"Olağanüstü hal 3 ay daha uzatılmış olacaktır. Bildiğiniz gibi 21 Temmuz 2016 tarihinden itibaren olağanüstü hal ilan edilmiş, geçen zaman içerisinde 19 Ekim 2016, 19 Ocak 2017, 19 Nisan 2017, 19 Temmuz 2017, 19 Ekim 2017 ve en sonda 19 Ocak 2018 tarihlerinde 3'er ay süreyle olağanüstü halin uzatılmasına karar verilmiştir. Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararı ve Bakanlar Kurulumuzun Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderdiği tezkere olağanüstü halin uzatılması ihtiyacını ortaya koymaktadır. OHAL ilanını gerekli kılan şartların tamamıyla ortadan kalkmaması ve gerekli tedbirlerin alınması için zamana ihtiyaç duyulması; FETÖ, PDY, PKK, KCK, DEAŞ ve DHKP-C gibi bilumum terör örgütlerine dönük tedbir ve kararların etkin ve hızlı bir şekilde alınması ve aynı şekilde hızla etkin bir biçimde uygulanması ihtiyacının devam etmesi, FETÖ, PDY terör örgütü içerisinde çözülmenin tam anlamıyla gerçekleşmemiş olması, FETÖ, PDY terör örgütü yapısı, terör örgütünün çalışma yöntemleri, gizliliğe aşırı riayet etmesi nedeniyle, FETÖ terör örgütü üyelerinin tespitinde yaşanan zorluklar nedeniyle ayrıca zamana ihtiyaç duyulması, kritik kurumlarda henüz tespit edilemeyen FETÖ, PDY terör örgütü mensuplarının olabileceği ve bunların tespitinin de ayrıca zamana ihtiyaç göstermesi, terör örgütleriyle daha etkin ve kararlı mücadelenin devam etmesi, demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamını sağlamak ve hali hazırdaki sorunlara yönelik tedbirlerin sonuçlarının görülmesini teminen olağanüstü hale ilişkin sürenin uzatılmasına ihtiyaç duyulmuştur."
"Olağanüstü hal süresince Türkiye'de vatandaşlarımızın olağan hayat akışında herhangi bir değişiklik bugüne kadar olmamıştır. Bundan sonra da vatandaşlarımızın olağan hayat akışlarında herhangi bir değişiklik olması söz konusu değildir. Daha başlangıçta ifade ettiğimiz gibi olağanüstü hal terör örgütlerine ve teröristlere karşı ilan edilmiştir. Bu süre içerisinde de terör örgütlerine ve teröristlere karşı uygulanmıştır. Bundan sonra da terör örgütleriyle ve teröristlerle etkin mücadele için uygulanmaya devam edeceklerdir. Vatandaşımızın rutin hayatında bugüne kadar bir değişim olmadığı gibi bundan sonra da bir değişim olması söz konusu değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul ettiği takdirde 'olağanüstü hal' ayın 19'undan geçerli olmak üzere üç ay daha uzatılmış olacaktır. Yarın da Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda Bakanlar Kurulumuzun gönderdiği Hükümet tezkeresi müzakere edilecektir. Sonucuna göre ve olağanüstü hal uzatılırsa üç ay daha uzatmış olacaktır."
BAHÇELİ’NİN 'ERKEN SEÇİM' ÇIKIŞI...
"Herkes şimdi bunu konuşuyor, Türkiye'nin gündemi Sayın Bahçeli'nin açıklaması oldu. Elbette bu önemli bir konu, bu konu ile ilgili bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız grup toplantısından sonra kısa bir değerlendirme partimizin yetkilileri ile yaptılar ve yarın da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendi 13.30’da bir araya gelecekler ve konuyu değerlendirecekler. Esasında bu konuya ilişkin gerekli değerlendirme ve açıklamalar, bu değerlendirmeden sonra yapılacaktır. Onun için yarın 13.30’u beklemenizi tavsiye ederim."
