Öyle ki kızalım kendisine, öyle ki içimizde kendisini bekletmeye dönük hiçbir arzu kalmasın diye…
Alıştıra alıştıra kalışına değil de, gidişine alıştıran bir derinlik ve incelikle…
Aklımızda iyi kalırsa, özleriz… Aklımızda iyi kalırsa, ardından gözyaşları dökeriz. Gidememekten, kala kalmaktan korkar gibi…
Bize kendini yavaş yavaş sevdirdiği gibi, bizi kendinden usul usul soğutuyor. Ne gelişini anlamıştık ne de gidişini anlayacağız.
Biz kendi döngümüzde, sizle ve sizsiz yolculuklara yazgılıyız der gibi umarsız ve kendi akşında…
Gide gide bir akşam üstü oluyorum, bana uzanan tüm ellerdeki tütsü oluyorum… Hüzün kokuyorum, hüzün…
Sorularımı saklıyorum, yanıtlarımı saklıyorum, bir gelişin, gidişine tanıklık ediyorum. Alnıma yağmur taneleri serpiştiriyor, biliyorum ki üşüyorum.
Ağzımı açıp bağırmak istiyorum, beni kışa alıştırma, beni kışla bırakma diye. Sözcüklerim pencereme çarpıp dağılıyor, yutkunuyorum. Sararıp solan bir mevsimin ardından yutkunuyorum.
Hep bir dostu ağırlar gibi, hep bir dostu uğurlar gibi. Sarının ve turuncunun kuruduğu mevsimle aramızdaki tel tel iplikler, bağlar…
Bir hayat boyu cebimde, cepkenimde, kalbimin tellerinde taşıdığım anlamların izdüşümü gibi. Bu yüzden gelişini de, gidişini de hep duyumsar, hep bilirim.
Gelişlerini hep hayatın içinde karşılasam da, gidişlerini hep bir pencerenin ardından seyrederim. Aralarında derin bağlar olan ama adını koymayı becerememiş iki insan arasındaki gibi… Yan yanayken sessiz, uğurlamalarda ise perdeler arkasındaki ritüellerle…
Bir düşüncenin kendi imgesiyle arasındaki ilişki gibidir bu, birbirinin varlıklarının temsili, hem de kanıtı ama birbirinden bağımsız da bir yolculuğa sahip...
Biri çekip giden, diğeri bir pencerenin ardından uğurlayan. Biri gidişine hazırlayan, diğeri kalışına hazırlanan…
Temsil ve öz arasındaki bağların kopuşu ve perdenin kapanışı…
Dışarıda iken yüzümü üşüten damlalar, pencerenin camlarından gözyaşları gibi süzülüyor.
Mevsimlerin bir aklı olmalı diyorum, gideceği yahut uzayacağı zamanı bilmeli. Öyle vedasına, damlası soğuk yağmurlar iliştirmemeli.
Sitemler ediyorum, sitemlerimle yağmurundaki soğukluğa eşlik ediyorum. Ben de kendimce gidişini kolaylaştırıyorum. Öyledir ya, sitemlerin muhatabı olan her varlık, üstüne soğuk yağmur taneleri düşer gibi incinir, üşür…
Bütün bu aylar boyunca her neye tanıklık ettiysen sonbaharım, kalbimin mevsimi, içinde sakla, kendinle birlikte götür. Kederler saklanırsa, kökleri kururmuş derler.
Kendi vedasının ertesindeki mevsim, giderken acıları da alıp götür kendinle. Bir dahaki gelişinde, seni başka bir tat ile karşılayalım.