‘IŞİD DÜŞTÜ DÜŞECEK’
AKP’nin dış politikasının çöktüğünü, AB’den uzaklaştığını, Ortadoğu’da bataklığa saplandığını belirten Baluken, şöyle konuştu: “Suriye’de yaşanan ölümlerden tüm egemen politika sahipleri gibi AKP de dolaylı olarak sorumludur. Esad’ın düşeceğini sanıp hızlıca düşman bellemesi ile başlayan çöküş Kobanê’de IŞİD’in vahşi saldırılarına karşı direnen Kürt güçlerinin zaferi ile mühürlenmiştir. Bu mühür geçtiğimiz Cumartesi itibariyle Şengal’in sokaklarında özgürlüğün adını çağırmaktadır. HPG, YPG, YPJ, YBŞ ve peşmergeden oluşan güçler IŞİD adlı çeteleri Şengal’den kovmuş, IŞİD için sonun başlangıcı, Kürtler ve Şengal için özgürlük adına zaferin sesi olmuştur. Eminiz ki, Şengal’in IŞİD’den geri alınması ile beraber tarih Ortadoğu’nun barbarlıktan kurtulduğunu yazmaya başlamıştır bile. Sayın Öcalan’ın Ezidi halkına yazdığı mektupta belirttiği gibi halkımıza ve insanlığa dayatılan katliam girdabına karşı Derweşe Evdi’nin yaşam pınarından fışkıran direniş, onur, aşk ve özgürlük sevdasının fışkırmaya devam ettiğini büyük bir memnuniyetle görmekteyiz.
Artık yenilgilerin bile sonuna gelmiş bir AKP dış politikası olmasına rağmen, iktidar ya da devlet içindeki bazı yapılar hala vekalet savaşları kapsamında IŞİD’e destek vermeyi sürdürmektedir. Erdoğan’a biz buradan söyleyelim: Tüm Kürdistan’da IŞİD düştü, düşecek. İçeride çözüm süreci ayrı, Kobanê ayrı demek başını kuma gömmek demektir. Bu bir tespittir. Nitekim bu tespitin en belirgin örneğini 6-8 Ekim direnişinde gördük.”
‘BARAJI İNDİRİN’
İktidar ve muhalefetin Kürt sorununda barış ve Türkiye’de demokrasiyi öncülüne alması gerektiğini kaydeden Baluken, yasalardaki anti demokratik maddelerin temizlenmesinden seçim barajının kaldırılmasına kadar hükümetin köklü bir demokratikleşme reformuna yönelmesi gerektiğini söyledi. AKP’ye çağrı yapan Baluken, “AKP iktidarına hodri meydan diyoruz, eğer biraz cesaretiniz varsa barajı Anayasa Mahkemesi’ne bırakmadan indirelim, devlet kaynakları hazine paraları yine sizin olsun, gelin seçime girelim” dedi.
TOPLUM HALKLAR İLİŞKİSİ GERİ ÇAĞRILMALI
Çözüm sürecinin kendileri açısından bir toplumsal barış süreci olduğunu vurgulayan Baluken, “Ekonomide ve hukukta adalet, kimlik ve grup haklarının tanınması bu süreci amentüsüdür. Türkiye devleti Filipinler ile Moro İslami Kurtuluş Örgütü arasındaki barış görüşmelerinde aktif rol almıştır. Bu öğretici deneyimi olmasına rağmen hala kendi çözüm süreci ile ilgili adım atmaması ise bir akıl tutulmasının örneği olarak tarihin sayfalarında yer almıştır” diye konuştu. 1921 Anayasasında özerklik esas alınarak Kürtlere anayasal statü sağlandığı gerçekliğinden hareketle toplumsal bellekte bulunan toplum-halklar ilişkisi geri çağırılması gerektiğini vurgulayan Baluken, demokratik siyaset kanallarının açılması, Meclis bünyesinde tüm siyasi parti gruplarının katkı vereceği komisyonların kurulması, CHP’nin sürece katılması ve Geçmişle Yüzleşme ve Hakikat Komisyonu oluşturulması önerilerinde bulundu.
‘İHALE YASASI İÇİN DEĞİL, BAIŞ İÇİN TOPLANIN’
Barışı siyasi iktidar kavgalarına alet etmeyen iktidar ve muhalefet ortaya çıktığında özgür bir geleceğe doğru adım atılacağını söyleyen Baluken, “Sayın Öcalan, barış ile savaş arasında ikame olmayacağını bilen, barışı bir ahlak, erdem ve adalet tamamlayıcısı olarak gören, tüm mesaisini de buna harcayan bir liderdir. Vatandaşlığın demokratik ulus merkezli tanımı, kimliklere haklarının tanınması, eşitlikle yoğrulmuş adalet, merkez yerel ilişkisinin yeniden kurgulanması, ceza yasalarının demokratikleştirilmesi gibi can alıcı düzenlemeler böylesi bir oydaşma içerisinde iki ayda tamamlanabilir. İhale Yasası için onlarca defa toplanan Genel Kurul’un barış için yüzlerce defa toplanabileceğine inancımız tamdır. Kültürel çoğulculuk ve özgürlük Türkiye’ye hâkim olduğunda ancak ‘Yeni Türkiye’ diyebiliriz” diye konuştu.ANF