurttaşı olarak derin bir üzüntü duydum" diyen Önder, şunları söyledi:
Kendi erdemlerini anlattı durdu
"Türkçeyi kullanamayan, derdini anlatamayan, basit bir sunumu bile derleyip toparlayamayan üstelik de iki kez sözünü ihlal etmiş bir insanın ezilişine tanık olmak acı vericiydi. Birinci sözü 'benim partim tek başına iktidar kuracak oyu almazsa AKP Genel Başkanlığından istifa eder nöbeti bir başka arkadaşıma devrederim' sözüydü. Bu sözün üstüne yattı. Herkesin de bunu unutmuş olacağını varsaydı. Bunu yapan kendisi değilmiş gibi, dünkü konuşmasında koalisyonun sefahatini anlatmak yerine kendi erdemlerinden bahsetti durdu.
'Arkadaşların seni yiyor, bu zillete daha fazla ortak olma derdim'
Anadolu'da bir söz vardır, 'Yahu sen bırak da başkası seni övsün' derler. Başta Cumhurbaşkanı ve kendi bakanları olmak üzere herkes zelil ettiği için garibimde kendi kendini övdü durdu. Bu duruma çok üzüldüm ama konu bir ülkenin başbakanlığını fuzuli ve yasaları zorlayacak şekilde işgal eden bir şahsiyet söz konusu olunca, bizim üzüntülerimiz kıymetsizdir. Yasaları en basit şekliyle çalıştırmak gibi bir acil gündemimiz vardır. Sayın Başbakan sohbet etme olanağım olsaydı, onun kulağına 'Yahu babam bu Cumhurbaşkanı ve arkadaşları seni yiyorlar, bu zillete daha fazla katlanma demek isterdim." DİHA