Yüksekova Güncel

'Kamuoyu 1 yıl boyunca yanlış bilgilendirildi'

Politika

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına dikkat çekerek, Oslo görüşmelerini kabul eden hükümetin, mutabakat metnine sahip çıkmadığını söyledi.

Tüm partilere çağrı yapan Kışanak, "Biz yapılması gerekenlerin tartışılıp konuşulması ve bir yol haritasının oluşturulması için tüm partilere çağrı yapıyoruz. Gelin müzakerenin, barışın ve çözümün önünü açacak bir yol haritası belirleyelim" dedi. 

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özel bir televizyon programında yaptığı açıklamaları DİHA'ya değerlendirdi. Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar ile son 3 yıla dair kamuoyundan gizlenen gerçeklerin açığa çıkmaya başladığına dikkat çeken Kışanak, devletin 3 yıl boyunca görüşmeler yaptığını ancak ortaya çıkan metni sahiplenmediğini kaydetti. Erdoğan'ın "samimi bir şeyler olmadığını gördük ve görüşmeleri biz kestik" sözlerine dikkat çeken Kışanak, "Başbakan bu söylemi ile açıkça hükümetin ve görüşmeleri yapan tarafın görüşmeleri kestiğini kabul ediyor" dedi. 

'Mutabakat metnine sahip çıkılmaması, süreci kesintiye uğrattı'

Son yapılan açıklamalar ile birlikte geçen 3 yıla dair kamuoyundan gizlenen gerçeklerin açığa çıkmaya başladığına dikkat çeken Kışanak, "Aslında Başbakan söyledi, bunlardan bir tanesi görüşmelerin Emre Taner zamanında başladığıydı. Bu daha önce söylenmemişti. Sürecin Hakan Fidan zamanında başladığı söylenmişti ve böyle biliniyordu" dedi. Konu ile yakından ilgilenen çevrelerin daha önceki süreçlerde bazı temasların yaşandığını bildiğini kaydeden Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının bu nedenle önemli olduğuna dikkat çekti. Ortaya çıkan ikinci ayrıntının ise, hükümetin ortaya çıkan evraklara nasıl yaklaştığını gösterdiğini belirten Kışanak, "Başbakan, 'bunlar kendilerinin kaleme aldığı maddelerdir' şeklinde bir açıklama yaptı ve belgeleri mutabakat metni olarak görmediğini söyledi. Bu, şu nedenle önemli; görüşmeler kesildi. Tartışmalar yeniden başladı. Hükümet ve hükümet yanlısı medya, 'ortada bir mutabakat vardı, Öcalan ile hükümet anlaşmıştı, PKK bozdu' şeklindeki tartışmaları meşrulaştırarak kamuoyuna sundu" şeklinde konuştu. Kışanak, devletin 3 yıl boyunca görüşmeler yaptığını ancak ortaya çıkan metne sahip çıkmadığını ve bu nedenle de sürecin kesintiye uğradığını söyledi. 

'Türkiye kamuoyu 1 yıl boyunca yanlış bilgilendirildi'

Erdoğan'ın "samimi bir şeyler olmadığını gördük ve görüşmeleri biz kestik" sözlerine de değinen Kışanak, "Başbakan bu söylemi ile açıkça hükümetin ve görüşmeleri yapan tarafın görüşmeleri kestiğini kabul ediyor" dedi. Türkiye kamuoyunun 1 yıl boyunca yanlış bilgilendirildiğini sözlerine ekleyen Kışanak, "Silvan'da askerlerin öldüğünü gerekçe olarak göstererek, müzakerelerin kesildiğini izah ediyorlardı" ifadesinde bulundu. Yeni bir sürecin hazırlandığına dikkat çeken Kışanak, "Dikkat edilmesi gerekiyor. Bir daha böyle yaklaşımlarda bulunulmaması gerekiyor" şeklinde konuştu. 

