Gözlerimi yaşla doldurup, gönlümü sevgiyle ve insanlığı mutlu kılıp sana döneceğim...
Ekinler yeşersin diye gözyaşlarımı akıtıp, derelerini kurutacağım gözyaşlarımın ve
İnsanlar, yaşasın diye kötülüğü paralayıp iyiliği egemen kılacağım.
Düşmanı dost yapıp, dostu dosta sıkı bağlayıp sana döneceğim...
Eğer umutlarım suya düşse bile kurtarıp onları sevgi kıyısına atacağım,
Nefretten uzaklaşıp, sedasız ve endamsız gidecek,
Ve hürriyetle dolmuş şu biçare gönlümü bertaraf eden huysuz ve alakasız insanları hidayete çağırarak,
El birliğiyle düzeltip dünyayı sana döneceğim...
Sevgini versen bir an bile olsa, başıma taç yapıp sultan olacağım gönül kentine hükmeden,
Aşkını paylaşsan benimle ve aşkın ölümsüzlük şerbetini içirsen o zaman hoşnut olarak sana döneceğim. Ben ölüme yüz tutmuş biçare olsam bile
Sen elini bana uzatsan son demde sana döneceğim...
Ayrılık bir kor gibi yaksa, düşlerimi yok etse beni öldürse de sana döneceğim...
Bir ölümse bu dönüş; ben her dem tetikte olacak ve sipere zırhsız girip kendimi
Sana feda edip, umutlarıma kavuşmak arzusuyla sana döneceğim...
Ben her dem kötülensem de, kara çamura batırılsam da ve ayakaltında ezilsem de,
Seni sevecek, senin olacak ve yine sana döneceğim...