"ÇOCUKSU BAZI HAREKETLERLE TARİHİN AKIŞINI VE TARİHİ OLAYLARI DEĞİŞTİRME GÜCÜ KİMSEDE YOKTUR"
MGK'nın OHAL'in uzatılmasına yönelik tavsiye kararını görüşen Bakanlar Kurulu'nun ardından açıklamalarda bulunan ve medya mensuplarının sorularını yanıtlayan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Yunanistan ile Ege'de son dönemde yaşanan sıkıntılara da değindi. Yunanistan'a iyi komşuluk mesajı gönderen Bozdağ, "Biz, Ege Denizinin iki ülke arasındaki dostluğun iyi komşuluk ilişkilerinin denizi olmasını arzu ediyoruz" dedi. Bozdağ "Ege Denizi'de ve adalarında istenmeyen olayların yaşanmaması için Yunanistan tarafının provakatif ve saldırgan tutumlarından vazgeçmesi lazım. Aksi takdirde bizim de hiç istemediğimiz tatsız hadiseler olabilir" diye konuştu
"TÜRKİYE, EGE’DE HERHANGİ BİR OLDUBİTTİYE ASLA İZİN VERMEZ"
"Türkiye ile Yunanistan iki komşu ülke. Biz, Ege Denizi'nin; iki ülke arasındaki dostluğun, iyi komşuluk ilişkilerinin denizi olmasını arzu ediyoruz ve Türkiye olarak özellikle AK Parti hükümetleri döneminde 16 yıldır Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin olumlu anlamda gelişmesi için çok ciddi adımlar attık. Bu konuda da attığımız adımlar Yunanistan'da da karşılık buldu. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyi olması, her iki ülkenin de ortak çıkarınadır. Ancak maalesef Yunanistan'da son zamanlarda iç politik kaygılarla olduğunu değerlendirdiğimiz bir takım provakatif açıklamalar yapılıyor. İşin tabii kötüsü bunu kabinede olan bazı bakanlar yapıyorlar, bazı siyasiler yapıyorlar. Çok net baktığımızda Yunanistan iç siyasetinde yer edinmek, güç edinmek, alan genişletmek için bu açıklamaların yapıldığı görülüyor, bunu gizlemeye de ihtiyaç duymuyorlar işin doğrusu. Diyoruz ki, Türkiye-Yunanistan ilişkileri iki ülkenin de çıkarınadır, olumlu ilişkileri. Ama bu ilişkiler, Yunanistan siyasetçilerinin ve hükümetteki bazı yetkililerinin iç politik kaygılarına kurban edilmemelidir."
" Provakatif açıklamaları yapanlar biz değiliz. Biz, her defasında Yunanistan tarafından yapılan bir yanlışı düzeltme için gayret içerisindeyiz. Ege'de bulunan adalarla ilgili ihtilaflı olan konular çok nettir, Türkiye'nin Ege'de bir oldubittiye göz yummasını, izin vermesini kimse Türkiye'den beklememelidir. Eğer Yunanistan öyle bir hesap yapıyorsa, bu hesap Ege Deniz'inin içinde batar gider. Türkiye'ye gelemez o hesap. Onun için herkes hesabını doğru yapmalıdır. Ege'de var olan ihtilafların çözüm usulü bellidir. Yani çocuksu bazı hareketlerle tarihin akışını ve tarihi olayları değiştirme gücü kimsede yoktur. Olması da mümkün değildir. Yani işte bir adaya geleceksiniz bakan çıkacak, öbür adaya gideceksiniz bayrak dikeceksiniz, ‘bu bayrağı diktik, bu ada bizim’ yok öyle bir şey. Yani böyle bir şey yok, böyle bir şey olması mümkün değil. Bildiğiniz gibi en son Aydın'ın Didim ilçesi açıklarında ki bir adada kayalıklarla olan bir yerde getirdiler bayrak diktiler. Türkiye de bu bayrağı indirdi oradan. Kimsenin böylesi bir haksız adım atmaya hakkı yoktur. Yunanistan’ın da yoktur, başka bir ülkenin de yoktur. Türkiye kendi alanlarında kendi sınırlarında haksız adımlar atılmasına bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da göz yummayacaktır. Ege Denizi iyi komşuluk denizi olmalıdır. Ege Denizi'nde ve adalarında istenmeyen olayların yaşanmaması için Yunanistan tarafının provakatif ve saldırgan tutumlarından vazgeçmesi lazım. Aksi takdirde bizim de hiç istemediğimiz tatsız hadiseler olabilir. Bunu önlemenin yolu Yunanistan tarafının yaptığı çocuksu provakatif hareketleri tekrarlamamasıdır. Orada sorun çıkaran Türkiye değil. Orada gidip fotoğraf çektirip, ‘Buralar bizim’ diye bundan efelenen Türkiye değil. Bu çocuksu davranışlara cevap veren ve bunun karşılığında olgun davranan Türkiye'dir. Çok net söylüyorum, Ege'de Türkiye herhangi bir oldu bittiye asla izin vermez. Bunu Yunanistanlı siyasetçilerin çok iyi anlaması lazım. Umarız ki bu dediklerimizden kendileri olumlu kendi menfaatleri için sonuçlar çıkarır."
Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği ile devam eden sürece ilişkin de soruları yanıtladı. Bozdağ şöyle konuştu:
"VAZGEÇMEYE NİYETİMİZ YOK"
"Avrupa Birliği'nin, 'Türkiye İlerleme Raporu'nun' detaylı değerlendirmesini Avrupa Birliği Bakanımız Sayın Ömer Çelik ayrıca bugün yapacaktır. Onu da buradan ifade etmek isterim. Avrupa Birliği, Türkiye'ye karşı objektif, eşit ve adil, maalesef bugüne kadar hiç olmadı. Şimdi rapor açıklamalarda Türkiye'nin AB den uzaklaştığı ifade ediliyor. Türkiye yarım asırı geçkin bir süredir Avrupa Birliği'nin kapısında tam üyelik hedefiyle ısrarla beklemektedir. Türkiye Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinden, Avrupa Birliği üyelerinin, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı haksız politikaları nedeniyle bugüne kadar vazgeçmemiştir. Avrupa Birliği'ne tam üyelik Türkiye için değişmemiş bir hedeftir. Ancak maalesef Türkiye ile aynı ekonomik şartları aynı siyasi ve hukuki şartları taşımayan Türkiye'den çok geri olan pek çok ülkeyi Avrupa Birliği'ne tam üye yaptıkları halde ısrarla Türkiye'ye karşı olumlu adımlar atmamakta direniyorlar. Uzunca bir zamandır açılan fasılların kapatılmaması, yeni fasıl açılmaması ve bu noktada Türkiye karşı adil olmayan, subjektif olan ve bundan önceki üye olan ülkelerle Türkiye'ye karşı eşit olmayan yaklaşımlar ortaya koymuşlardır. Burada Avrupa Birliği'nden uzaklaşan Türkiye değil, Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusunda tarafsız olmayan, tarafsız davranmayan maalesef taraflı olan taraflı olan eşit davranmayan davaranmayan AB’dir. Biz buna rağmen AB hedefinden vazgeçmedik. Vazgeçmeye niyetimiz yok. Eğer onlar vazgeçmeye niyetleniyorlarsa o zaman çıksınlar desinler ki “ biz Türkiye’ye ilişkin kanaatlerimizi değiştirdik, vazgeçtikö desinler. Biz bunu da defalarca kendilerine ifade ettik."
"Tabi, PKK bir terör örgütüdür. KCK bir terör örgütüdür. DHKP-C bir terör örgütüdür. DEAŞ bir terör örgütüdür. FETÖ / PDY de aynı bunlar gibi eli kanlı bir terör örgütüdür. Terör örgütleriyle mücadele de Türkiye'yi biz meşru müdafaa hakkını anlıyoruz deyip arkasından da Türkiye'nin terörle mücadelede elini ayağını bağlayacak yaklaşımları Türkiye'nin kabul etmesini kimse beklememelidir. Türkiye'nin, terör örgütleriyle etkin ve kararlı mücadelesini bundan sonra da devam edecektir. Terör örgütlerine karşı da Türkiye'nin mücadelesi orantılı güç kullanmak suretiyle yapılmaktadır. Bugüne kadar orantısız güç Türkiye kullanmamıştır ama maalesef her defasında terör örgütlerinin Türkiye aleyhindeki propagandaları buralardan kabul görüyor. Yalanları kabul görüyor, iftiraları kabul görüyor ve bu raporlara giriyor terör örgütlerinin iftiraları algı operasyonları Türkiye karşı yönetiliyor. Bizim Bunları kabul etmemiz mümkün değil."