'Diyalog süreci geliştirilirse, hepimizin destek vereceği bir süreç olur'

Yeni bir sürecin başlatılması durumunda, geçen süreçlerden dersler çıkartılarak hareket edilmesi gerektiğini dile getiren Kışanak, Türkiye kamuoyunun, Kürt ve Türk halkının, başarısız yeni diyalog girişimlerine tahammüllerinin kalmadığını vurguladı. Kışanak sözlerine şu şekilde devam etti: "Bu kez yapılacaksa gerçekten çözüm odaklı, barış odaklı, samimi bir diyalog süreci başlatılmalı. Bir kez daha oyalama, kandırma, zamana yayma taktikleri ile diyalog şansı heba edilmemelidir. Sorunlar eninde sonunda diyalog ile çözülebilir ancak her problemli süreç arkasında yeni sorunlar bırakarak, sorunların büyümesine neden oluyor. En başta hükümetin oturarak geçen sürece yönelik yaklaşımlarını gözden geçirmesi gerekiyor. Bunu öneriyoruz. Kamuoyuna açık, barış odaklı bir diyalog süreci geliştirilirse hepimizin destek vereceği bir süreç olur." 

'Başbakan bu annelerin duyguları ile artık oynamamalı'


Başbakan Erdoğan'ın, "İyi niyet ile bir çözüm üretme gayreti içerisindeyiz" sözlerini de değerlendiren Kışanak, "Ortada bu kadar büyük acılar varken, can kayıpları varken Başbakan gerçekten de sözlerini ölçerek tartarak kullanmalıdır. Gerçek düşüncelerini ifade eden cümleler kurmalıdır" dedi. Türkiye'de yüz binlerce asker ve on binlerce gerilla annesinin olduğunu hatırlatan Kışanak, bu annelerin umut ile çözüm beklediğini kaydetti. Kışanak, "Başbakan bu annelerin duyguları ile artık oynamamalı. Bu sorun öylesine vicdani bir sorun ki, üzerinde siyaset yapılamaz. Bu sorun üzerinde siyaset yapılamayacak kadar vicdani bir hal almıştır" dedi. Devletin tüm imkanlarının Başbakan'a ait olduğunu belirten Kışanak, "İyi niyet ile yol almak istiyorsa, zaman geçirmeden pratik adımlar atabilir. Güven geliştirici adımlar atılmalıdır" dedi. 

'İktidar ve muhalefet kendilerini sorumlu hissetmelidir'

"Biz yapılması gerekenlerin tartışılıp konuşulması ve bir yol haritasının oluşturulması için tüm partilere çağrı yapıyoruz. Gelin müzakerenin, barışın ve çözümün önünü açacak bir yol haritası belirleyelim" diyen Kışanak, iktidar ve muhalefetin kendilerini sorumlu hissetmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Başbakan Erdoğan'ın, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, "Hiç bir şart öne sürmeden biz yeniden müzakereye hazırız" sözlerine, "BDP'nin bu çağrısını ne denli değerlendiririz, kaale alırız o ayrı bir konu" şeklinde karşılık vermesini de eleştiren Kışanak, "Sayın Demirtaş'ın yaptığı çağrı Kürt sorununun çözümü konusunda müzakere değildi, bir ön görüşme çağrısıydı. Ne yapabiliriz? çağrısıydı. Başbakan böyle bir ön görüşmeyi yapma konusunda bile olumlu bir yanıt vermeyecekse, müzakere masasına nasıl oturacak" dedi. 

'Görüşme tek başına anlam ifade etmiyor'

Tarafların kendi müzakere ekiplerini oluşturması gerektiğini belirten Kışanak, "Başbakan Kürtler adına kimlerin müzakere edebileceğini belirleme hakkını kendinde görüyorsa bu çabaların önünü tıkar. Bu konuda Kürt halkı net olarak, 'Sayın Öcalan benim irademdir' diyor. Dolayısıyla Sayın Öcalan'ın rolünü oynayabilmesi için gerekli özgürlük ve sağlık koşullarının sağlanması gerekir. Biz seçim meydanlarında 'sorunu şu şekilde çözeceğiz' diyoruz, halk bize oy veriyor. Halk bize diyor ki 'sana yetki verdim.' Başbakan bunları anlamsız görürse, canımın istediği amaçla görüşürüm derse; görüşmelerin bir anlamı olmaz. Görüşme bir başına anlam ifade etmiyor. Önemli olan amaçtır. Kürtlerin kendi belirlediği muhatapları ile görüşmeyerek, Sayın Öcalan'ın koşullarını değiştirilmeden, Sayın Öcalan'ın avukatları tutukluyken, BDP'yi reddederek, operasyonları sürdürerek 'Ben iyi niyetliyim barış yapacağım' diyorsa bunun bir alamı yoktur" şeklinde konuştu.DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.