Yüksekova Güncel

Kırık Süzgeçler

Makale

İnsan bir faktördür. Etkilenen ve etkileyendir. Bu nedenle hayatta neyin önünü açıp, neyin önünü kapattığının farkında olmalıdır.

Sorumluluk alanı, kişinin kendi yaşamından başlayıp, bütün toplumu, bütün yaşamı kapsayacak genişliğe ulaşır.

Bir çok toplumsal olayda, her ne kadar dillendirilen sadece toplumsal çıkarlar olsa da, benim inancıma göre bunlar, bireylerin yaşamlarıyla da doğrudan ilintilidir. Ortak engeller, ortak çıkarlar, tepkilerini ortaklaştırıyordur.

Her insan kendi dünyasına ve yaşadığı zamana çoğunlukla sadakatini korumaktadır. Bazen yanılsamalar olabilir. Bu da yaşantı deneyimi, bilme düzeyi vb. faktörlerle ilişkilidir.

Öncelik sıralamasında hatalar yapılmaz pek, çünkü içgüdüseldir. Ancak bazen, akıntıda hedefi belli kulaçlar atmaktan yorulup, sürüklenmeye bırakabiliyoruz kendimizi. Bu tür hallerimizde, öncelikler karışır.

İnsanın, etkilenmeye en çok açık hale geldiği durumlar da bunlardır. Yönümüzü daha da unutturmaya hizmet edecek birçok düşünce, aklımıza üşüşür. Herhangi bir süzgece tabi tutmadan, dünyamızı şekillendirmelerine geçit veririz.

Bizi kendimizden uzaklaştırmalarının cazip yanları var. Kendi zorlu gerçekliğimize yabancılaştırması gibi… Üretilen sanal gerçeklikleri kendi meselemiz yapıp, onlarla bilinç düzeyinde kurduğumuz yanılsamalı ilişki sayesinde, daha kabul edilebilir, daha güç yetirebileceğimiz sınırlarla yetinmeye başlarız.

Ancak bilinçaltımız gerçeği bilir. Zaman zaman tutarsızlığımızı, suyun yüzeyine doğru iter. Yüzleşmemizi ister.

Bir cehenneme yürümeye genellikle pek kimse arzulu değildir. Çünkü geçen zaman sürecinde, görmezden gelinen gerçeklikte engeller habire birikmiştir. Kaçındığımız zamanlardan, daha fazlasıdır bizi bekleyen.

Ayrıca yarattığımız sanal gerçekliğimizde, geçen yıllarımız zebanilerimize dönüşmüştür.  Oradan ayrılmanın da kendince bedelleri vardır.

Ama hatırlatıcımız hiç sessiz durmaz. Bize sürekli, bir nebze de olsa düzeltme arzumuz varsa, ona kendi gerçekliğimizden başlamak zorunda olduğumuzu ifade eder.

Sürüklenme sürecinize kendinizi çok kaptırmamış, enerjinizi tasarruf edebilmişseniz, talihlisiniz. Dinlenmiş sayabilirsiniz kendinizi ve gerçekliğinizle uğraşacak gücü toparlamışsınızdır. Ama çoğunlukla o süreçte olanın, böyle olmadığını bilmeliyiz.

Genellikle kaçmak, tamamen kurtulmak için daha güçlü savruluruz. Sanal gerçekliğimize, olanca varlığımızla gömülürüz.

Trajik bir biçimde, bir gün kendi aynamızda, kendimizin ötekisi olduğunu fark ederiz. Yıllarca dışladığımız bizzat kendimizden parçalardır. Kendi buzdan gerçekliğine terk ettiğimiz, bizi beklemekten çok üşümüş parçalar.

Kendi payımıza düşen zaman dilimlerinden, en azından bir kısmını kendi halkamızın içeriğini oluşturmak için kullanabilmeliyiz.

Bugün, yarının mirasıdır. Bugün biriktirdiklerimiz yarının hazinesi, harcadıklarımız yarının yoksunluğudur. Yaşanılan zaman, kendisini akıllıca değerlendirmeyi bekler bizlerden.

Kaygılı insanlar olmaktan söz etmiyorum. Günü, gereğince değerlendirirken, yarın için de planlar yapmanın farkındalığına değiniyorum.

Hayatlarımız sürekli bir oluş halindedir ve sanıldığının aksine, iplerin çok azı elimizdedir. Birçoğu bizim dışımızda, diğerlerinin etkilediği bir gerçekliktir. Bu yüzden yarınlar, pek çok olasılığa her zaman açıktır. Bu olasılıklar pozitifte olabilir, negatifte.

Yarınlara hazırlıklı olmak makul düşünmenin gereğidir. İhmal edilen her şey, çözülmesi gereken bir düğüm olarak karşımızda olacaktır çünkü.

 Günü doğru değerlendirmek, yarınları bir miktar planlamak, her şeyi daha katlanır kılacaktır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.