"SÜSLÜ BAZI LAFLARI BİZİM KARNIMIZ TOK"
"FETÖ /PDY bir terör örgütüdür. Avrupa Birliği komisyonu'nun bunu kabul etmesi kabul etmemesi bu gerçeği değiştirmez. Terör örgütleri nasıl eylemlerde bulunuyorsa onlar da aynı eylemlerde bulunuyor. 15 Temmuz’da 250 vatandaşımızı şehit ettiler. 2194 vatandaşımızı yaraladılar, meclisimizi, bombaladılar, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombaladılar ve insanların üzerine tankları sürdüler ve insanlara kurşun yağdırdılar. Bunlar terör örgütü olmayacak da kim terör örgütü olacak? Böyle bir şey olabilir mi? Avrupa Birliği'nin herhangi bir ülkesinde devletin imkânlarını alıp vatandaşlara ölüm kusan bir terör örgütü olsa onlar bunlar Türkiye terör örgütü demese rıza gösteriler mi göstermezler. O nedenle FETÖ /PDY bir terör örgütüdür. Bunlar kabul etse de etmese de terör örgütüdür. Avrupa Birliği eminim ki eninde sonunda onlar da bu terör örgütünün gerçek yüzünü görecekler gerçek kimliğini daha iyi anlayacaklar. Bu rapor ayrıca Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehdit ve sınamalar nedeniyle Türkiye yeteri kadar anlamadıklarını da göstermektedir. Hem bizim karşı karşıya olduğumuz darbe teşebbüsü hem etrafımızda Suriye'de Türkiye'ye yönelen terör tehditleri hem PKK hem DEAŞ hem DHKP-C hem FETÖ/ PDY terör örgütleri ve diğer terör örgütlerinin Türkiye'ye ödetmek istedikleri bedel ve Türkiye'nin bunlar karşısında verdiği haklı mücadeleyi yeterince idrak etmediklerini göstermektedir. Süslü bazı lafları bizim karnımız tok. Biz icraata bakıyoruz. Raporun içerisinde bazı olumlu açıklamalar var ama bu olumlu açıklamalar Türkiye yapılan haksızlığı örtmeye yetmez.
Bozdağ, Bakanlar Kurulu'nun ardından yaptığı açıklamalarda, Yunanistan'ın iade etmediği FETÖ mensupları konusuna da değindi:
"ISRARLA TALEP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
"FETÖ ile mücadele konusu Türkiye'nin içerisinde devam ediyor. Kararlı, etkin bir şekilde devam edecektir. FETÖ-PDY bir terör örgütüdür. Yunanistan'la Türkiye arasında da bu konuda işbirliğine bizim ihtiyacımız var. Yunanistan, suçluların iadesine ilişkin gerek Türkiye ile ikili münasebetleri gerekse çok taraflı sözleşmeler gereği üzerine düşeni maalesef bu konuda yapmamıştır. FETÖ-PDY terör örgütü üyesi teröristlerin iadesine dair başlangıçta Türkiye'ye çok net sözler verilmesine rağmen bunun gerekleri yapılmamıştır. Hep top yargıya havale edilmiştir ama şimdi görüyoruz ki, yürütmenin bir üyesi yargının nasıl davranacağına ilişkin açıklamalar yapıyor. Bu da şunu gösteriyor, bu konu yargının meselesi değil esasında Yunanistan siyasetinin ve yöneticilerinin bu konuya olumlu yaklaşmamalarının bir sonucudur. Yargıyı tabii kılıf olarak kullandıkları gösteriliyor. Biz Yunanistan'da, Türkiye aleyhine terör faaliyetinde bulunan DHKP-C'li PKK'lı KCK'lı, PYD-YPG'li teröristler olduğu gibi FETÖ-PDY terör örgütüne mensup teröristlerin de iki ülke arasındaki hukukun ve uluslararası hukukun gereği olarak Türkiye'ye iadesini ısrarla talep etmeye devam edeceğiz. Umarız Yunanistan uluslararası hukuka uygun davranır. Ama şu ana kadar maalesef hukuka uymadı ve kendisi başka bir tutum içerisine girdi. Uyarsa, bu iade konusunda olumlu adım atarsa, bu iki ülke açısından son derece önemli bir gelişme olur. Ama diğeri uymadığı zaman Türkiye elbette mukabele-i bilmisil ilkesi gereği yarın Yunanistan'dan suç işlemiş birileri Türkiye'de olduğu zaman veya Yunanistan'a karşı bir şey yapanlar Türkiye'de olduğunda, Türkiye de aynı şekilde mukabele-i bilmisil ilkesi gereği aynı uygulamayı Yunanistan'a karşı yapar. Bize nasıl davranıyorsa Yunanistan, biz de onlara aynı o usulde aynı şekilde davranırız. Bunun özellikle bilinmesini istiyorum."/DHA